[17.11.2021]
Siyah kıyafetler içinde yan yana yürüyen iki bedenin arasında derin bir sessizlik bulunuyordu.
Ortamda bulunan yüksek ağaçlar yüzünden gölgeler arasına saklanmış geniş ve temiz yolda siyah saçlı kızın hissettiği tek şey hüzündü. Ancak ne gözyaşı dökülüyordu, ne feryat ediliyordu. İki beden de verdikleri sözlere oldukça sadıktı bu açıdan.
Mezarların büyük bir düzen içinde dizildiği tarafta bulunan ve saçları o günden bu güne oldukça uzamış olan Mikasa,çğ0 önünden geçtiği her mezarın üstündeki isimlere bakıyordu.
Bir zamanlar hayallere, umutlara sahip olan bu insanların şimdi yalnızca soğuk toprağın altında hareketsizce yatan bedenleri kalmıştı geriye. İnsan ona çok yakın birini kaybedince daha anlamlı bakıyordu tüm bu şeylere.
Her ne kadar Eren'e onu ziyaret ettiklerinde ağlamayacağına, aksine onu gördüğü için neşeli olması gerektiğine dair söz verse de bu iki sözden yalnızca birini tutabiliyordu.
Ne de olsa ölen yalnızca çocukluk arkadaşı değildi; birinin sevgilisi, tek aşkı, çocukluğu, onunla kurduğu hayalleri de girmişti toprağın altına. En azından Mikasa'nın görüşü böyleydi. Armin tamamen farklı görüşlere sahipti bu açıdan.
Eren'in ona yazdığı mektubu o, bedenen, aralarından ayrılana kadar hiç okumamıştı tekrar. Hüzünlenmemişti asla. Aksine mektubu okuyup Mikasa ile ağladığı gün hariç hiç ağlamamıştı. Ne cenazesinde, ne de öldüğü gece.
Çünkü Eren son anlarında bile ona gülümsemesini söylemişti. O da gülümseyerek veda etmişti bedenine zaten.
Aldığı her nefesi Eren için de alıyordu artık. Kalbindeki sıcaklığı hissettiği sürece onun yanında olduğunun farkındaydı.
Yalnızca iki ay beş gün geçirebilmişlerdi mektuptan sonra. Yine de her gününe şükretmişti.
Yeterince öpücük paylaşabilmişlerdi, yeterince yıldız isimlendirebilmişlerdi, birbirleri hakkında her detay hakkında bilgililerdi.
Soğuk da olsa denize gitmişler, bir film için ağlamışlar, Eren bunu bile yapmak istemiyordu ama Armin'i kıramamıştı, hatta küçüklüklerinden beri hayalini kurdukları gemi turuna da çıkmışlardı.
Eren sona yaklaştığını biliyordu ve sırf bu yüzden her günlerini son günleri gibi yaşamışlardı.
Tüm bunlardan sonra, ölümünün üstünden geçen bu bir yılın ardından onun bedenini tekrar ziyaret edecekti.
Tıpkı her şeyin doğrulara kavuştuğu gün olduğu gibi, onun sesi olmadan geçen bu yıl yaşadığı şeyleri Eren'in kağıtları kopardığı defterden alınan bir kağıda yazmıştı. Onu izlediğini biliyordu ama yine de anlamlı kılmalıydı.
Adımları sonunda gelmeleri gereken yere ulaştığında, artık yalnızca iki kişi değillerdi.
Yanlarında gözleri dolmuş olsa da canlı bakan, dik duran bir kadın daha duruyordu. Oğluna verdiği her sözü şu ana eksiksiz tutmuş olan kadın.
O anda yan yana duran üç bedenin tek ortak noktası Eren'e karşı duydukları sevgi olsa da, bundan daha sağlam bir bağ bulamayacakları için yetmişti hepsine.
Çekik gözlerini kapayıp kendisinin bile duyamayacağı fısıltılar ile iyi dilek ve dualarını sıralamaya başladı Mikasa. Yanında duranların yaptığı tek şey ise dikilip beklemekti öylece.
Mikasa tüm sözlerini bitirip derin bir iç çekti ve soluna döndü. Şu an ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Armin'in omzunu destek verircesine sıktı ve çok geçmeden adımlarını geldikleri yöne doğru çevirdi. Kalan iki kişinin arasında bulunan konuşma isteğinin ağırlığı onu bile ezmişti.
Kaçıncı olduğunu saymadıkları bu derin sessizlik içinde duyulan tek şey arkalarında dizilmiş ağaçların arasında gezen kuşların cıvıltılarıydı. Hayatı duran ile birlikte durduramıyordun çünkü, kalanlar hep yaşayacaktı.
Huzur veren kuş seslerinin arasına katılan yorgun kadın sesi Armin'in bakışlarını ellerine doğru indirmesine neden oldu. Bu bir yılda dinlemeyi çok iyi öğrenmişti.
''Onca yıl hem duygusal hem de fiziksel olarak arkasına saklandığı maskeyi yüzüne öyle sıkı yapıştırmıştı ki çıkardığı zaman geriye hiçbir şey kalmamıştı. Soğuk bir sıfat vardı sadece''
Kadının başı sağına doğru döndü.
"Ama her şeye şekil vermeni sağlayacak ikinci bir şey bulunur."
Gülümsemesi yüzüne yerleşirken Armin de içinden gelen tebessümü bastıramadı.
"Onu son aylarında olduğu kadar mutlu görmemiştim. Bu manzarayı görmemi sağladığın için teşekkür ederim."
Bakışları bu sefer mavi gökyüzünün canlılığıyla ışıldarken akıtmamaya çalıştığı gözyaşları ile ekledi.
"Pişmanlığı olmadan gittiği için çok minnettarım."
Ve ikisi de gözlerinden akan birer damla gözyaşını asla olmamış varsayarak ceplerinden çıkardıkları kağıtları artık Eren'in kokusunu taşıyan mezarın üstüne bıraktılar.
/////
yazar notu
hayatımda ilk kez bir hikayemi sonuna kadar götürebildim. inanılmaz acemice olsa da okuyan ve destek olan herkese teşekkür ederim <3
benim için kötü son demek içinde pişmanlıkların olduğu son demektir. bu sebeple bu hikayeyi asla kötü sona sahip bir hikaye olarak hatırlamayacağım. evet eren sona biraz daha erken yaklaştı, ancak isteyebilecek her şeye sahipti artık.
umarım ileride hepinizle başka hikayelerde karşılaşırız. okuduğunuz için minnettarım :)
[04.01.2021]
YOU ARE READING
you float like a feather in a beautiful world [eremin]
Fanfiction''Onca yıl hem duygusal hem de fiziksel olarak arkasına saklandığı maskeyi yüzüne öyle sıkı yapıştırmıştı ki çıkardığı zaman geriye hiçbir şey kalmamıştı. Soğuk bir sıfat vardı sadece'' [eren x armin] [angst] :¨ ·.· ¨: '· . ꔫ 12.09.2020 - 04.01.202...