gülümseten çiçek solunca nasıl da ağlatır seni en çok gülümsetenler ağlatır işte bu en garip ironidir yüreğine dokunan bir tenden düşer ilk kıvılcım yüreğine dokunan yakar seni sen acınla kıvranırken bir boşluğun içinde küllerini saklar eserim der gurur duyar ve tam alıştığında acılarına içine birinin yolu düşecek hoş sohbet edecek sağır ve dilsiz zannettiğin hislerinle sarıcak seni kolları sarmaşıktan olucak hiç bırakmıcam diyecek ve belki de gerçekten hiç gitmeyecek kandırmayalım gidecek işte o zaman bırakman gerek kendini ne zaman olursa olsun bazen derin uykuya bazen en karmaşık sabahın koynuna bırakman gerek kendini nereden olursa olsun bazen uçurum kenarında bazen en kritik yol ayrımında kopup gitmelisin kendinden koptukça takılacaksın başka başka yerlere her yerden bir parça alıp sonunda kendine dönmeyi bileceksin bilmek zorundasın çünkü takıldığın hiç bir yere ait değilsin bu süreç yoracak seni sen yeter diyeceksin başkaları hayat diyecek işte tüm serüven bundan ibaretken neyin vazgeçemeyişi neyin özelliği yansımalar gölgeler et yığınları kokular... hepsi ve her şey kendinden ötesi gelip geçici