Soğuk bir kış gecesi hastanenin duvarlarında yankılanan bir kadının çığlık sesleri fazlasıyla duyulan hıçkırık ve ağlama sesleri ile karışık geliyor, üzüntü ile sevinci bir arada tutuyordu. Sonrasında o acı sesler kesilmişti ve ağlayan bir bebek sesi geliyordu. Annesi doktorlardan bebeğini kucağına istemişti. Doktorlar bebeği temizledikten sonra onu annesine verdi. Ardından babası da yanlarına geldi. İkisi de sevgi dolu gözleriyle bembeyaz ve çok güzel olan o bebeğe bakıyorlardı. Hemen omzunda oluşacak olan lekenin rengine bakacaklardı. Doğduktan yaklaşık 10 dakika sonra belirecek olan leke çocuğun hangi mesleğe sahip olacağını belirleyecekti. Eğer turuncu çıkacaksa krallığa hizmet edecek ve krallığa alınacak, mavi çıkarsa sağlık ile ilgilenecek, beyaz lekeye sahip olanlar ise adaletle sorumlu kişiler olacak ve yine krallıkta halkın sorunları ile ilgilenecekti. En çok kişide bulunan ve en yaygın lekenin rengi ise yeşildi. Yeşillekeli denilirdi bu kişilere. Halkın çoğunluğu yeşil lekeliydi bebeğin Annesi ve babası beyaz lekeye sahiplerdi. Babası kralın en yakın adamıydı. Annesi ise halk sorunları bölümünde görev yapıyordu. 30 kişilik grubun başkanıydı ve grubu yönetiyordu. Anlayacağınız üzere bebeğimiz krallıkta yaşayacaktı. Annesi ve babası yeşil renk olmamasını umutla bekliyorlardı, beyaz lekeye sahip olmasını istiyorlardı. Yaklaşık 8 dakika geçmişti ve ikisi çocuklarına koyacakları isimleri çocuğun kulağına eğilip birlikte söylediler "Alice" Birkaç saniye sonra kolunda leke belirdi. Babası "Bir saniye bu, bu da ne? Kırmızı mı?"
4 parts