"Bunu olması gerekenden daha da zorlaştırma Sakura." Zorlukla yutkundum, vücudum titriyordu. Bunun gerçekten olduğuna inanamıyorum. Sonunun aslında böyle olacağını kim bilebilirdi? Çok geç olmadan kaçıp saklanabilmemiz için Naruto ve Sasuke-kun'u kurtarmam gerektiğini biliyordum. "B-ben kapıyı açmıyorum." Bir adım geriye giderek mutfağa baktım. Tezgahın üzerinde bir bıçak vardı, ona ihtiyacım vardı. Eğer içeri girecekse buradan çıkabilmek için karşı koymam gerekiyor. Hızla alıyorum ve bir kez daha kapıya dönüyorum. Derin bir nefes alıyorum ve bıçağın sapını daha sıkı tutuyorum. Aklımda tekrar tekrar dolaşan büyük bir soru vardı. Bu kabus ne zaman bitecek? Sasuke, Sakura ve Naruto aniden kendilerini kendi "ideal dünyalarında" sıkışıp kalmış halde buldular: çakraların, ninjaların, savaşların olmadığı, sadece barış, huzur ve mutluluğun olduğu bir dünya. Bir zamanlar ölmüş olan sevdikleri hayattadır ve ev dedikleri yer yeniden normale dönmüştür. Her şey mükemmel görünüyor değil mi? Yanlış. Çok geçmeden kendilerini o dünyaya hapseden kişinin onları öldürmek istediğini anlarlar. Daha da kötüsü, onlar ölünceye ve karşı koyacakları çakraları bile kalmayıncaya kadar hiçbir şeyden vazgeçmeyecek olmasıdır. Kaçıp güvende olabilecekler mi? Yoksa sonsuza kadar tuzağa mı düşecekler?14:56 ve karşı koyabilecekleri çakraları bile yok. Kaçıp güvende olabilecekler mi? Yoksa sonsuza kadar tuzağa mı düşecekler? Hikâyenin alıntısı (ancak asıl hikâyede değil): "Tıpkı herkes gibi, siz üçünüz de çürütülene kadar her şeye inanıyorsunuz. Eski mitlere, hayaletlere, güçlü yaratıklara vs. inanıyorsunuz. Bunların hepsi var, öyle olsa bile." sadece senin kafanda. Peki rüyaların ve kabusların senin ve benim kadar gerçek olmadığını kim söyleyebilir?" [Uyarı: Sasusaku veya Narusaku içerebilir