Etrafa baktım.Sonra birden dört görevli
beni kollarımdan ve bacaklarımdan tuttular.Bir arabanın bagajına attılar.
Orada bir çocuk vardı.İsmini sordum.
Bana "Eren" dedi.Araba değişikti.Zaten
duvarın içinden geçmiştik.Rusya'ya gittik.Nükleer santralinin patladığı şehir "Chernobly " ye geldik.Bizi büyük
bir evin odasına kitlediler.Telefonum çaldı.Arkadaşlara nerede olduğumuzu söyledik.Mafya babası "Nikol Petrović "
geldi.Telefonumu aldı.Yere attı.
Telefon kırıldı.Bize konuştu.Ama biz dinlemedik.Bizim ayaklarımızı bağladı.
Cebimden bıçağı çıkardım.İpleri kestim.Eren'in iplerini de kestim.Ona
çekicimi verdim.Benim elimde de bıçak
vardı.Kapıyı bıçakla açtık.Odadan çıktık.Ben kimseye bıçak saplamadım.
Ama Eren herkesin kafasına çekiçle vuruyordu.Bu çocuğu sevmiştim.Evden
çıkar çıkmaz arkadaşlarım geldi.Eren ve ben arabaya bindik.Arkadaşlarım hemen sordu:
-Bu çocukta kim? Bende onlara:
-Eren,dedim.
Bu arada arabayı nereden bulmuşlardı
acaba? Ve bu arabayı nasıl sürüyorlardı? Zaten arabayı üç kişi sürüyormuş.Yusuf,Mert ve Muhammed.Yusuf direksiyonu çeviriyor,Mert gaza Muhammed ise firene basıyordu.Sonra birden durakladık.Kıyıya gelmişiz.Bir sandal vardı.Bıçakla ipini kestim.Ve sandala bindik.Bir süre gittikten sonra Elif:
-Birinin çıkması gerekiyor.Ağırlık yapıyor,dedi.Birdenbire Elif Eren'i itti.
Bende ona çok sinirlenerek baktım.Ve
okyanusa atladım.Eren'i buldum.
Sandala yakındık.Sandala binmek zor
olduğu için sandalın yönünü değiştirdik.Sandala bindik.Bir yere geldik.Neresi olduğunu bilmiyordum.
En sevdiğim kişi Eren ve Seha olmuştu.
Ama Seha yanımızda yoktu.Mert'e sinirli bir şekilde:
-Seha nerede?,dedim.Mert bana telaşlanarak:
-Seha yok,diye bağırdı.Nerede olduğumuzuda bilmiyordum.Gerçekten
çok sinirlenmiştim.