6

81 10 0
                                    

Soğuk mevsimi aralayan şehrin kapısı, hafif yağmurla sabaha karşılamıştı. Zor bela yatağımdan çıkıp da şirkete gelmek gün geçtikçe zorlaşıyor, üst üste binen dosyalar yüzünden gerilen bedenim artık stresi kaldıramıyordu.

Neyse ki Kim Taehyung iki hafta boyunca hayatımda birkaç şeyin değişmesine sebep olmuş, yataktan çıkmanın zorluğu henüz tazeydi fakat yorgunluğumun tatlı acısının o olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu.

Yeni sezon çalışmaları yüzünden erken bir saatten beridir iş başındaydım, Jackson gereksiz eleştiriler ve tepkisiz haliyle benim canımı daha çok sıkıyordu. Tabletiyle başımda dikilmiş imzalamam için yığdığı dosyaların memnuniyetsizliğiyle ona çatmam için sebep veriyordu.

"Sıkılmıyor musun şu desenli takımlardan?" diye sordum ona dönerek. Beni sinir ettiği kadar onu sinir etmek zorundaymışım gibi hissediyordum. Her seferinde bambaşka desenli takımlar giyiyor ve ciddi anlamda gözlerimi alıyordu. "Biz tanışalı on seneden fazla oldu ve sürekli aynı tarzı kullanıyorsun."

"Benimle uğraşmayı kes, dosyaları imzalamayacaksan on beş dakika sonra başlayacak olan çekimlere yetiş."

Ona göz devirerek dosyaları eline bıraktım, fularını ellerimin arasına alarak göz kırptım. "İşler sendedir."

Yayıldığım koltuktan kalkarak kapıya doğru yürüdüğümde, kapıdan çıkmamla stajyer kızların gözlerinin büyüyüşü bir oldu. Zaten ilgiye alışkın olduğumdan yalnızca sırıtmış, asansöre yönelmiştim. Her birinin artık kovulma zamanı gelmişti, manken olabilmenin hayaliyle işleri başlarından savarlarken gün gelecek büyük patronlar tarafından fark edilecek olursa azarlanan ben olurdum.

Asansöre bindiğimde aklıma doluşan düşünceler iç çektirmişti. Yapacak çok işim vardı, uykusuzdum ve bacaklarımda ağrılar vardı. Belki bugün çekim ve tasarım işlerini halledersek eve erken geçebilir, dinlenme faslından sonra yine bir parti verebilirdim. Uzun zamandır eğlendiğim bir partiye katılamamıştım, evimdeki partiyle Kim Taehyung'u hayatıma alışım belki iyi bir şans olabilirdi ama şık adımın lekelenmesini istemezdim. Sıra dışı bir parti organizasyonu yapmak zorundaydım, kim bilir buna yoracağım düşünceler beni daha ne kadar yoracaktı!

Asansör kapılarının açılışıyla beni selamlayan çalışanlara baş sallamış, birkaç tanesine göz atarak iyi dileklerde bulunmuştum. Sanıldığı kadar düşüncesiz değildim, onlar da benim gibi sıkıntılar çekiyor, saatler boyunca çalışıyorlardı. Belki de çekim ekibi işinin hakkını veren tek departman olabilirdi.

Bu işte birdik. Yorgun ve halsiz düşsek de hepimiz elimizden geleni yapıyorduk.

Belki Kim Taehyung hariç? Gördüğüme göre o, kameramanın omuzlarına elini koymuş, yüzünün yakınındaki dudakları alayla kıvrılmış oyuncu bir havadaydı, ne yaptığı açıkça belliydi. Yavaş yavaş ona doğru yürürken çalışanlar kendi işleriyle ilgileniyordu, yardımcı yönetmenler koşuşturmacalar içinde iken genç yönetmen yalnızca Taehyung ile ilgileniyordu.

Pekâlâ, tamam. Kim Taehyung bana yeterince kıskanç tavırlardan nefret ettiğinden bahsetmişti, bunun kıskançlık olduğunu düşünmüyordum da zaten. Burası bir iş yeriydi, magazin dergilerinin benden beklediği çekimler vardı, patronlar koleksiyonları bir an önce piyasaya çıkarmak istiyordu. Siktiğim ajansımın gözdesi kim Taehyung bunu mahvetmeye cüret etmezdi, edemezdi de. Gucci oldukça tanınan bir markaydı, tanımadığım büyüklerden azar yemek istemiyordum. Evet, tek düşüncem buydu.

"Kim Taehyung," dedim yanlarına vardığımda, Taehyung başını yavaşça kaldırarak bana baktı. Hafifçe kıvrılan dudakları ve bir yabancının omuzlarından inen elleriyle onun üzerindeki etkimi görebilmiştim. Gerilmişti. "Umarım çekimler güzel gidiyordur."

guccistar • vhope [düzenlenecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin