"Hemşire Bae şu an pansuman yapıyor. On dakika kadar sonra burada olur, haber verdik efendim."
Sıyırmak üzereyim. Önce telefonlarıma cevap vermeyi bıraktı, sonra mesajlarıma bakmamaya. Şimdi de numaramı engellemişti. Ne yapmıştım? Onu kırmış mıydım? Kızgın mı bana? Onu çok özlüyorum... Hasretinden içimde yer yer yangınlar başlıyor, burnum sürekli kokusunu arıyordu. Bana verdiği kelebeklere tutunmaya çalışıyorum. Düşünmekten zihnim uyuşuyor, kendimi suçlayıp duruyorum. Belki de onu çok sıktım.
Koridorun başında beliren bedene bakıyorum. Narin kuğum, kar taneleri kadar eşsiz kızım, yüreğimdeki en güzel ve sahici sancı... Süzülerek geliyor, ince belini sarmalamak istiyorum. Beni affetmesi için ayaklarına dahi kapanırım.
Aramızda mesafe bırakarak önümde durduğunda net ses tonu kulağıma ulaşıyorum.
"Beni görmek istemişsiniz Bayan Kang."
"Bahçeye çıkabilir miyiz Joohyun?"
"Hayır. Mesai saatleri içindeyim. Birazdan yoğun bakım odalarına uğrayacağım. Kusura bakmayın."
Tek nefeste beni reddedişi şaşırmama sebebiyet verse de işi olduğundan zorlamadım.
"Neden beni engelledin? Canını mı sıktım Kuğu Kız?"
Saçlarına uzandığım sırada elinin tersiyle geri itiyor.
"Özel hayatımla ilgili soruları yanıtlamayı tercih etmiyorum efendim. Yakın temasta bulunmazsanız sevinirim."
"Ne oluyor Joohyun? Ne yaptım sana? Lütfen söyle güzeller güzeli, çözelim. Dayanamıyorum."
Gözlerime baktığında harelerini inceledim. Dikkatle gözlerinin en derinlerine baktım. Tek bir duygu yok. Arkasını dönüp gidiyor, onu kaybetmek istemiyorum. Bileğini tutarak durduruyorum.
Çatık kaşları eşliğinde "Beni güvenlik çağırmak mecburiyetinde bırakmayın, ricâ ediyorum." diyor.
Paramparçayım.
"Geri itme beni, yardım et. Ne yaptıysam düzeltebilirim. Sadece izin ver."
Mimikleri yüzünden silinirken az önceki hâline dönüyor. İçime su serpiliyor, affetti beni. Affettiği yanılgısına düşüyorum.
"Bayan Kang'ı çıkarır mısınız?"
Kontrol işletmeleri ve güvenlikler için ayrılan bölmeden iki iri yarı adam yanıma yaklaşıyor. Şokla büyüttüğüm irislerimi tepkisiz çehresine sabitledim. İki yandan kollarıma giren güvenlikler çıkmamı söyleyerek bir yandan beni çekiştiriyor. Kısa bir süre daha olanları izledikten sonra geldiği koridora geri süzülerek kayboldu. Yaşadığım keder belki de anlatmaya yeltensem kelimelerimi ezecekti. Direnmeyi bırakıyorum. Beni çıkışta rahat bırakan güvenliklere daha fazla zorluk çıkartmadan hastaneden tamamen çıkıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowflake | SeulRene
FanfictionKar tanelerini avcunun içine almaya çalışıyor, bunu yaparken gözlerine yıldızlar doluyordu. Sönük bakışları böyle görmek, ilk kez böyle masum görmek onu, beni heyecanlandırıyordu. Ardından hiç olmayacak şey oldu. Elindeki kar tanelerine bakarken içt...