Hisoka, Lisa'ya doğru elini uzattı.
-"Elimi tut." Lisa kafasını sallayarak hemen Hisoka'nın uzattığı eli tutu.
Lisa ne olduğunu anlayamadan Jennie'nin evinin önündeydiler. Hisoka, Lisa'ya dönerek:
-"Sadece Jennie'ye dokunman yeterli. Ona dokunduğun zaman kurtulmuş olacak."söylerken yüzünde kibar bir gülümseme vardı. Lisa hızlıca teşekkür ederek elini kapı koluna doğru uzattı. Kapıyı hızlıca ittirerek kendini içeriye attı.
-"Jennie!? Neredesin?"bir yandan bağırıyor bir yandan da etrafına bakıyordu. Mutfaktan gelen sesler yoğunlaşınca koşar adımlarla oraya doğru ilerledi. Hyunjin elinde bir bıçakla duruyordu. Jennie ise Lisa'yı görmeyi hiç beklemediğinden, şok olmuş bir şekilde Lisa'ya bakıyordu.
-"Sen de kimsin be?"diye bağırdı Hyunjin. Jennie kekeleyerek:
-"L-Lisa!?" Jennie'nin gözleri ağlamaktan kızarmış neredeyse patlayacak hale gelmesine rağmen gözyaşları asla durmuyordu. Lisa hemen öne atılarak Hyunjin'in elindeki bıçağı almaya çalıştı. Hyunjin geri çekilerek:
-"O kadar kolay alamazsın."demişti.
Lisa bıçağı almaktan vazgeçerek Jennie'nin olduğu tarafa yavaş adımlarla, belli etmeden, ilerlemeye çalıştı. Jennie fark ettiği an:
-"Uzak dur, yaklaşma buraya!"diyerek bağırmıştı. Lisa ne söyleyeceğini bilmiyordu. Jennie'yi kurtarmak için gelmişti oysaki.
-"Neden?"sesinden ne kadar kırıldığı belli oluyordu. Jennie ölmek mi istiyordu?
Jennie ise ağlaması daha da şiddetlenerek:
-"Git buradan. İkimizde mi ölelim? Aptal git!!" Sesi bağırmaktan kısılmıştı. Sonlara doğru söyledikleri sanki fısıldıyor gibiydi. Lisa daha fazla gözyaşlarını tutamadı. Hızlıca öne atılarak Jennie'nin elini kavradı. Birden sanki zaman durmuş sadece ikisi koskocaman dünyada başbaşa kalmış gibilerdi. Lisa etrafına baktığında Hyunjin kaybolmuştu.
-"Hisoka cidden seni kurtarmama yardım etti!"sevinçle kıza sarıldı. Ancak bir terslik vardı. Jennie hareket etmiyordu. Lisa omuzlarından kızı sallıyor, yüzüne hafifçe vuruyor ancak Jennie hiçbir tepki vermiyordu.
Lisa ağlamaya başladı. Elinden hiçbir şey gelmiyordu, ağlamaktan başka...
Hisoka'ya çok sinirliydi. Hepsi onun suçuydu, Lisa'yı kandırmıştı. Lisa'nın aklına birden tapınakta okuduğu efsane geldi. İyice düşününce aslında o efsane Hisoka ile ilgiliydi.
"Öncelerinde herkes Hisoka'ya şükranlarını belirtmek için pembe ağacın altına sakız bırakırlarmış. Ama sonra yavaş yavaş insanlar bunu yapmayı bırakmış. Zaman geçtikçe Hisoka kendini çok yalnız hissetmiş. Daha sonra kurtarıcısı olacak genç bir turist gelmiş, İllumi... Genç adam pembe ağacı o kadar çok beğenmiş ki her gün ziyaret etmiş. Hisoka yılmayan bu gençle konuşmaya ve onun bir dileğini gerçekleştirmeye karar vermiş.
-"Merhaba, sana nasıl yardımcı olabilirim?" İllumi hayret ve hayranlıkla Hisoka'ya bakmış.
-"Ne kadar güzelsin! Büyüleyici!"demiş ve dileğini dilemiş:
-"Benimle arkadaş olmanı diliyorum." Hisoka bu dilekle şaşırmış ancak bozuntuya vermeden kabul etmiş. Zamanla ikisi çok yakın arkadaş olmuşlar. Köylü halkı sürekli İllumi'nin ağaçla ne konuştuğunu merak ederek ona sormuşlar. İllumi de her şeyi anlatmış ve köylüler de ağaca giderek bir şeyler dilemişler. Hisoka tabi ki hepsiyle başedememiş ve dileklere artık bedel koymaya başlamış. Köy halkı hem dileklerinin gerçekleşmemesiyle hem de bedellerle iyice sinirlenerek İllumi'yi öldürmüşler. Hisoka ilk aşkının ölümünün intikamını almak için de insanların dileklerini lanetlemeye başlamış..." Lisa kendine kızıyordu. Ordaki Hisoka'nın kendi konuştuğu Hisoka olacağını neden hiç düşünmemişti!!! Çünkü, Hisoka öyle istemişti ve Hisoka ne isterse o olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Be Me~JenLisa
Teen FictionBir sabah uyandığında kendi bedeninde olmamak mı? -Your Name animesini JenLisaya uyarlamak istedim-