Louis paketin içine ondan geldiğini belirten bir şey koymamıştı çünkü anlayacağını biliyordu. Harry onu tanımasa da Louis onu o kadar çok izlemişti ki neredeyse her minik huyunu biliyordu. Sık sık kafasını önüne eğip saçını geri itmek için parmaklarını saçından geçirmesi ve bunu yaparken hafifçe burnunu kırıştırması, önlüğüne her baktığındaki minik gurur tebessümü, işine odaklandığında dudaklarını büzmesi... Günlerce anlatabilirdi. Hakkında bahsetmeyeceği tek şey sürekli eldiven takmasıydı. Çünkü Harry konuşulmasını istemiyordu. Ne kadar merak etse ve hiçbir zaman anlamamış olsa da saygı duyuyordu. Tabi ilk tanımaya başladığı zaman yaptığı birtakım teoriler vardı ama zaman geçtikçe hepsini teker teker çürütecek şeylere şahit olmuştu. Ellerini eldivensiz görmeden önce fiziksel bir kusuru olduğunu düşünmüştü mesela. Ne de olsa mutfakta çalışanların başına bu tarz kazalar sıkça gelirdi ama hayır 10 parmağı da yerindeydi ve günlük hayatını engelleyen herhangi bir noksanlık yoktu. Cilt hassasiyeti gibi bir hastalık olduğunu da düşünmüştü ama eldivensizken canı acıyormuş gibi görünmüyordu ve eldiveninin deri olması da normal şartlar altında hassasiyeti arttıran şeylerden biriydi. Bir dönem de psikolojik bir takıntı sanmıştı. Bunun olabilme ihtimali hala vardı aslında ama bir şekilde olmadığını hissediyordu. Davranışlarının takıntılı birine benzemediğini söylemesinin yeterli bir kanıt oluşturmadığının Louis de farkındaydı. Sadece hissediyordu işte.
Ne olursa olsun her şeyine aşıktı. Söylemek için çok beklemişti ve muhtemelen önceki gün aralarında yaşanan garip alışveriş olmasa bir bu kadar daha söyleyemezdi. Neden fikrinin değiştiğini bilmiyordu ama içinden bir ses doğru zaman olduğunu savunmaya devam etmişti ve sonunda önceden onun için ördüğü eldiveni Harry'e getirdi. Şimdi bekleyip görecekti.
Aslında hayalindeki karşılık, "Ben de seni seviyorum." deme şekli olarak Harry'nin eldiveni giyip pastaneye gelmesiydi. Louis'nin bugüne kadar sık sık geldiğini fark etmemiş olsa bile artık biliyordu ve paketin kimden geldiğini anlayacağından da şüphesi yoktu. O zeki bir adamdı.
Yaşadıkları şehirde ayın 26. günü Noel tatilinin devamı kabul edildiği için bütün işletmeler kapalıydı. Cevabını almak için bir gün daha beklemesi anlamına geliyordu bu. Bu kadar yıl beklemişken bir gün onu çok da fazla zorlamazdı. Tek sorun her geçen saatte biraz daha geriliyordu.
*****
27 Aralık sabahı yataktan uzun zamandır gülümseyerek kalkmadığını fark etti. Giyinirken Harry'i düşünüyordu. Konuşacağı şeyleri kafasında kurup cümlelerini toparlıyordu. Umuyordu ki bugünden sonra pastaneye sevdiğini görmek için giderken bahaneye ihtiyacı kalmazdı. Pastaneden bir şeyler almak yada Barbara'yla arkadaş olmak istememesinden değil ama artık bu konuda özgür olmak istiyordu. Sonraki mutlu günlerinin hayalini kurmaya devam ederek pastaneye girdi.
"Günaydın Eldon." Kasiyer izninden dönmüştü, kafasını kaldırıp müşterisine baktı.
"Günaydın Lou. Ne istersin? Her zamankiler mi yoksa biraz daha Noel temasına devam mı?" dedi gülerek.
"Her zamankiler." diye karşılık alınca kasiyer hazır paketleri ve camekandan yeni yapılmış ürünleri alıp kutularken Louis, Harry'i görmeye çalışıyordu. Arka kapıdan çıkan Barbara onun geldiğini fark etmeden fırın odasının kapısını açıp içeri girince de göremediği için burada olmadığını düşünmüştü.
"Bugün eleman az sanırım." diye ağzını aramaya çalıştı. İşinden kafasını Louis'ye çevirdiğinde onaylar sesler çıkarıp işine dönerek kafasını salladı. Tam Harry'yi katarak tekrar soracaktı ki istediği cevap geldi.
"Bizim hamur işinden sorumlu olan çocuk, Harold, hasta olduğunu söylemiş." şaşkınlığını gizleyemeden Eldon'ın yüzüne bakan Mavi kafasında olmayacak senaryoları çoktan yazıp oynamaya başlamıştı. Kasanın önüne konup ödeme için bekleyen fişi görünce arka cebinden çıkardığı parayı fişle birlikte uzattı. Burada durması için bir sebep kalmadığından pos cihazı olumlu sesi çıkardığı gibi kendini dışarı attı. Hava almaya ihtiyacı vardı. Düşünmek istemiyordu ve düşünmemek için her şeyi yapacaktı. Sonraki günü bekledi.
28 Aralık. Gelmemişti. Hasta olduğunu söylemeye devam etmişti.
29 Aralık. Yoktu. Yine sonraki günü bekleyecekti.
30 Aralık. Umudunu kaybediyordu.
31 Aralık. Daha fazla bekleyemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOLDEN | l.s. ✔
FanfictionLouis Harry'nin en değerlisi, Harry de Louis'nin değerini en güzel bilendi. - Bir 28 Eylül günü, Larry bd geçirirken yazılmaya karar verilen bir hikayedir. - Neredeyse hiç pronoun kullanılmamıştır. 30.12.20 1.11 a.m