Final

9.6K 572 136
                                    

02.01.2021

***

Medya: Fikret Kızılok - Bu kalp seni unutur mu?



Sabahın erken saatlerinde yola çıkmıştık. Hafif bir müzikle yolculuk yaparken, Yavuz ıslık çalarak eşlik ediyordu.

Yandan ona bakıp elini ellerim arasına aldım. Bana bir bakış atıp elimin üstünü öptü.

Yaklaşık 3 saatlik yolculuk sonrası maşukiyeye vardık. Arabayı park edip çıktık. "Güzel bir kahvaltıyla başlayalım." Gülümseyip yanına ilerledim. Sabah olduğu için çok az kişi vardı. Elimi tutup yürümeye başladı.

Akarsunun olduğu yere yakın bir alanda kahvaltı yapacak yer bulduk. "Siparişlerinizi alayım." Kafeyi işleten yaşlı teyze geldi yanımıza. İki kişilik serpme kahvaltı, yanına da mıhlama istedik.

Sipariş gelene kadar sessizce etrafı izledik. Yemekler gelince sessizce yedik. "At binmeye gidelim" Sevinçle ona bakıp kafamı salladım.

Küçükte olsa bir alan vardı burada. Onun dışında 1 saatlik yol gidip dağa çıkabilirdik. Yada safari turuda yapabilirdik.

Kahvaltıdan sonra hediyelik eşya satan yerlerin yanından ilerleyip etrafı inceledik. Birkaç süs eşyasına baktım. "Bunu evime alacağım."

Uzun ipli süsü adama verirken bir benzerini de Yavuz'a aldım. "Bu da senin. Kapıya asarsın." Yavuz etrafa bir bakış atıp kulağıma yaklaştı.

"Kendi evimize alabiliriz. İkimizin birlikte yaşadığı" Heyecanla ona bakıp gülümsedim. Yanağına öpücük kondurup: "Bana uyar" dedim.

En güzel gülümsemesini gönderdi bana. Serin olan bu havada içimi ısıtmıştı.

Biraz daha dolaşıp atların olduğu yere gittik. "Bak bu minik olan tam sana göre" Gösterdiği midilliyi görünce göz devirdim.

"Abartma. 1.50 boyum yok." Kahkaha atınca koluna vurup simsiyah atın yanına ilerledim. Sırtını okşayıp tanımaya çalıştım.

"Merhaba."

"Selam bebek." duyduğum sesle etrafıma baktığımda, atın bacağı kadar olan çocuğu gördüm. Ona gülerken o da bana güldü. "İnandın değil mi?"

"Barış gel buraya!" Babası olduğunu tahmin ettiğim adam kolundan tutup kendine çekti. Babası burayı işleten adamdı.

"Kusura bakmayın."

"Önemli değil" dedim. Yavuz yanıma gelip homurdandı. "Velete bak! Sana bebek diyor"

"Off küçücük çocuk. Abartma." Bana göz devirince gülerek sırtından ittim. "Hadi ata binelim."

Seçtiğimiz atlara binip küçük alanda tur attık. Yavuz'un atı huysuzdu ama daha önce bindiği için çok zorluk çekmemişti.

Attan inip daha sonra etrafı dolaşmaya devam ettik. Yeşillik bir alana gidip çiçekleri kokladım. "Çok güzeller. Bahçem olsa her yere çiçekler ekerim."

Çimlerin arasına oturup yüzümü gökyüzüne çevirdim. Gözlerimi kapatıp serin havanın yüzümü yalamasına izin verirken Yavuz yerlerden bir şey koparıyordu. "Koparma onları!"

"Otları koparıyorum." Ona bir bakış attığımda bir kaç küçük çiçek koparıp otlarla yaptığı şeye bağlıyordu. "Taç mı yapacaksın" Bu söylediğime gülüp işine devam etti. "Evet sana"

Yaptığı şeyi cebine koyup yanıma oturdu. Tamamen uzanıp beni de göğsüne çekti. "Acıktın mı?"

"Yoo..." O sırada karnımın guruldamasıyla gülüp kafama vurdu. "Hadi kalk alabalık yiyelim."

BU KALP SENİ UNUTUR MU? | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin