3. BÖLÜM

36 4 1
                                    


Fornicras ~ No Way

~

Annemin narin ellerinin saçlarımı okşadığını hissettim. Onu görmememe rağmen yine bana baktığını biliyordum. Bakışlarının ağırlığı sırtımdaydı. Aramız her zaman iyiydi ama çoğu zaman bana böyle ısrarcı bakışlar atmazdı. Son zamanlarda bu bakışları sık atar olmuştu

"Yine aynı bakışları atıyorsun. Fark etmedim sanma." Yavaşça beyaz saten çarşaflı yatağımdan doğrularak oturdum ve elimle hemen yanıma vurup, ondan aldığım tıpa tıp aynısı olan yeşil gözlerine baktım.

"Yine mi uyuyamadın?" Yanıma yerleşip, yanağımın üzerindeki perçemi kulağımın arkasına yerleştirdi. Neden bilmiyordum ama saçımın açık durmasından hoşlanmıyordu. Kendi saçını da sürekli toplardı.

"Aynı rüyalar." Her zaman bileğimde duran siyah tokayla, saçlarımı gelişigüzel topuz yaptım. "Ayrıca konuyu dağıtma. Bir şeyler var sen de, görebiliyorum."

"Rüyaların yüzünden uyuyamaman canımı sıkıyor. Kafana taktığın için mi uyuyamıyorsun?"

Yüzüne tuhaf tuhaf baktım. "Sadece rüya anne. Neden umursayayım?" Ufak bir an kaşları çatılacak gibi oldu. "Gerçekten tuhafsın. Sorunun bu olmadığını biliyorum, anlatsana. Ne zaman benden sakladığın şeyler oldu?"

Gözlerini benden ayırdı. Bu konudan rahatsız olmuş gibi bir hâli vardı. "Bir şey olduğu yok. Kahvaltıda ne yapsam onu düşünüyorum. "

Daha fazla huzursuz etmemek için konuyu kapattım ama elbette ağzındaki baklayı çıkarttıracaktım. "Sence de bu konu için fazla endişeli değil misin?"

Yatağımdan kalkıp, odadan çıkarken güldü. "Ben anneyim. Şimdiden akşam yemeğini düşünmeye başladım. "

Gözlerimin daldığı beyaz duvardan çekip, peşinden ilerlerken kıkırdadım. "Ya da sadece açsındır."

Ben odadan çıkıp banyoya ilerlerken, kafasını mutfak kapısının kenarından dışarı çıkardı. "O kadar belli ettim mi? Ama haklıyım. Sen uyanana kadar  benim ikinci kahvaltımı etmem gerekiyordu."

Gözlerimi devirip, banyoya girdim. Saatin en geç dokuz olduğundan emindim. Her zaman bu kadar enerjik olmasını neye borçluydu bilmiyordum ama bazen içinde on yedi yaşındaki genç kızın ruhunu taşıdığını düşünüyordum.

Gözlerimi camın üzerindeki yağmur damlalarından alıp, hemen karşımda oturan Azad'a çevirdim. O da benim gibi sessizlik içerisinde dışarıda yağan yağmuru izliyordu. Şu an bulunduğumuz lüks daireye geleli yaklaşık bir saat oluyordu. Daha tam olarak ayılmama izin bile vermeden apartopar buraya gelmiştik. Normalde olması gerektiği gibi bağırıp çağırmam gerekiyordu fakat tuhaf bir şekilde çok sakin hissediyordum. Öyle ki karşımda sessizce oturan, tanımadığım birisine neden burada olduğunu bile soramıyordum. Ya da benim neden ve nasıl burada olduğumu. Farklı bir âleme geçiş yapmıştım da korumam falan mıydı? Alayla gözlerimi devirip, yavaşça oturduğum yerden kalktım. Aklımda sürekli planlar kuran tilkiler vardı. Elbette o planları teker teker uygulayacaktım fakat en başta nerede olduğumu öğrenmem gerekiyordu.

Ayağa kalkmamla ifadesiz gözlerini camdan çekip, bana çevirdi. "Eğer duş almak istiyorsan, sağdan ikinci oda senin. Orada kendine göre kıyafetler bulabilirsin." Kendini yavaşça oturduğu tekli koltuktan kaldırdı ve odadan çıkarken, "Ben karnımı doyuracağım, acıktıysan sen de gel." 

VinculumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin