9. BÖLÜM

22 3 1
                                    

Henny Nights ~ J.O.Y

Duygularının seni dünyadan soyutladığını hissederdin. Çoğu şeyi farketmeden düşünüp, kararlar alırdın. Ya da başkalarını umursamadan. Tam olarak şu an onu yaşıyordum. Hissettiğim şeyin yoğunluğu beni mantıklı düşünmekten alıkoyuyordu. Adı tam olarak kıskançlık mıydı, üzüntü müydü yoksa kendini tıpkı bir çöp parçası gibi değersiz hissetmek miydi bilmiyordum ama bu duygu beni resmen fevri hareket etmeye zorluyordu.

Yüzüme kapının çarpılışı, yaklaşık birkaç dakikayı geçmişti. Hâlâ olduğum yerde dikiliyordum. Daha çok duyduğum şeyleri sindirmeye çalışıyordum fakat şu an mantıklı bir şekilde düşünmek imkansız gibiydi.

Tıpkı bana mühürlendiği gibi ona da mı mühürlüydü?

Bensiz nefes alamayacağı gibi onsuz da mı nefes alamayacaktı?

Bana dokunmaya muhtaç olduğu gibi, ona da mı muhtaçtı?

Yaşadığım ikilemden çıkmak adına kapının yanındaki askıda asılı duran siyah montu alıp kapıyı açtım. Çoktan duyduğu sesler yüzünden buraya gelmiş olan Aphra, kapıyı açmamla kolumdan tutup dışarı çıkmamı engelledi. İsteksiz bir şekilde ona doğru döndüm. Gözlerindeki onaylamayan ifadeyi görünce şaşkınlıkla ona baktım.

"Duyduğunu biliyorum. Gerçekten gitmeme izin vermeyecek misin?" Elimi kolundan kurtarıp, kaşlarımı çattım. "Resmen başka birisine bağlıymış ve kimse bana bundan bahsetme tenezzülünde bulunmuyor. Sen de biliyordun. Daha bugün bahsetmeye başladığın kız da buydu, değil mi? Onun gelmesinden korkuyordun. Nereye kadar saklayacaktınız? Ya da beni ilgilendirmediğini düşünecektiniz?" Alayla güldüm. "Neymiş, tanımam gerekecek kadar önemli birisi değilmiş. Bundan daha önemli kim olabilir acaba?"

Aphra gözlerini kırpıştırarak geriye çekildi. Sanırım böyle bir tepki vermemi beklemiyordu. Sanırım ben de beklemiyordum. Bu hissettiğim neydi?

"Tamam tamam, sakin ol önce. Hiçbir şey görüldüğü gibi değil ama ben..."

"Bekle," diyerek sözünü kestim. "Tahmin edeyim, bunu söylemek sana düşmez değil mi?" Güldüm ama daha çok bu gülüş, artık sinirlerimin ne kadar gergin olduğunu gösteriyordu.

"Ama işleri zora sokuyorsun bebeğim ya."

Şok olmuş bir şeklinde ona baktım. "Ne? İşleri ben mi zora sokuyorum? Asıl bana hiçbir şey anlatmayarak işleri zora sokan sizsiniz." Daha fazla beni engellemesine izin vermeyerek kapıdan dışarı çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama daha fazla burada durmak mantıksız gelmeye başlamıştı. Üstelik her an Azad gelebilirdi ve muhtemelen ona karşı koymak, Aphra'ya karşı koymaktan çok daha zor olacaktı.

Ve bu defa şok olmuş bir şekilde bakma sırası Aphra'daydı. "Cidden gidecek misin? Burada bizden başka kimseyi tanımıyorsun, kime gitmeyi planlıyorsun?"

"Şu an burası hariç her yer bana mantıklı geliyor. Dışarda herhangi bir kişiye saati sorsam ve cevaplasa, gerçekten ne kadar mutlu hissedeceğimi tahmin edemezsin."

Dudaklarını birbirine bastırdı. Kararsız kalmış gibi bir bana bakıyor, bir pencereden gözüken karanlık havaya bakıyordu. Sabırsız bir şekilde kollarımı birbirine bağladım. "Ee, ne söyleceksin?"

"Şu an aramızdaki arkadaşlığı dostluğa ilerletecek bir karar almak üzereyim ve muhtemelen bu karar da Azad'la aramı bozacak bir karar."

Geç oraları, dermiş gibi elimi salladım. Aralarındaki ilişkinin bozulup bozulmaması beni zerre ilgilendirmiyordu.

Umursamazlığıma kaşlarını kaldırıp, "Tamam gel, merak ettiğin her şeyi anlatacağım," Elini uzatıp, gözlerini gözlerime dikti. "Ama sakın aklından bir daha gitme kararı geçmeyecek. Emin ol dışarısı bu evden daha iyi olamaz çünkü burası hakkında hiçbir şey bilmiyorsun."

VinculumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin