BEAV; ♦5♦

76 13 2
                                    

“Şef bu gün Demet'i çağırdım" dedi Coşkun. Yaklaşık üç saattir ‘ben iptal' modundaydım. Koltuğa oturmuş duvara bakıyordum. Bunalım bakışlı gözlerimi duvardan ayırmadan ve duygu belirtisi göstermeden cevapladım

“Demet kim la"

“Demet benimki işte şef" Hangi kız ‘seninki' değildi ki Coşkun?.. Aynı durgunlukla cevap verdim

“Çağırma desem geri gönderir misin Coşkun?"

“Hayır"

“Tamam gelsin" Ne diyim eninde sonunda gelcek. Sonra duvarla bakışmama devam ettim. Ama içimi dökmem lazımdı. Ve ne yazıkki yanımda sadece Coşkun vardı

“Coşkun? Emreyi aradım ve telefondan bir ses geldi ‘askım Emre salatayı ben hallederim' diye. " dedim tepkisini merak ederek

“Oo.. Emre sevgili mi yapmış" dedi gülerek. Hay ben senin beynine marul doğrayım emi Coşkun diye içimden beddua ederek devam ettim.

“Hmm yapmış yapmış. Aşkım dediğine göre. Aşkım ne lan?"

“Aşkıymışsa demekki şef" dedi. Daha önceki bedduaya domateste ekle Coşkun dedim içimden.Birde “hem salata biliyorsa evlensin bence onlar. Salatalı yenge lazım bize" demesin mi! Ben senin o olmayan beynine bir de soğan doğrayımda bari kaftasın boş kalmasın. Maksat salata olsun!  Coşkun.Gözlerimi duvardan ayırıp ani bir atarla ona döndüm.

“Mal mısın olum Emre Asyayı seviyor ya!" Biraz durup cevap verdi

“O zaman niye Salatalı yengeyle çıkıyor" dedi.Vayyy günün sorusunu buldu tebrikler. Coşkun bey sizi şöyle alalım. Beyninize ne sıkmamızı istersiniz. Keççap mı mayonez mi?

“Bende tam buradaki yanlışlığı düşünüyordum. Aydınlattın. Sağol" diyip duvarla olan bakışmama geri döndüm. Seviyeli bir ilişkimiz var. Birazdan çıkmaya başlayacağız.

“Bu leke ne zaman oldu lan?" Gözlerimi kısıp parmağımla dokundum. Duvarı üç saat izlersen olan şey bu oluyor.

“Ne lekesi şef" Coşkun, Demet midir nedir onunla mesajlaşmasını bırakıp duvara baktı. “Leke meke yok orda" dedi. Meke ne ya? Tamam psikolojim bozuk kabul ediyorum.

“Ne demek leke meke yok! Meke var mı yok mu bilmemde koskoca tablo var lan orada bildiğin" dedim elimi sürterken. Bulanık bir görüntü gibi sanki.

“Nerde tablo. İyice şizofrene bağladın. Demet bi alt sokaktaymış. Bulamamış ben bi karşılamaya gidiyorum" dedi ve gitti. Şizofrenmişmişmiş... Coşkun hep doğru bilir tabi buğra da yok yere leke izleri görür... spastik ya!.. Burada Çınar ve ben kaldığımıza göre ikimizden biri yapmış olması lazı- oha! Gözlerimi kırpıştırdım. Leke meke değildi bu. Meke dedik yine iyi mi! Neyse sanki resim gibi bir şeydi. bulanık ve belirsiz. Elimi tekrar götürdüğümde sanki elime yansıması düşmüştü. Aklımı kaçırmadan odadan çıksam iyi olacaktı yoksa buradan yardırınca direk tımarhane. Hızla odadan çıkmıştım ki Asya                                         .

“Buğra? Ne oldu?" dedi merakla.

“Bir şey yok ya" dedim o sırada kapı tıktıkladı. Malum zilimiz yok. Fatih ‘Ötüyor' gerekçesiyle kırıp fırlatmıştı. Zil başka ne yapacaksa. o gün bu gündür -ki o gün dün oluyor- kapı çalmıyor tıklıyor.Çınar kahvaltıdan sonra dershaneye gitmişti. o gelmemiştir. Emrede Yarın yani pazartesi geliyordu. Asya ve Fatihte içeride çay içtiklerine göre gelen Demet denrn kız ve tabiki

Coşkundu!

Kapıyı açtım ve Demet olduğunu tahmin ettiğim kız ile kendimi sarmaş dolaş buldum. Biz birlikte yere yığılırken Coşkun ‘Oha o benim sevgilimdi yea!' bakışı atıyordu. Ben sırt üstü yere düşünce kızda üzerime düştü. Abi iki saattir yerde pozisyon-u vaziyette bakışıyoruz.Sonra kız olağan üstü yakışıklılığımın etkisinden çıkıp üzerimden çekildi.

“Ay çok pardon Buğurağacığımm.kapı aniden açılınca yaslanmıştaaaeem düştüüüemm"" dedi kakülünü eliyle yana atarken bense hala yerde ayşegülün suçu ne psikolojisinde yatıyordum. ‘farkettim' diye mırıldandım. Sonra yerden tedirgin bir şekilde kalkıp kıza pis pis somurtarak ‘amacın ne yavrum' bakışı attım. Kız kapıyı açar açmaz üzerime... neyse.

“Buğurağaydığı de mie?" dedi elini uzatıp kız. Yok ‘buğurağa' değil düz ‘buğra' diyecektim ki Coşkun araya girip

“He buğra buğra o" diyip kızı tuttuğu gibi Emreyle kaldığı odaya götürdü. Benden kıskandı kızı salak. Üzgünüm Coşkun ama tiki kızlarla ilgilenmiyrom.  Emre burada olsaydı kepçeyle kafasına geçirirdiya neyse. Buna daha fazla dayanamayacağımı anlayınca ‘Asya ve Fatihin televizyon qeyfi' etkinliğine katılmaya karar verdim.

“Ne izliyonuz kankalar" dedim koltuğa yayılarak.

“Kör müsün" dedi Asya. Allah Allah terslenecek ne vardı ki yani. Asya'ya Emrenin sevgilisinden bahsetmek konusunu o an düşündüm yani. Yıqılsın şöyle bi ağıtlar yaksın istedim ama yapmadım tabiki onun yerine televizyon izledim. Çünkü ben iyi jojuğum. her neyse;

Televizyon;“Zeytin yağıda döküyoruuuzz... Ay Aysel bira da dök"

“Asya! Sesini aç sesini. Bira dedi!" diye birden aydınlanmış gibi yerinden sıçrayıp gözlerkni ekrana diken Fatih'e dehşetle baktım. Asya sesini açıp Fatih'e döndü.

“Bunca şeyi döktüler şimdi hepsini temizleyecekler tek ürünle. Bundan alalım." Sonra birbirlerini komşu ziyaretindeki iki ev hanımı gibi onaylayıp izlemeye devam ettiler

Televizyon;“ bakın tek damlası kumaşı bembeyaz yaptı.  Bundan böyle evinizde hijyen sağlamak için zehirli toksinler soluyup sıradan çamaşır suları kullanmanız gerekmiyor. Olmaz olmaz demeyin oldu bile! gönüp rahatlığıyla kullanacağınız Ekolojik çamaşır suyu sizleri..."

“Abi bunu mu izleyeceğiz?" dediğimde Asya ve Fatih bana ‘Olmaz artık! kapı açık...! Arkanı dön ve çık! istenmiyorsun artık!' bakışı atınca sustum. ‘Ajda Pekkan-bambaşka biri'forever.  Neden herkes bana atarlı la? Bunu izlemek istemediğimden odama gidip teen wolf açacaktım ki bir adet Demetle çarpıştım bu kızın derdi ne yahu. Hobi olarak çarpışıyor. Hobileriniz neler? çarpışmak...

“Be-ben bi- bibişeyler,-g-gö-gördüm!"

“Ne gördün!?" dedim. Suratı bembeyaz kesilmişti. Ağlayarak boynuma sarıldı.

“Coşkun acip bir işi için dışarı çıktı. Bende senin odana girdim çünkü Coşkunun face'inde bu odada bir kızla çekilmiş fotoğrafı var. Odaya bir girdim şeffaf birisi içeride dolanıyor" Bir yandanda hıçkırarak ağlıyordu. Şeffaf birisi mi? Ne demek şeffaf birisi dolanıyor. Anında duvarda gördüğüm görüntüler beynimde canlandı. Burada bir şeyler dönüyordu ve ben gittikçe tedirgin olmaya başlamıştım. Ama ona emin olmadan bir şeyler söyleyip aklını karıştıramazdım.

“Bak bunun yorgunluktan ileri gelen bir göz yanılması olduğuna eminim. Sen şimdi eve git, dinlen. Ben Coşkuna açıklarım" dedim. Başını olumlu anlamda sallayıp evden çıktı. Derin bir nefes alarak fatihin odasına girdim. Hala Asya ile televizyon izliyordu. Sanıyordum ama odaya girdiğimde ben şok olmuştum. Fatihin kolu baştan aşşağı camlar saplanmış bir şekilde kan içindeydi. Asya ise ortalarda gözükmüyordu. Beynim sanki bloke olmuştu. Ellerim istemsizce titriyor, gözlerim yanıyordu. Hızla yanıma gittim. Yere uzanmış kıvranıyordu. Elim hemen telefonuma gitti. Ambulansı beklerken iyi olacaksın diyordum. Geliyorlar! ama onu öyle gördükçe anne babasını kaybettiği günü hatırlıyordum. Teyzemi amcamı kaybettiğim günü. Onuda kaybedemezdim. Ne olmuştu ki dakikalar içinde burada! 

Ambulans gelip Fatih'i hastaneye götürmek için sedyeye koyduklarında arkamdan biri ismimi bağırdı Dönüp baktığımda Asya ve Coşkun endişeyle olanlar konusunda bir açıklama bekliyorlardı.

“Buğra! Neler oldu burada! Fatih nerde! Ayrıca Emrenin bir sevgilisi olduğunu ne zaman söylemeyi düşünüyordun!" Asya son cümleyi söylediğinde bunu ona gidip yetiştiren kişiyi buldu gözlerim..Coşkun mahcup bir şekilde yere bakıyordu. Asya ise yüzüme çemkirmesini bitirince arkadaki ambulansa doğru koştu. Fatih'i gördüğünde koca bir çığlık mahallede yankılandı. Bense Coşkuna dolmuş gözlerimi diktim.

“Sana güvenmiştim" ve hızla Asya'nın peşinden ambulansa bindim. Fatih iyileşecekti. İyileşmek zorundaydı... Güvenebileceğim tek kişiyide yeniden bir kazayla kaybetmeyecektim...!

Bir Ev Arkadaşlığı Vakası!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin