BEAV; ♦1♦

374 19 4
                                    

Şef! şeeğğff!! lan! kalksana!" Ayının teki tarafından sarsılmamla gözlerimi araladım. Kirpiklerimin arasındaki bulanık görüntüsünden ve o su aygırı makamlı sesinden tanıdığım Coşkun'a baktım. Ve tabiki aynı anda kapattım. Nayırr!! Nolamaz!! Başka kimse yok mu? Emre!... çınar!... içimde fırtınalar koparken dışardan nasıl göründüğümü bilmiyordum. Tek bildiğim şu an yanımda bir adet Coşkun olduğu ve göz kapaklarımı zorla açmaya çalıştığı... Kim uyuyan birini göz kapaklarını açarak uyandırır?

Coşkun!

Uyku sersemi elimi salladım ve gözlerimi sıkıca yumdum. Uyanmayacağım lan! Coşkunla aynı hayata gözlerimi açmak istemiyorum.

“Ne uykuymuş be! ayı gibi uyuyor Coşkunun karnı mı aç? Coşkun sıkılmış mı? Coşkunun tuvaleti mi gelmiş ne merak ediyor ne soruyor!"

“Ne var allahın cezası ne!" Sonunda beni uyandırmayı başarmış koltukta oturur pozisyonda uyuduğumdan pardon yayılır pozisyonda uyuduğumdan, doğrulduğumda her yanım tutulmuştu. Esneyerek bunun kafasına bir şaplak attım

“coşkunun dayak yiyesimi gelmiş?? Coşkunun canı 36 yerinden bıçak mı çekmiş?" dedim az önceki halini taklit ederek. Kalkmaya yeltendiğimde ağzını karadelik gibi açmış dizlerimde yatan Coşkun ağırlık yaptı ve kalkamadım

“o ne lan! ağıza bak. Bizim köyün tüm büyükbaşlarını getirsem senin ağzında otlatılır rahat... yayla gibi açmışsın yabani ot bitmiş lan ağzında kalk fırçala! dizimede yatmış" uzun azarımdan sonra salak salak sırıtıp banyoya gitti. Bense tamamiyle yağa dikilme çabasına girmiştim. yeni uyanmış ben,= yeni doğmuş ceylan yavrusunun amansız denemeleri... Kolumdaki saate baktım ve mutfağa yürüdüm. Saat on iki! yuh kaçta yattım da öğlen uyandım!

  Mutfakta kimse yoktu. oturma odasındada. salonda zaten kimse hiç bir zaman olmazdı. Misafir gelse oturtacak tek yerimizdi çünkü. kullanıma açılırsa eve birdaha misafir alamayacaktık. diğer odada mı? oraya girmek isteyecek en son ikişi bile değilim... Nedenini sormayın...

“coşkun malı!!"

“efendim şef!" işte böyle kabullenmiş kendisini 

“Nerde  bu Emre'yle Çınar"

“Dün vedalaştıkta annesine gitti ya Emre, şef korkutma beni" ah.. tabi hatırlamıştım. Elimi saçlarımdan geçirdim. Derinden gelen bir oflamayla oturma odasına fırlattığım gömlek ve pantolonumu giyip eşorfmanlardan kurtuldum.

“Çınar nerdeymiş?"

“Dershaneye gitti o sabah. Hadi kahvaltı yapta karnımız doysun be şefim" Coşkun'a son dediğin cümleyi Şükran teyzenin hatrına duymamış gibi davranacağım bakışı attıktan sonra Emre'yi aradım.

“Alo Emre?"

“... ayy yavrum beniiim!" telefondan resmen gün sesleri geliyordu. güne mi gitmiş bu salak. altın günlerine yazılmadığı kalmıştı bir. ben şimdi nerelere gidiyim. Allah'ım sabır ver!

“Aloo!! Emre. lan oğlum cevap versene!"

“Alo, Buğra?" sonunda!...

“Nerdesin oğlum sen?"  gündeyim derse varya ağzını burnunu kıracam artık. Biz burada açlıktan mide krampı geçirelim, beyefendi annesini ziyaret adı altında teyzelerle kısırından tutta poğçasına... bardak bardak çayına kadar götürsün. yok ya?

“Komşu teyze, annen bizim evde. Sende gel demişti. bende şimdi oradayım ne oldu  Siz yediniz mi bir şeyler?"

“Emre sen beni sinir hastası edip tımarhaneye mi kapatmaya çalışıyorsun? Tüm yemekleri sen yaparsın ben ne biliyim! açım şu an çok fena. Hayır yani bir güne katılmadığın kalmıştı. Çınar malıda gitmiş dershaneye kim bilir ne zaman dönecek! gece mi gelir yarın sabah mı gelir. Fizikçide yatıya mı kalır! allahın ineği!"

“Abi uydurun bir şeyler. Öğrenin artık bunları. Hep başınızda olmayacağım ki. Benimde bir ailem var sonuçta. Tamam sizle kalıyorum ama..." Emre sanki annemizmiş gibi davranıp yemek yapmaya bayılan. kısır sever bir ev arkadaşıydı. Küçüklüğümüzden beri beşimiz arkadaştık. Hepimiz en çok Emre'yi severdik. Her yemeği biliyor çocuk. sevmeyek mi? Coşkun malı ise aramıza kaynamış salak spastiğin tekiydi. Neden onunla takıldığımı bilmiyordum. Ama ne olduysa kader biz beş salağı yıllar yılı birbirimize bağlamış sonrada alıp üç oda bir salon öğrenci evine fırlatmıştı... o gün bu gündür biz böyleydik işte...

“Ne uyduruyum Emre bilmiyorum ki. Hayır hiç mi vicdanınız sızlamadı. ‘Biz bunu Coşkun itiyle başbaşa bıraktık'diye ha?"

“Hiç düşünmedim.vallaha kanka ama aç kalmanızada gönlüm şey etmiyor. ben sana tarif yollayım mı krep?"

“nasıl yapıyım ben krepi" dedim ve kahkaha atmaya başladım. ben? krep? bak gine kendimi tutamıyorum

“La buğra! tarifini atacaz her halde! biliyorum sende o potansiyelin olmadığını" dedi telefondaki Emre. Oturma odasından gelen Coşkunun sesine aldırış etmemeye çalışıyordum ama... Ya nası, ne çeşit bir sesdir bu! boru gibi!

“ Şef!! açım diyorum. krep yap bana Emreyi dinle vallaha aç bırakırsan beni söylerim Emreye. Değil mi Emrem" Gerizekalı işte ben ne diyorum bunlar ne diyor. ayrıca telefondaki Emreye oturma odasından bağırarak soru sormaya çalışan ilk insan. gerçi bu sesle hiç bi şey zor değil.

“Bi çeşit anırmalar geliyor. coşkunumun sesi mi o?" ben ne dedim? bak.. duymuş. al birini vur ötekine...

“hee.. öyle"

“ne diyor coşkunum?"

“yaa! ne diyecek işte! saçmalıyor aç kalmışmışta bilmem neymişte. sana beni şikayet edermişte. boru gibi sesiyle anca ‘şeff şeğğff' diye anırıyor babun!"

“buğra coşkunum haklı. aç bırakma lan bebeyi"

“coşkun mu?? ya bırak yaa! amipin teki aç kalır mı o? gider bulur bir şey. asıl ben aç kaldım" midem gurulduyordu net.

“iki güne gelirim ben buğra. bir hafta kalacaktım. vallaha açlıktan ölürsünüz siz kalırsam. pazartesi geliyorum" On beş tatilin ilk gününe açlık greviyle başlamıştık. Daha Emre iki gün sonra gelecekti ve ben o zamana kadar çoktan...

Tüm okulsuz günler aşkına!

buna bir çare bulmalıydım!

“iki gün aç kalamayız Emre biz. yeminle ölürüz ya"

“aaa!!! ne içtiniz oğlum siz gidin ekmek kemirin sizle mi uğraşcam beh! tatilimi yiyiyorsun şu an kapat telefonu. suyla çalışmıyor bu"

“Mal ben aradım zaten. iyi be kapatıyorum. pazartesi geliyorsun ama bak haa"

“dıııt!! dııııt dıt!" böğürürcesine oflayarak ve ayaklarımıda yere sanki alt kata tavanlarını kırıp düşmek istiyormuş gibi vurarak mutfağa yürüdüm. İçeri girer girmez de çıkmam bir oldu.

“Mutfağı boşaltırmısınız Coşkuncuğum Bahar hanımla birlikte" dedim dişlerimi birbirine bastırarak. Mutfakta ne halt yiyordu lan bu. Bahardı değil mi? Yani umarım öyledir. Çıktığı kız sayısını bile takip edemiyorum ben isimlerini nasıl hatırlayım. Üst değiştirir gibi sevgili değiştiriyor arkadaş!

Bir Ev Arkadaşlığı Vakası!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin