»2.BÖLÜM«
'Aptal'Herkes bana şaşkın bakışlar atarken, hızla sınıftan çıktım ve kapıyı sertçe çarptım.
Nefret ediyordum. Her şeyden, herkesden... Benim kaderim neden böyleydi? Ben itinayla mı seçilmiştim? Anlam veremiyordum. O kadar içime kapanık bir kızdım ki kimse beni çözemiyordu. Kimseyle konuşmazdım. Yalnızdım.
Dışarıdan bakılınca tepkilerim o kadar sert gelebilirdi ama içimde bir yerlerde varlığını sürdüren Alex, aslında çok kırılgandı.
Anneme, sarılamıyordum. Babamla dertleşemiyordum. Onlar zaten annemle yedi gün yirmi dört saat dertleşiyordu. Tabii bu dertleşme kavganın daha ötesiydi.
Şu hayatta hiç gülmemiştim. Ya da doğduğumdan beri hiç ağlamamıştım. Öyle değişik bir kızdım ben. Aslında benim hayatımı yaşayan sıradan bir kız ağlardı ama ben ağlayamıyordum. Güçlü değildim ama ağlayamıyordum işte. Sanırım gözümdeki gözyaşı bezleri yaş salgılamıyordu.
Her adımımda bana eşlik eden karın sesi bana huzur veriyordu.
Küt, küt,küt...
Kar,kış,soğuk muhteşemdi. Bana göreydi. Kişiliğime göreydi. Buz gibi mavi saçlarım gibiydi.
Yanımdan geçen mutlu aile tablosuna baktım. Kız neşeyle gülüyor ve anne babasının elinden tutuyordu. Ne kadar da mutluydu. Ailesi mutluydu. O mutluydu. Hayatı güzel gözüküyordu.
Yoldan geçen diğer bir insan bana tip tip bakmakla yetindi. Artık alışmıştım. Masmavi gür saçlarıma bakıyorlardı ama ben böyleydim işte.
İnsanlar umrumda değildi. Hayat çemberim beni kapsıyordu sadece.
Soluma baktığımda bir anne ve genç kızı gülüşüyorlardı. Genç kız benden bir yada iki yaş küçük gibiydi. Fakat o da mutluydu.
Lanet olsun neden herkes mutluydu da ben mutlu değildim. Yere eğilip eldivensiz ellerimle karı avuçladım ve sinirle yere fırlattım.
Hızlı hızlı adımlarla sahilin en ücra köşesini buldum. Kimse yoktu.
Elerimi yumruk yaptım ve banka oturdum.
"Neden herkes mutlu, lanet olsun neden!" diye bağırdım en sonunda.
Dayanamıyordum. Günden güne ölüyordum. Aslında en mantıklısı intihar etmekti ama bunu kendime layık görmüyordum nedense.
"Herkesten nefret ediyorum," diye bağırabildiğim kadar bağırdım. Kimse olmadığı için sesimi duyan yoktu.
"Duyun bunu aptallar."
Aslında aptal sendin Alex. Sendin o aptal.
Bu hayata göz açmakla bir hata yapmıştın. Keşke doğumda ölseydim.
"Hayattan da nefret ediyorum." Daha fazla bağırmak istemiyordum.
Bugün gördüğüm o mutla aile sahneleri aklıma geldi. Ve sonra kendimi düşündüm.
"Aptal Alex."
"Aptal aptal aptal," dedim ve ayağa kalkıp yanımdaki ağacı sertçe teklemedim."Çok vahşi." Yabancı bir ses duymamla arkamı dönmem bir oldu.
Sarışın bir çocuk tam dibimde duruyordu. Ona suskun bir şekilde baktım.
O an gözyaşlarımın geldiğini hissetim. Tanrım, ağlayamazdım. Güçlü değildim ama ağlayamazdım işte. Ellerimi sıkıca yumruk yaptım.
Karşımdaki sarışın erkeğe halen boş boş bakıyordum. Gitmiyordu.
"Sakin ol ve otur şöyle," dediğinde gözyaşlarımın akmaması için savaş veriyordum.
Sarışın çocuk tereddütle kolumdan tuttu ve beni banka oturttu. Bakışlarımı yere sabitledim.
"Nefret ediyorum bu hayattan,"diye fısıldadım.
"Çok öfkelisin, anlat derdini dök içini," dedi sarışın sessizce. Onunla konuşmayacaktım, benim kuralım buydu.
Ağlamamak için seslice yutkundum ama en sonunda dayanamadım ve bağırdım. Daha sonra gözyaşlarım büyük bir hücumla aktılar.
Yanımdaki çocuk bana şaşkınca baktı ve aniden sarıldı. Çekilmeyecektim bu sefer.
Çünkü ilk defa ağlıyordum. İlk defa birine ihtiyacım vardı. Ve bu ağlayış hiç sıradan değildi. Neredeyse tüm nefretimi kusuyordum./YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ! :)/