0.8 ✔

336 46 29
                                    

Shuhua dedesini uğurladıktan sonra mutfağa geçti. Bay Yeh, tatil yapma bahanesiyle hastaneye gidiyordu. Renjun'i, akşam vakti olduğu için, Shuhua'nın yanına çağırmıştı. Bay Yeh'in artık hastaneye yatıp gözetim altında kalma vakti gelmişti. Çünkü iki ayın tam olarak yedi haftası geçmiş ve belki de ölümüne bir hafta -ya da bir haftadan az- kalmıştı.

Renjun kötü düşünceleri zihninden atıp mutfağı toparlayan Shuhua'nın yanına gitmişti. "Bana da iş ver. Sevdiğim bir program yok kanalda. Canım çabuk sıkılır benim." Shuhua durup Renjun'e baktı. "Benim canım çok sıkkın Renjun."

Renjun tezgahın üzerindeki yemeği buzdolabına taşırken konuştu. "Nedir?"

Shuhua iç çekti, sıkıntıyla. "İçimde büyük bir sıkıntı var. Dedemin tatile gitmiş olmasına inanmak istemiyorum hiç." Renjun oyunculuğunu konuşturarak güldü. "Shuhua, deden tatile gitti. Biraz kendi halindr takılmak isteyebilir öyle değil mi?"
Shuhua kaşlarını çattı. "Ama hayır. O bu zamana kadar bir kere bile tatile çıkmadı."

Renjun omuz silkti. "Yetişkin birisin artık. Kendine bakabileceğini düşünüyor olabilir değil mi?" Shuhua kafa salladı. "Olabilir, haklısın."

Renjun sonunda cesaretini toplayarak konuştu. "Deden dışında biri daha seni çok seviyor Shuhua." Shuhua makineye doldurmak üzere elindeki tava ve tencereleri durlarken konuştu. "Kim?"
Renjun cesaretini kaybetmemek adına anında cevapladı. "Ben. Hem benim ki dedenin seni sevdiği gibi değil. Ben gerçekten sana aşık oldum."

Shuhua durdu bir müddet. Kaskatı kesilmişti, ne yapacağını bilemediği için suyu tekrar açıp durlamaya devam ederken heyecanla elindeki tencereyi tabakların üzerine düşürdü. Renjun gülerek izliyordu Shuhua'yı. Shuhua utangaç halinden uzaklaşmak için konuştu. "Tamam bakmaya devam etme utanıyorum."

Renjun kahkaha attı. Resmen Bay Yeh'in hastaneye yattığı gerçeğini unutmasına vesile olmuştu Shuhua. "Ne dersin?"

Shuhua kızarak yanaklarını gizlemek için başını eğdi. Başını eğdiği gibi iki tarafa düşen saçları biraz olsun yanaklarını örtebilmişti. Renjun gülerek konuştu. "Pekâlâ, reddedildiğim için üzülerek çıkıyorum şimdi mutfaktan." Shuhua kaşlarını çattı. "Reddetmedim."

Renjun kafa salladı. "Biliyorum. Ama kabul de etmedin."

Renjun omuz silkti. "Ben gideyim artık. Ama önce senin uyuduğundan emin olmalıyım Shuhua. Sağ sağlim uyuduğunu gördükten sonra gideceğim. O yüzden sen şimdi işlerini bırak ve yatağına yat. Uyu. Ben mutfağı halledeceğim." Shuhua omuz silkti. "Korkmam ki. Gerçekten gitmek istiyorsan git."

Renjun, Shuhua'nın yanına gidip bileklerini tuttu ve Shuhua'nın ellerini yıkadı. "Şimdi yatağına git Shuhua. Uyumadığın takdirde sabaha kadar uyumanı beklerim." Shuhua güldü ve konuşmadan önce gözlerini kıstı. "Biz şu an çıkmıyoruz aptal, bana arkadaşken davrandığın gibi kibar olmalısın!"

Renjun şaşkınlıkla Shuhua'ya baktığında Shuhua kahkaha attı. "Pekâlâ, sana bu korku bugün yeter. Ben uyumaya gidiyorum Renjun."
Shuhua aptal bir sırıtışla yatağına giderken; Renjun de yine aynı yüz ifadesiyle bulaşıkları yıkamak için kollarını sıvadı.

Bu arada, Bay Yeh'de ani kalp krizi ile hayatını kaybetti ve şu an hemşireler Bay Yeh'in ölüm haberinin verilmesi için bıraktığı numarayı arıyorlar.

Mutlu son muydu, mutsuz son muydu inanın bilmiyorum.
Bu çifti bir araya getiren kişinin ölmesi kötü oldu. Ama ölmeseydi de Renjun'e yalancı çıkacaktı.

Umarım sevdiğiniz bir kitap olmuştur. Hemen taslaklarıma tek bölümlük kitabımı ekleyip yazmaya başlıyorum. Bu akşam yayınlarım inşallah.

Sizi çok seviyorum, kendinize güzel bakın ❤

Someday, The Boy 💢 shuhua + renjun ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin