1.4

30.4K 1.6K 1.3K
                                    

Medya, Korhan. ❤

~

Korhan'dan;

Engel olamadığım bir sinirle yangın merdivenlerini çıplak ayaklarım ile hızlı hızlı çıkarken bir yandan da üstüme tişört giymemiş olmama lanet ediyordum. Geceleri hep soğuk olmak zorunda mıydı?

Alt dudağıma sinirle dişlerimi geçirip son basamaklarıda çıktım ve perdesi açık olan cama duyulmasını umursamadan sert bir şekilde bir kaç kez tıklattım. Ellerimi koluma atıp okşamayıda ihmal etmiyordum, tüylerim diken diken olmuştu.

Cam, hafif aralık bir şekilde açıldığında bana parıldayan gözleriyle bakan Görkem'e gözlerimi devirdim ve elimin tersiyle itekleyerek içeriye girdim. Donmuştum resmen! Çenem ve alt dişlerim titriyordu.

Tam ağzımı açıp Görkem'in sülalesine sövecekken belime dolanan sıcak kollarla irkilerek bir adım geriye çekildim. Görkem, kollarını sıkıca belime sarmış, kafasınıda omzuma yan bir şekilde yaslayarak burnunu boynuma sürtmüştü. Boyu benden yalnızca bir kaç santim kısaydı.

"Sırnaşma lan!" Dedim öfkeli çıkartmaya uğraştığım sesimle. Ama sesim adeta götüme kaçmıştı o an. Görkem omuz silkerek biraz daha sıkı sarıldı bana. Yutkunarak iki yan da asılı kalan ellerime bakarken, tereddütlü bir şekilde omzuna koyarak onu ittirmeye çalıştım. Ama yok! Pezevenk yapıştı mı bırakmıyordu işte.

"Görkem, sinirlenmeye başlıyorum bak çekil şuradan." Ters bir şekilde konuşup tekrardan ittiğimde offlayarak geriye çekilmişti bu sefer. Belimden düşmekte olan gri eşofmanımı biraz yukarıya çekerek ona sinirli bakışlarımı atmaya devam ettim. Gözlerim biraz kızarıktı, buraya gelmeden çok az ağlamıştım çünkü.

"Derdin ne lan senin!? Ne istiyorsun benden oğlum?" Bıkkın bir ses tonuyla konuştuğumda bencil, ufak bir çocuğun kızgınlığıyla baktı gözlerimin en içine. Kaşları çatılmış, elleri iki yanda yumruk olmuştu.

"Ne mi istiyorum? Mesajlarda ne istediğimi gayet güzel belli ettiğimi düşünüyorum." Sesi hafif öfkeli ve çokca alaylı çıkmıştı. Ellerimi saçlarımdan hırsla geçirerek biraz daha dağıttım ve işaret parmağımı tehditkarca ona doğru salladım.

"Benimle oynama Görkem." Dediğimde beni hiç umursamadan bileğimi tuttu ve işaret parmağımın ucuna bir öpücük kondurdu. Anında dengem kayarken, yutkunarak refleksle geriye çekildim. Bu çocuk dengemi şaşırtıyordu.

"Seninle oynadığım falan yok! Sana dediklerimi yapmak zorundasın yalnızca!"

Aynı benim gibi hırs dolu sesiyle konuştuğunda gözlerimi devirerek kafamı iki yana salladım. "Hiç bir sik yapmak zorunda falan değilim, beni rahat bırak. İstediğim şekilde davranırım sana." Söylediğim sözler karşısında daha fazla sinirlenmişti.

"Davranamazsın! Bana kardeşim diyemezsin, dostça bir şekilde yaklaşamazsın bana!" Bu sefer işaret parmağını o bana doğru sallıyordu. Gözlerinde deli bir ateş vardı sanki. "Beni öpüp sarılacaksın, beraber uyuyacağız ve bana âşık olduğunu söyleyeceksin. Anladın mı beni?" Yalandan bir şaşırmışlıkla ona bakıyordum.

Kollarımı göğsümde birleştirip tek kaşımı kaldırdığımda suçlulukla omuzlarını düşürdü ve yine dibime kadar girip başını göğsüme yasladı. "Korhan lütfen bana sarıl, beraber uyuyalım lütfen." Burnunu çekerek çocuk gibi mırıldandığında çaresiz bir şekilde kollarımı omzuna sardım ve burnumu saçlarına gömdüm. Olmuyordu işte, ona hiç bir zaman asla kıyamıyordum.

"Ben senin kardeşin değilim ki! Hem-hem kardeşine âşık olmazsın ki, kardeşini dudaklarından öpmek, ona sıkıca sarılıp sonsuza kadar kolları arasında olmak istemezsin ki." Kısık bir ses tonuyla, kendi kendine konuşmuştu sanki.

Saçlarından mis kokusunu içime çekerek kendimi rahatlattım ve kollarımı ona biraz daha sıkı dolayarak şakaklarına ardı ardına bir sürü öpücük kondurdum. Geriye çekilip kollarını omzuma sardığında kucak istediğini anlayarak yamukça gülümsedim ve hemen belinden tuttum onu. Kucağıma yerleştiğinde bacaklarını belime sıkıca sardı ve kafasını boynuma yaslayarak ensemde ki saç tutamlarıyla oynamaya başladı.

Yatağa oturup sırtımı başlığına yasladığımda kafasını göğsüme yan bir şekilde koydu ve belimin iki yanına ellerini yerleştirerek çıplak tenimi okşadı bir süre. Burnumu şakaklarına sürtüp elimle boynunu sardım ve baş parmağım ile adem elmasını okşadım. Dudakları büzülmüştü.

"Ne yapacağım ben seninle? Âşığım diyorum, kabullenmiyorsun. Vazgeçeceğim diyorum, deliriyorsun. Unutmaya çabalıyorum ona da izin vermiyorsun. Ne istiyorsun Görkem? Bu saçma ilişki nereye kadar gidecek böyle?"

Derin bir nefes alarak kafasını göğsümden kaldırdı ve dudaklarını çene ucuma bastırarak bir süre orada oyalandı. Gözlerim istemsizce kapanırken, kokusu burnuma dolmuştu.

"Ne mi yapacaksın? Seveceksin Korhan, çok seveceksin beni. En çok beni seveceksin, her daim yanımda olup öpeceksin beni. Sıkıca sarılacaksın bana, hiç bırakmayacaksın beni. Kardeş veya arkadaş olarak değil, âşık olduğun adam olarak duracaksın yanımda." Derin bir nefes alarak avuç içimi yanağına yasladım. Anında gözleri kapanırken, kirpiklerini öpmemek için dudaklarımı dişledim.

"Çok bencilsin." İfadesiz bir şekilde konuştuğumda kafasını olumlu anlamda salladı. "Ben bunları yaparken, sen sadece beni arkadaşın olarak göreceksin ama. Değil mi?" Dediğimde tekrardan onayladı beni.

"Neden kabullenmiyorsun?" Masum bir şekilde konuştuğumda gözlerini aralayarak elini bileğime sardı ve gözlerimin içine bakarak avuç içime bir öpücük kondurdu. Kalbim hızlanmıştı.

"Bana âşık olduğunu artık kabullen, daha fazla canımı, canını yakma. Bizi bu belirsizlikten kurtar. Dudaklarında nefeslenmeme izin ver artık." Gözlerimi kapatıp yüzümü acı içerisinde buruşturdum ve alnımı alnına yasladım. Burunlarımız birbirine değerken, hafifçe kafasını iki yana salladı ve bu sayede burun uçlarımız birbirine sürtünmüş oldu.

Dudaklarımda kuş tüyü kadar naif bir dokunuş hissettiğimde, gözlerim anında dolmuştu. Dayanamıyordum işte, bu çocuğun karşısında tamamen savunmasızdım.

"Üzgünüm, yapamam..."

Burnumu çekerek yutkunduğumda baş parmaklarıyla yanağımda ki göz yaşlarını sildi ve son kez içine derin bir nefes çekip dudaklarını dudaklarımı sürttü. İçim titrerken kendisini hızla yan tarafa atıp bana sırtını döndü.

O, o gece ona sıkıca sarılıp öyle uyumamı beklemişti. Ama ben, istediğini ona bu kez vermemiştim. İlk defa kendimi hem kazanmış, hem de kaybetmiş hissediyordum.

Hızla ayaklanıp, açık kalan pencereden çıkmadan önce son kez bedenine dönüp bakmadım. İçimde fırtınalar koparken, soğukkanlı bir şekilde geldiğim hıza tezat oluşturacak şekilde basamakları indim. Bu sefer, onun için kendimden ödün vermeyecektim. Yani, umarım...

~

Keyifli okumalarr~

KORHAN (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin