oy vermeyi lütfen unutmayın!"Jennie, sen Lalisa ile git. Biz antrenmana kalacağız bu akşam Taehyung'la."
Aramızın açık olduğunun farkındaydım. Jungkook, Jongin yüzünden fazlasıyla stresli ve sinirliydi. Bu yüzden fazla üstelemedim ve kollarımı omzuna sardım. "Tamam."
Eskisi gibi sımsıkı sarılmak yerine sadece dokunmuştu omzuma bu sefer. Üzerine gitmeyip vücudumu ondan ayırdım ve Lalisa'ya döndüm.
"Hadi gidelim."
Başını sallayıp Jungkook'la Taehyung'a baktı ve el salladı. "Görüşürüz."
İkiside başını olumlu anlamda sallarken irislerim Jongin'e kaydı. Alayla bize bakarken bugün gerçekleşen olayın farkına vardım ve hızlı adımlarla Taehyung'a doğru ilerledim.
Kollarımı omzuna yerleştirip ona sımsıkı sarıldım. Ani hareketime şaşırmış olmalıydı ki fazlasıyla gerilmişti.
"Jongin bakıyor." diye fısıldadığımda ellerini belime yerleştirdi ve beni kendine çekti.
Başım omzuna denk gelirken yüzünü saçlarıma gömdü ve minik bir öpücük kondurdu. "Görüşürüz sevgilim."
Ağzından çıkan kelimeyle kalbimin ritmi anlamsız bir şekilde değiştiğinde yavaşça Jongin'e baktım. Ruhsuz bakışları uzaktan bile belli oluyordu.
Jungkook ve Lalisa bize şaşırmış bir şekilde bakarken vücudumu Taehyung'dan ayırdım ve arkama, yani Lalisa'ya doğru döndüm.
Zorla tebessüm ederken dudaklarımı belli olmayacak şekilde oynattım. "Tek kelime dahi etme."
Taehyung'a gülümseyerek el salladım ve Lalisa'nın koluna girerek okul bahçesinden dışarıya doğru ilerlemeye başladım. Tüm okuldakiler bize bakarken ben sadece önüme bakıyordum.
Herkes etrafındaki insanlarla fısıldaşmaya devam ederken gözlerimi hala olayın şokunu atlatamayan Lalisa'ya çevirdim. "Taehyung ile gerçekten sevgili değiliz, Jongin benimle alay etmeye çalışırken sadece bana yardım etmek için böyle bir şey söyledi."
"Anladım." Başını salladı ve alayla gülümsedi. "Kim bilir, belki bir gün sevgili olursunuz."
Omzuna vurdum. "Espri mi yaptın sen şimdi? Hiç gülmedim, kendini geliştirmelisin." dedim yüzümü buruştururken.
"Yoo, gayet ciddiyim." diye mırıldanırken onu duymazdan gelmeyi tercih ettim ve adımlarımı karşı geçite doğru hızlandırdım.
–
"Anne, ben çıkıyorum!" dedim telefonumu beyaz wide kot pantolonumun arka cebine sıkıştırırken. Üzerimde siyah bir tişört, ayaklarımda ise koyu yeşil bilekli converse ayakkabılarım vardı.
Saat yediye geliyordu, okuldan iki saat önce çıkmış çoktan eve gelmiştim. Ödevlerimi halledip duşumu çoktan almıştım. Stresten yemek dahi yemek aklıma bile gelmemişti.
Şimdi ise Jungkook'a pasta yapmak için gerekli malzemeleri almaya markete gidiyordum.
"Tamam, çok gecikme!"
Kapı kulbunu tutup açtım ve, "Zaten markete gidiyorum, ne kadar gecikebilirim ki?" diye kendi kendime mırıldandım. Evden dışarı çıktığımda hızla asansöre bindim ve sıfırıncı kata basıp asansörün inmesini bekledim.
İstediğim kata geldiğimde asansör yavaşladı ve durdu. Kapılar yavaşça açıldığında karşımda Taehyung'u görmeyi beklemiyordum. Koyu kahverengi saçları ter yüzünden siyaha dönmüştü. Siyah askılı tişörtünden parlayan esmer teni fazlasıyla açıktaydı. Kaslı kolları gergindi, bir eli çantasının askısını tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
different | taennie
Fanfictionkimvante: bu yağmurlu günde seninle birlikte olmak isterdim Jennie, sana sarılmayı çok isterdim. kimvante: seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum, aşırı farklısın, asla diğer kızlar gibi değilsin, belki de bu yüzden sana kapıldım. kimvante: Jeon...