kimvante: bu yağmurlu günde seninle birlikte olmak isterdim Jennie, sana sarılmayı çok isterdim.
kimvante: seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum, aşırı farklısın, asla diğer kızlar gibi değilsin, belki de bu yüzden sana kapıldım.
kimvante: Jeon...
Mekana geldiğimizden beri gözlerim etrafta geziniyordu. Burası Seul'ün pahalı barlarından bir tanesiydi. Etrafta düzgün insanlar vardı, sigara kokusu diğer yerlere göre daha azdı. Modern ağırlıklı bir bardı, içkilerin en pahalıları raflarda diziliydi, ışıklandırmalar ise gözü yormuyordu.
Gözlerimi üzerindekilere çevirdim. Mini siyah şortlu bir etek ve üzerine ise askılı bir bluz giyinmişti. Lilamsı saçlarını ise arkadan atkuyruğu yapmıştı. Oldukça hoş görünüyordu.
"Baya güzel olmuşsun. Beğendim."
Birden gülümsedi. "Teşekkür ederim." Kaşlarımı çattım ve etrafa baktım. "Joy nerede?" Omzunu silkti. "Bilmiyorum, içecek almaya gitti sanırım. Gelir birazdan."
"Oo, ikinizde çok güzel olmuşsunuz." dedi Lisa Jisoo ile kolkola yanımıza gelirken. Üzerinde beyaz uzun kollu karnını açıkta bırakan dar bir üst, altında ise mini bir şort vardı. Siyah saçları hafif dalgalıydı, dudaklarında ise bordo ruj vardı. Gözlerim bacaklarındaki uzun rugan topuklu botlara kaydı. Gerçekten güzel görünüyordu.
"Sen daha güzelsin." dediğimde Lisa yalandan utanmış gibi yaptı. Jisoo ve ben bu haline gülerken Chaeyoung tedirgince etrafına bakıyordu.
Gözlerim Jisoo'ya kaydığında dudaklarım aralandı. Üzerindeki gri tişörtü yandan bağlamış altına ise file çorap ve ekoseli bir etek giymişti. "Jisoo, mükemmel görünüyorsun."
"Teşekkür ederim, sen de öylesin."
Dediğine hafifçe tebessüm ettiğimde birden loş olan ışıklar tamamen kapandı ve sahne kırmızı ışıklarla aydınlandı.
Yoongi sahnede baterisiyle ritim tutturmaya başladığında Jungkook ve Jimin vokaldeydi. Herkes ıslık çalmaya başladığında gözlerim sağ ön tarafta duran çocuğa kaydı.
O, mükemmel görünüyordu.
Elinde elektronik gitar, önünde ise mikrofon vardı. Üzerine kalın askılı, kolsuz, siyah bir tişört giymişti. Kot pantolonunda hafif yırtıklar varken, mavi saçları dağılmıştı. Eliyle sertçe gitarın tellerine vurduğunda herkes çığlık çığlığaydı.
Jimin vokale girdiğinde herkes eğlenerek onu izliyordu. Gözlerim yavaşça Taehyung ile kesiştiğinde, bana hafifçe gülüp kalabalığa bakmıştı.
Gitarı çalmaya devam ederken arkadan o da söylüyordu. Hafiften gülümsemeye çalıştığımda Jisoo bağırıyordu.
"Mükemmelsiniz!"
Lisa elleriyle yanımda ritim tuttururken bir yandan da dans ediyordu. Onların bu haline gözlerim açılırken gözlerim masadaki vişneli vodka bardağına ilişti.
Birkaç yudum alsam fena olmazdı.
Bardağı elime alıp dudaklarıma doğru götürdüm. Yavaşça yudum almaya başlarken boğazımın yanmasıyla yüzümü ekşittim ve yavaşça bardağı masaya geri bıraktım. Tadı fena değildi.
"Selam!"
Başımı yüksek ses yüzünden zorla duyduğum sese doğru çevirdim. Wendy, sonunda gelmişti.
Gülümsedim. "Sonunda gelebildin."
Başını salladı. "İşim vardı, gecikmedim değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Hayır, daha yeni başladı. Bak, seninki arkada."
Yavaşça dudaklarını birbirine bastırdığında yutkundu. "Neden bu kadar iyi olmak zorunda?"
Gözlerimi devirdim. Tam bir platonikti.
Birinci şarkı biterken Jungkook yüksek notaya çıkmıştı. Taehyung gitarı deliler gibi çalarken dudaklarım aralandı. Aşırı iyi görünüyordu.
Gülümseyerek onu izlerken birden omzuma bir el değdiğinde hızla arkama döndüm. Bu Felix'ti. "Jennie noona, ablamı göremiyorum."
Kaşlarımı çattım. "Buradaydı az önce? Tuvalete gitmiş olabilir." Felix elini ensesine attı. "Rica etsem bakabilir misin?" dediğinde gülümseyerek başımı salladım. "Tamam, hemen bakıyorum."
Wendy'e tuvalete gideceğimi haber verip masadan ayrıldığımda tuvalete doğru yürümeye başladım. Kenarlarda birkaç öpüşen çifti görmemle gözlerim açıldığında hızla istifimi bozmadan kendimi tuvalete attım.
Gördüğüm şey yüzünden gözlerim birden şokla açıldı.
Joy, şu an Chaeyoung'dan başka bir kızla yiyişiyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
