"Jennie zil çalıyor!"Annemin sesiyle gözlerim hızla açıldığında aniden yatağımdan kalktım ve aşağıya indim. "Geldim, ben bakarım!"
Giriş kapısına doğru yürüdüm ve hızla kapıyı açtım. Karşımda Taehyung'u görmemle gülümsediğimde o da benden farksızdı.
"Hazır mısın?" dediğinde başımı salladım "Evet, hazırım." ve bir anda duraksadım. "Ama senin saçların ıslak."
Gülümseyip mavi ile yeşil tonları arasındaki saçlarını karıştırdı. "Ah, evet yeni duş aldım da. Gecikmemek için hemen çıkayım dedim."
Kaşlarımı çattım. "Olmaz."
Taehyung duraksadı. "Ne olmaz?"
Elinden tutup onu içeriye soktuğumda gözleri açıldı. "Ayakkabılarını çıkar." Gözlerini ilk ayaklarına sonra ise bana çevirdi. "Ne?"
"Ayakkabılarını çıkar dedim. Yemeyeceğim seni. Gel benimle." dediğimde Taehyung pahalı spor ayakkabılarını bir çırpıda çıkardı. Tekrardan elini tuttuğumda onunla birlikte odama doğru yürümeye başladım.
"Beni eve mi atıyorsun yoksa?"
Gözlerimi devirdim. "Ha, ha. Çok komik."
Odamın kapısını açıp onu odamdaki tuvalete soktuğumda klozetin kapağını kapatıp elimle orayı gösterdim. "Otur, saçlarını kurutacağım."
Birden gözleri ellerimize kaydığında duraksadım. İrislerini bana geri çevirip hafif gülümsediğinde kendi dudaklarımında gerildiğini hissedebiliyordum.
Yavaşça elimi onunkinden çektiğimde söylediğime karşılık, "Peki." dedi sadece.
Aynanın altındaki dolaptan kurutma makinemi çıkarttığımda hızlı davranarak fişe taktım ve oturan bedenine doğru yaklaştım.
Minik elimi saçlarına attığımda Taehyung'un dudakları aralandı. Kurutma makinesinin düğmesine bastım ve saçlarını kurutmaya başladım.
Oldukça yumuşaklardı. Yavaş yavaş saçlarını okşuyordum. Parmaklarım saçlarının arasından geçerken birden gözlerini bana çevirdi ve dudaklarını yaladı.
Gülümsememe engel olamazken saçlarını kurutmaya devam ediyordum ki birden heyecanlanmamı sağlayacak bir şey yaptı.
Ellerini belimde kenetlediğinde yavaşça yutkundum. Beni resmen savunmasız bırakmıştı. Şu an benden saçlarını kurutmamı nasıl bekliyordu tanrı aşkına?
"Dengeni sağlamak için ellerimi böyle koysam sorun olur mu?"
"Sorun olmaz." dedim büyük bir soğukkanlılıkla. Fazlasıyla heyecanlamıştım fakat belli etmemeye çalışıyordum.
Saçlarını karıştırırken gözlerini hala benden çekmiyordu. Yüzüme bakıyor olması beni rahatsız ediyordu. Kusurlarımın ona karşı gözükmesini istemiyordum.
"Başını eğer misin? Arkalarını kurutacağım." dedim birden. Başını beni onaylarcasına salladı ve kafasını karnıma doğru eğdi. Ensesindeki yeşil tutamları da kuruttuğumda saçlarının tamamı kurumuştu.
Makineyi kapattığımda, Taehyung kafasını karımdan çekti ve belimdeki ellerini serbest bıraktı.
Belim ellerinin sıcaklığından aniden ayrılmış soğukla buluşmuştu. Dudaklarımı yalayıp makineyi fişten çekerken o da ayağa kalkıp aynada saçlarına bakmaya başlamıştı.
"Teşekkür ederim."
Gülümseyip makineyi yerine koyarken bende aynada açık olan saçlarımı ve düz gri tişörtümün yakasını düzeltip ona baktım. "Önemli değil, hasta olmanı istemedim sadece."
Ben tuvaletten çıkarken o da beni takip ediyordu. Gardırobumu açıp üzerime onun deri ceketini giydiğimde gülümsedi.
"Yakıştı."
Altımdaki siyah eşofmana baktım. "Çok tarz değil miyim?" dedim alayla.
"Bence rahat ve güzel görünüyorsun." dedi gülümseyerek. "Bak, zaten benzer giyinmişiz."
Gözlerimi üzerindekilere çevirdiğimde başımı salladım. O da benim gibi deri bir ceket giymişti. Altında siyah kot üzerinde ise siyah baskılı bir tişört vardı."Evet." dedim başımı sallayarak. "Az da olsa benziyor gibiyiz."
"Gidelim mi artık?" dediğinde kafamı sallayıp odanın kapısına doğru yürüyüp geçmesi için kenara çekildiğimde bana karşı gülümseyip odamdan çıkmış merdivenlerden aşağı ilerlemeye başlamıştı.
Ben de peşinden yürümeye başladığımda annemin bana seslendiğini duydum. "Lisa mı geldi Jennie?" Aşağıya indiğimde ayakkabılarımı giymek için girişe doğru yöneldim ve anneme cevap verdim. "Hayır, kardeşi Taehyung geldi. Dışarı çıkacağız biz. En geç saat 10'da burada olurum." dedim saatime bakarak.
Saat altı buçuktu. Bu da üç buçuk saatimiz olduğunu gösteriyordu. Annem mutfaktan hızla çıkıp yanımıza geldiğinde yüzünde kelebekler açıyordu. "Taehyung? Oğlum, sonunda tanışabildik. Annen senden çok bahsetti. Dediği kadar yakışıklıymışsın."
Bilerek öksürüp gözlerimi açarak anneme baktım. Annem başını ne anlamında sallarken Taehyung araya girdi. "Memnun oldum efendim."
Annem ellerini birbirine kenetleyip gülümsedi. "Siz yoksa sevgil-"
"Anne." dedim dişlerimi sıkıp yapmacıkça gülümseyerek. "Biz çıkalım artık. Taehyung arkadaşımla vaktimizden çalıyorsun."
Annem gözlerini devirdi. "Tamam, tamam. Hadi iyi eğlenceler."
Taehyung başını salladığında annem çoktan yanımızdan ayrılmıştı. Siyah spor ayakkabılarımı giydiğimde gözlerimi Taehyung'a çevirdim. Çoktan giyinmiş aynadaki saçlarını düzeltiyordu. Birden gülerek bana döndü.
"Hadi çıkalım artık, Jennie arkadaşım."
taehyung bu kadar tatlı olma. 🥺
oy verin lütfen. 🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
different | taennie
Fanfickimvante: bu yağmurlu günde seninle birlikte olmak isterdim Jennie, sana sarılmayı çok isterdim. kimvante: seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum, aşırı farklısın, asla diğer kızlar gibi değilsin, belki de bu yüzden sana kapıldım. kimvante: Jeon...