Üzerime siyah üzerinde ACDC yazan bir tişört, altıma ise yırtık bir pantolon geçirdim. Saçlarımı tepeden sımsıkı bir atkuyruğu yaptım ve gözlerimi aynadaki yansımamda gezdirdim. Oldukça rahat ve sade görünüyordum.Anonimi engelledikten sonra kendimi biraz kötü hissetmiştim, belki de kalbini kırmıştım fakat birinin beni seveceğini nedense asla düşünmüyordum.
Birden kapım tıklatıldığında ben içeriye gel komutunu vermeden girildi. "Jennie, hazır mıs-" Duraksadı ve üzerimi inceledi. "Bu ne lan?"
Gözlerimi devirdim ve üzerime baktım. "Nesi varmış Kook?"
Islak kahve saçlarını havluyla kurutmaya başladığında yüzünü buruşturdu. "Different'a geliyorsun. Alışveriş merkezine değil. Birazcık abartılı giyinsen ne olur ki?"
Gözlerimi devirdim. "Jungkook giyinemem. İstemiyorum. Bana yakışmıyor." Gözlerini devirip dolabımı açtı. "Sana her şey yakışıyor. Neden bunu anlamak istemiyorsun?"
Gözlerimi devirdim ve dolabın kapısını sertçe çarptım. "Travmamı hatırlatmak için elinden gelen her şeyi yapıyorsun."
Gözlerim dolmaya başladığında Jungkook duraksadı. "Jen, o anlamda demek istemedim." Birden bana yaklaşıp kollarını vücuduma sardığında ağlamaya başlamıştım. "Şş, tamam. Özür dilerim."
Birden benden ayrılıp omuzlarımı tuttuğunda onunda gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Kaşları çattı ve gözlerini gözlerime dikti. "Benim yanımdayken sana hiçkimse hiçbir şey yapamaz. Anladın mı?"
Başımı salladım ve hiçbir şey demedim. Baş parmaklarını gözlerimin altına götürdü ve yavaşça gözyaşlarımı sildi. "En azından makyaj yapmıyorsun. Bak rimelin falan akmadı." dedi gülerek.
Ben de gülmeye başladığımda omzuna yavaşça vurdum. "Salak."
Omzunu silkti. "Ama sen bu salağı seviyorsun yapacak bir şey yok." dediğinde yalandan dudaklarımı büzdüm. "Maalesef."
"Ben üzerimi giyineceğim, sen de hazırsan aşağıya in iki dakikaya geliyorum." dediğinde başımı salladım.
Odadan çıktığında derin bir nefes aldım, hava almaya ihtiyacım vardı. Yavaşça balkon kapısına doğru yürüdüm ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Ayın ışığı yüzüme vururken birden sağ tarafımdan gelen sesle başımı oraya çevirdim.
Taehyung.
Mavi saçları gecenin ışığında parlarken sigarasını dudaklarına doğru götürmüş, içine çekmişti. Karanlık ortamda bile nasıl bu kadar parladığını anlayamıyordum.
Gözleri yavaşça bana doğru kaydığında şarkısını mırıldanmayı kesti ve kaşları çatıldı. "Jennie?"
Gülümsemeye çalıştım. "Selam."
Aramızda iki ya da üç metre vardı. Balkonlarımızın yan yana olduğunu yeni fark ediyordum.
"Ağladın mı sen?"
Başımı iki yana salladım. "Yok, ağlamadım. Gözlerim arada bir sulanıyor." Başını sallayıp gözlerini parlayan yıldızlara çevirdi. "İnanmış gibi yapacağım."
Gözlerimi devirdim. "Tamam, ağladım." dediğimde gözlerini hızlıca bana doğru çevirdi. "Neden?"
"Biraz özel bir konu, şu an anlatıp kendimi de üzmek istemiyorum."
Başını olumlu anlamda salladı. "Peki, sen bilirsin." Konuyu değiştirmeye çalıştım. "Sen bu akşam bizimkilerle çalacaksın öyle değil mi?"
Başını salladı. "Aynen." Aniden üzerimdekileri süzdü ve dudaklarını araladı. "Sen de geleceksin öyle değil mi?"
Başımı salladım. "Evet, geleceğim." Gözlerimi üzerimde gezdirdim. "Yoksa sen de mi üzerimdekileri fazla sade buldun?" dedim gözlerimi devirerek.
Dudaklarını yalayıp gözlerime baktı. "Hayır, bence çok güzelsin."
yeterli vote 🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
different | taennie
أدب الهواةkimvante: bu yağmurlu günde seninle birlikte olmak isterdim Jennie, sana sarılmayı çok isterdim. kimvante: seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum, aşırı farklısın, asla diğer kızlar gibi değilsin, belki de bu yüzden sana kapıldım. kimvante: Jeon...