Titrek bir nefes verdim suratına doğru. Gözlerim dolarken dudaklarımı sıkıca birbirine bastırmış, kendimi tutmaya çalışmıştım.Olmamıştı, birkaç damla yaş gözlerimden akıp giderken baş parmaklarıyla onları silmiş ve beni bozguna uğratmıştı.
"Çok şey." dedim sesimin çatlak çıkmasını umursayamayarak. "Sorun da bu. Saymayı bıraktım artık."
Gözlerini sıkıca yumduğunu gördüm. Şu an ne hissediyordu? Ya da bir şey hissediyor muydu?
Gözlerini tekrar araladığında orada harlanmış ateşler gördüğüme yemin edebilirdim. "Ailen bu olay araştırılsın bile istemedi. Polis soruşturma başlattı ancak ailen otopsiye zorlamadı bile. Yetersiz delil olduğundan ve kimse uğraşmak istemediğinden olayın üstünü kapattılar." diye mırıldandı. "Yani kapattırdım."
Gözlerim şokla irileşirken dehşetle ona baktım. "Ne?"
"Olayın üstünü kapattırdık kızım. Ailen üstelese yapamazdık ama ailen hiç üstelemedi. Seni neden öylece bıraktılar? Neden ölümünü araştırmadılar?"
Tekrar ağlamaya başladığımda içimden kendime bir küfür savurdum. Hayatım boyunca hiç dağılmamıştım çünkü kendi alanıma hep sahiptim. Küçük ama sıcak odamdan nadiren çıkardım. Okulda bir köşeye siner, yanıma birilerini yaklaştırmazdım. Aynı evin içinde yaşadığım 'ailem' bile beni tam olarak tanımazdı. Belki de son on yıldır ağladığımı kimse görmemişti.
İki genç adamla karşılaşana dek bu böyleydi.
Şimdi ise Hazer'in karşısında paramparça oluyor ve bunu görmesine izin veriyordum. Onu tanımıyordum ve onun hakkında bildiğim tek şey beni öldürmek istediğiydi.
"Ben onların hayatında fazlalıktım." diye mırıldandım gözlerimi gözlerine dikerek. "Küçüklüğümden beri benim yüzümden kavga ederlerdi. Annem beni koruduğunu sanır, kavga büyüdüğünde sinirlenip çeker giderdi ve beni o canavarla bırakırdı."
Ürperdiğimi hissettim. "Annem beni o canavarla bırakırdı ve birkaç saat sonra geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranırdı. Bana yaptıklarıyla ilgilenmez, hayatına devam ederdi. Ona gülümserdi."
Sonlara doğru sesim titremiş, ağlamam hızlanmıştı. Hazer'in kaşlarını çattığına şahit oldum. Bana üzülüyor muydu? Hayır, bana acıyor olmalıydı. Onun gözünde zavallının teki olmalıydım.
Bu onun suçu değildi, benim suçumdu. Ona bunları neden anlatıyordum? Hayatım boyunca kimseye söylemediğim şeyleri kötü işlerle uğraşan birisine neden anlatıyordum?
"Sana ne yapıyordu?" diye sordu sakince. Benim aksime o soğuk ifadesini koruyabiliyordu. Duygusuzun tekiydi belki de.
Dişlerimi sıktım. Başımı iki yana hızla salladım. Daha fazla açık vermeyecektim. Daha fazla açık vermemeliydim. Gözlerimi suya çevirdim.
Bundan rahatsız olmuş gibi sert bir soluk verdi. Çenemden kavrayıp kendisine bakmama neden olurken sorusunu tekrarladı. "Sana ne yaptığını sordum Eflal."
Gücünü her zerremde hissederken ondan yayılan yoğun alkol kokusuna rağmen nasıl bu kadar düzgün konuştuğunu ve güçlü hareketlere sahip olduğunu sorguladım.
"Eflal!" Sesi yükselirken bu hafifçe sıçramama neden olmuştu. Tutuşunu sertleştirdi. "Konuş."
Boş ifadesi tamamen sertleşmişti artık. Karşısında dağılmam umrunda değil gibiydi. Avına odaklanan avcı gibi bakıyordu gözleri.
![](https://img.wattpad.com/cover/247267526-288-k120090.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dizleri Kanayan Kız
Novela Juvenil"Şimdiden pes ediyorsun. Yalvarmanı sağlayabilirim." "Lütfen git." dedim cılız sesimle. Cevabı kendisini bana bastırmak olmuştu. "Bedenin böyle söylemiyor." "Hazer yalvarırım." dedim. "Sarhoşsun. Yalvarırım bırak beni." Hazer başını iki yana...