"Dinle beni ve yatma hicran uykusuna. Çok istesen de küçüğüm, kalkamayacaksın bir daha."
HİCRAN UYKUSU
🎭
Gökyüzünün bağrını kaplayan kara bulutlardan boşalan yağmur şehrin üzerine nimet olup yağarken, su perisinin yüreğinde yangın, dilinde bir keşke vardı.
Derin bir uykudan yeni kalkmıştı. Kesmeye hiç kıyamadığı saçları dağınık, gözleri yaşlıydı. Dilinin üzerine örtülen keşkesinin altında derin bir kesik olduğundan konuşamadığına inanıyordu fakat o, derdini anlatacak kelimeleri olmadığından susuyordu.
Farkında değildi.
Üzerinde koyu mor, tüllerle kaplı uçuş uçuş bir elbise vardı ve ayakları çıplaktı. Bir tapınağın tam ortasında, yağan yağmura ve ıslanıyor olmasına aldırmadan öylece duruyordu. Öylece duruyordu ama Allah biliyor ya, öylece durmak onun için yedi tabaka cehennem ateşini göğsünde taşımakla eş değerdi.
Yalnız olmasına rağmen birileri onu izliyormuş gibi dudaklarına sahte bir tebessüm yerleştirdi.
O bir oyuncuydu.
"Sen beni Allah'a mahcup ettin," diye feryat ettiğinde yağmur damlaları gözlerinden akan yaşlara karışıyordu. "Dizlerimin üzerinde oturup da ellerimi her Allah'a açtığımda, senin için dua ederdim; sen beni öyle bir yaktın ki, gözlerimden akanlar bana secde ettirmez oldu." Durakladı. Ezberine aldığı cümleleri boşluğa doğru haykırırken, o tapınakta onu izleyen tanrılar vardı. "Ah sevgilim, kendi sırtımdakiler yetmezmiş gibi bir de senin acını sırtlanırdım, tümünün altında kalmama göz yumdun ya, bahçelerine bir damla yağmur düşmesin." Rolü gereği dizlerinin üzerine çöküp ellerini kalbine bastırdığında, aslında kalbi gerçekten ağrıyordu ve yalnız olduğunu sansa da, yalnız değildi. "Şimdi Allah'tan, hatta dağdan ve taştan dilen beni. Eline kuru topraktan başka hiçbir şey geçmesin."
O bir oyuncuydu ama gözlerinden akanlar gerçekti.
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında bağıra bağıra ağlıyordu ve sesi Artemis Tapınağında yankılanırken on iki yunan tanrısıyla beraber bir adam, onu izliyordu.
Yağmur dindiğinde ama genç kadın ağlamaya devam ederken, "Züleyha," diye seslendi onu izleyen adam. Çöktüğü yerde hıçkıra hıçkıra ağlayan kadın duyduğu sesle birlikte arkasına dönünce, o tanıdık yüzle karşılaştı.
Yandığı, yanıldığı, uğrunda gençliğini heba edip her acısında gölgesine sığındığı adam şimdi arkasındaydı. Öylece durmuş Züleyha'sını izlerken elleri cebindeydi.
Genç kadın düşündü, acaba öylece durmak onun için de yedi tabaka cehennem ateşini göğsünde taşımakla eş değer miydi?
Öyle olmasın istedi.
İstedi çünkü hiç kıyamazdı.
"Islanmışsın bak, hasta olacaksın. Gel hadi yanıma." Züleyha'sı omuzlarını silkince genç adam çaresizce boynunu büktü. "Züleyha, perişan mı olayım istiyorsun? Gel, evimize gidelim."
"Neden özgür bırakmıyorsun beni Mahir? Beni yakan sen değil misin? Bırak işte, savrulsun küllerim."
Genç adam yerde oturan kadına doğru ilerledi.
"Mahir'i Mahir yapan sen değil misin Züleyha? Nasıl bırakayım ben seni?" Züleyha, hemen önünde diz çöken adama bakarken burnunu çekti, gözlerinde saf bir kırgınlık vardı.
"Seni sen yapan benim ama ben niye geçemiyorum senden?"
"Çünkü Züleyha'm, nar çiçeğim; elini cehennem kapısına uzattığında geri çekemezsin. Sen cehennemin en dibine kendi isteğinle girmedin mi? Şeytanından nasıl geçeceksin?"
Züleyha elinin tersiyle gözlerinden akan yaşları silerken Mahir'in dediklerini kabullenmiş, ondan başkasına sığınamayacağı kendine hatırlatıp ayağa kalkmıştı. Mahir'in elini tutup onunla beraber yürümeye başladığında yağmurla beraber yağan cam parçaları, çıplak ayaklarına saplanıyordu.
O aldırmadı fakat Mahir bunu fark ettiğinde, Züleyha'sını kucakladı.
Camlar üzerinde yürüdüler ve bir kapıdan geçip cehenneme döndüler.
Mahir, Züleyha'yı kucağından indirip iki dudağının arasında dengelediği sigarasını yaktığında Züleyha'nın kalbi, elbisesinden önce tutuşmuştu.
"Şimdi sahne senin, oyna oyununu su perisi."
Genç kız durdu ve çıplak ayaklarına baktı. "Ama ayaklarım, ayaklarım acıyor."
"Benim topraklarımdasın Züleyha, acıyacak ama artık kanamayacak."
Züleyha, tanrının onlar için yazdığı oyunu oynamaya başladığında Mahir sigarasından bir nefes daha çekti, onun ciğerlerine zehirli dumanlar dolarken su perisi üzerindeki elbiseyi çıkardı ve ateşler giyindi.
Züleyha dönüp de sevgilisine gülümsediğinde, Mahir sigarasını bitirmiş, gençliğinden yakmaya başlamıştı.
🎭
16.06.2021
HİCRAN UYKUSU
madamlavinia.