━━━━━༻🌻༺━━━━
Belki her karanlığın sonu aydınlıktır, belki hiçbir acı sonsuza kadar sızlatmaz yaralarını? Belki her yara kabuk bağlar.
━━━━━༻🌻༺━━━━━
—TAEHYUNG—
Jungkook'un dört ay öncesine kadar ölmek istediğine inanmak zordu.
Beş ay önce okula geldiğim ilk anda, gözlerimiz buluştuğunda anlamıştım farklı olduğunu. Bir şeyler çok doğru hissettirdi ve bir şeyler de yanlış. Gözlerinde gördüğüm ifade yanlıştı örneğin. Bunu umursamadım çünkü herkes kendi içinde kara bulutlar biriktirirdi ve bazılarımız dışarıda estirirdi fırtınasını, hepsi bu. Birimizin diğerinden farkı yoktu aslında.
Jungkook'tan uzak kalamadım. İlk başta yalnızca arkadaş olmaktı isteğim. Fakat ağzını açıp konuştuğu anda ensemdeki kıllar diken diken olmuş, etkilenmiştim. Sıcak ve uzaktan gelen sesi çevrelemişti beni. Hiçbir kaçışım yoktu.
Bu ses aynı zamanda yalnızdı da. Üzgündü, küçük bir aralığa sıkışıp kalmış gibiydi. Derinden gelen bir acının yansımasıydı ve Jungkook'u koruma isteği doğurmuştu içimde.
Bir başkasının yarattığı yıkımın altında kalınca en azından öfkelenirdi insan. Hırs yapardı. Fakat Jungkook eline balyozu alıp birer birer kırmıştı kendi duvarlarını. Sarsak temellerinden çekip devirmişti koca dünyasını. Bu sebeple birincil görevim onu kendisinden korumaktı. Bunu başardım da.
Sonrasında düştük. Hayli derin bir uçurumun tepesinden, aşk denilen vadinin içine düşüverdik. Hızla, sertçe. Her gün biraz daha battık dibe ve hiç şikayet etmedik durumumuzdan.
Bu süreçte annem endişelendi. Jungkook ona göre biraz yalpalayan, hafif serseri bir çocuktu. Siyah giyinir, siyah gülümser, siyah bakardı. Onun rengarenk kumaşını yalnızca ben görüyordum sanki. Bütün duyguları çıplaktı benim gözlerimin önünde ve ona güvenme sebebim de buydu.
Kimsenin göremediğini görür, duyamadığını duyardı. Farklı dinler, farklı görür ve farklı yollarla keşfederdi. İçine öylesine kapanmıştı ki, etrafında onu önemseyen onlarca insanı bile fark edemiyordu. Ona bir baba şefkati ile bakan Bay Kim'i, arkasını döndüğünde her şeyin kendi hatası olduğunu düşünüp gözyaşı döken pek sevgili annesini... Uzunca bir zaman beni.
Herkes onun yanında olmak istiyordu. Acısı büyüktü ve üzerine yığılan bu acı molozundan parçalar alıp onu kurtarmak istiyordu herkes.
Bunu fark etmesini sağlamak zor olmuştu. Yalnız olduğuna o kadar inandırmıştı ki kendisini, bir noktadan sonra biz de tehlikeydik onun için. Bir yıldız olarak gördüğü Jooheon'un yanındaki Ay olduğunu, kendine has ve büyüleyici bir ışık yaydığını anlayabilmesi için zaman geçmesi gerekmişti.
Karanlığı yaran ve üzerinde düştüğü herkesi etkisi altına alan bir ışık. Şimdi olduğu gibi.
Sahnede ödülümü almak için dikilmiş beklerken bana bakıp gururla gülümsüyordu. İçim içime sığmıyordu aslen ama utanç verici hiçbir hareket sergilememek için sürekli küçük hatırlatmalarda bulunuyordum kendime.
"Çok tatlısınız." dedi hemen yanımda dikilen Changkyun. "Mutlu olmasına seviniyorum."
Jungkook, ona eğilip bir şeyler söyleyen annesine odaklandığı için bakışlarımı göremedi. Derin bir iç çekip gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayçiçeği Misali ✓
FanfictionJungkook, kardeşinin ölümü ile depresyona girer ve tedavi görmeye başlar. Kendisine verilen ilaçları almayı reddettiği için durumu günden güne kötüye giderken, en sonunda intihar etmeye karar verir. Böylece kardeşinin yanına gideceğine inanır. Buna...