3: GÜNEŞ YARIN DA DOĞAR

2K 217 261
                                    

Ders boyu Taehyung yanımda tıkır tıkır bir şeyler yazdı. Ses çıkarmamak için üstün bir çaba sarf ediyor gibiydi. Bazen panikleyip tuşlara sert sert basınca birkaç kafa arkaya dönüp ona kötü kötü bakıyordu. Hepsine önünüze dönün diye bağırmak istesem de kısmen hakları olduklarını düşünüp ses etmiyordum.

Koca blok ders böylece eriyip gitmişti. Dikkatim çoğunlukla Taehyung'da ve onun yüzündeydi. Odaklanmaya çalışan, şekilden şekle giren yüzünde. Zorlandığında ısırdığı dudağında. İçimde ona karşı bir ilgi oluşmaya başlıyordu.

Dersin bitmesine beş dakika vardı. Taehyung yarım saattir yaptığı gibi milyonuncu kez kontrol etti saatini ve Bayan Tiffany'ye çabuk bir bakış atıp çantasına uzandı. Fermuarı açıp içinden muzlu süt çıkardığında ne yaptığını sorguluyordum.

Sesli bir yudum çekince gözlerim kocaman açıldı ve hemen Bayan Tiffany'yi kontrol ettim. Çıldırmış mıydı bu?

"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadım ona fakat beni dinlemedi. Neredeyse sabırsız sayılan bir tavırla muzlu sütünü içmeye devam ederken bittiğimizin farkındaydım.

Aynı zamanda ellerinin titrediğini de görebiliyordum ve endişelenmeye başlıyordum.

"Sessiz." dedi Bayan Tiffany sinir olmuş bir bakışla. "Birkaç dakika kaldı öğle arasına."

"Biliyorum." diye sinirle söylendi Taehyung.

Hemen atılıp "Kendisini iyi hissetmiyormuş." dedim ve çantasını toplamaya başladım hızlı hızlı. Bilgisayarını dikkatlice yerleştirdim. Zangır zangır titreyen eli ile powerbankini uzattı.

"Sorun ne?" diye fısıldadım fermuarı kapatıp ve Bayan Tiffany bizi izlerken "Çıkabilir miyiz iznin–"

Sözümü tamamlayamadan Taehyung çantasını kaptığı gibi koşarak dışarı çıktı. Sınıfta uğultular başlarken kenardaki çantamı kaptım. Deri ceketimi asılı olduğu askıdan kapıp Bayan Tiffany'nin önünde seri biçimde eğilerek peşinden gittim. Son anda, göz ucuyla tuvaletin kapısını ittiğini görünce yeniden derin bir nefes aldım ve ona koştum.

Bütün bedenim ani bir farkındalık ile titredi.

Tuvalet. Şimdiye bedenimin hissiz bir biçimde sereserpe uzanması gereken tuvalet.

Kalbim deli gibi çarparken kontrolsüz bir güçle ittim kapıyı. Kulp duvara çarparak gürültü çıkardı.

Kenardaki lavaboların tekine eğilmiş, elini yüzünü yıkarken gördüm onu ve kuruyan boğazıma rağmen yutkunmayı denedim. Ancak bir sonraki hareketini tahmin edemediğimden, kendisini kabinlerin birine atıp kilidi çevirince korkum geri geldi.

İçeriden gelen fermuar sesini dinledim. Tuvaleti kullanmayacağı kesindi, bu yüzden yüreğime endişe tohumları serpilirken bir an için kendimi itip kapının üzerinden ona bakmak istedim ama bunun ayıp olacağını fark ederek ayakkabılarıma çevirdim bakışlarımı.

Dakikalar geçti. Onun bir şeyler mırıldandığını duydum ancak anlayamadım.

İyice korkmaya başlarken, dayanamayıp geri çekildim. Kısa bir koşunun ardından ayağımla kapıya basıp bedenimi yukarı çektim ve kollarımdan güç alarak havada kaldım.

Çantasından çıkardığı tuhaf, içinde kesici bir şeyler olduğunu düşündüğüm kutuyu gördüğümde kalbim duracak gibi oldu. Tükürüğümde boğuluyordum. Ona seslendim fakat beni duymamıştı. Belki de şok halinde sesim mırıldanır gibi çıktığındandı.

Ayçiçeği Misali ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin