"Asya kalk hadi güzelim ben derse gidiyorum gelicek misin dinlenmek ister misin?"Halenin başımda tekrar konuşmaya başlamasıyla gözlerimi yavaşça araladım. Dün gece ağlamaktan uyuyamamış ve sonra Halenin uyku hapı vermesiyle uykuya dalmıştım. Şuanda ne halde olduğum hakkında az buçuk tahminde bulunabiliyordum. Suratım şişmiş gözlerim kızarmış saçlarım kuş yuvasına dönmüştü. Şu satten sonra ne önemi vardı ki.
Dün ordan çıktıktan sonra nerde olduğumu bilmediğim için taksiye binip gelmiştim. Haleye herşeyi anlatmış ve saatlerce ağlayarak uykuya dalmıştım. Derse gidicektim evet. Kafamı dağıtmaya ve biraz açılmaya ihtiyacım vardı. Sonra ilk işim Yağızın şirketiydi. Onunla konuşmam gerekiyordu. Beni dinlemiyceğini az buçuk biliyordum. Ama dinlemeliydi. Benim bir suçum yoktu ama o bunu farkında değildi. Beni en çok üzen, yıkan da oydu ya zaten.
"Gelicem Hale kafamı dağıtmaya ihtiyacım var sonrada şirkete giderim."
"Asya tatlım yanlış anlama ama ilk önce seni dinlemek istese veya seni gerçekten sevse sana inanırdı seni dinlerdi ama yapmadı."evet yapmamıştı.
"Olsun ne olursa olsun kendimi açığa çıkarmam gerek"dedim fısıltı şeklinde.
"Bunu bende istiyorum ama biraz zaman geçsin olay bir durulsun yada şu kızı bi bulalım önce"haklıydı ama nasıl bulucaktım ki bu kızı.Üzerimi giyinip derse indiğimde şimdiden derslerin çabuk bitmesi için dua etmeye başlamıştım bile.
Tüm dersleri yarım yamalak hatta aklımdakilerle derse odaklanacak kadar kapasitem olmadığı için hiç dinlemeyerek geçerken dersler nihayet bitmişti.
Hale her ne kadar gitmemi istemesede ona veda ederek okuldan çıkıp Yağızların iş yerine gitmek için taksiye binip adresi vermiştim bile.
Başarabilecekmiydim bilmiyorum ama bir şekilde Yağızı ikna etmeliydim. Beni sevdiğini biliyordum yada Halenin deyimiyle beni hiç sevmemişmiydi. Buna inanmak zordu. Yağızı tanıyordum beni sevmişti. Ama hangi seven insan sevdiğine inanmayıp çekip giderdiki.Ben yine düşüncelerimle boğulmuşken yaşlı amcanın "geldik kızım"demesiyle düşüncelerimden arındım. Parayı ödeyip teşekkür ettikten sonra taksiden indim.
Ama neden hemen buraya gelmiştim ki. Belkide şirkette değildi. Ama denemeye değerdi. Hemde fazlasıyla.
Şirkete girip Yağızın odasında olup olmadığını sordum. Odasında olduğunu öğrenince derin bir nefes alıp odasına çıkan asansöre yöneldim. Tekrar uzunca bir nefes alıp kapıyı tıklattım. "Gel" senini duyunca ürkek adımlarla içeri girdim. Niye çekiniyordum ki benim bir suçum yoktu. Bunu birde ona anlat işte!!!İçeride aval aval durduğumu hatırlayıp bilmem kaçıncı kez aldığım nefeslerden birini daha çektim içime. "Konuşmaya geldim." dedim benim bile nasıl çıktığını anlayamadığım sesimle. O gün canlanmıştı yine gözümde ve ben o anı her hatırladığımda sesimi kaybetmiş duygularımı bile yitirmiş gibi hissediyordum.
"Konuşacak bir şey yok çık dışarı" diye öfkeden koyulaşan gözleriyle yerinden hiddetle kalktı.
"Beni dinliyceksin benim bir suçum yok kabul et bunu"
"Çık dışarı"diye kükredi tekrar üzerime doğru.
"Bana inanmayacaksın dimi belki de beni hiç sevmedin Yağız sevseydin inanırdın"
"Sana inanmam için bir kanıt bul, inandır hadi bana kendini bişi bul herşey yalan de. Ama yok değilmi bunları yalanlayacak bir kanıtın yok çünkü gerçek."
"Seni sevdiğimdemi yalan ha. Bu kadarmı tanıdın beni. Bu kadar aşağılık biri miyim ben?"
"Yalan, senin herşeyin yalandan ibaret. Demek ki tanıyamamışım. Demek ki sen beni sevmemişsin,sevginde yalanmış. Sen herşeyi o küçük, soğuk odada bana yalan söyleyerek zaten bitirdin. Belkide evet dediğin gibi aşağlıksın. Belkide babamın dediği gibi sırf benim param için benimle birlikteydin."
Yağızın acımasızca, gözünü dahi kırpmadan söyledikleri yerimde buz kesmeme neden olurken bütün cümlelerin burada, tamda şu noktada tükendiği iğne gibi heryerime batıp canımı acıtırken kendimde hareket edecek, konuşacak, hatta parmağımı oynatacak takati bulamamıştım.Bana dedikleri hala kafamda bomba patlamış etkisi yaratırken son güç kırıntılarımı kullanarak ağzımı konuşmak için açtım.
"Pişman olacaksın Yağız, çok pişman olacaksın."ona bakmadan, ufacık göz teması bile kurmadan kendimi hala nasıl tuttuğuma zaten inanamayıp ağlayarak odadan çıktım. Çıkarken birine çarpmıştım ama şuan bu umrumda bile değildi. Yağız bitmişti. Tamam öyle bir görüntüyle ben onu görsem onu dinler ya da inanmaya çalışıp eğer doğru değilse aksini kanıtlamasında yardımcı olurdum. Yada bendemi bu kadar acımasız olurdum. Hiç sanmıyorum. Bu kadar olmazdım. Bu kadar olamazdım."Aşağlık" " Param için" "Yalancı"
Bu kelimeler hala gözümün önünde uçuşup dururken ailem öldüğünde neredeyse hergün gelip beni sakinleştiren, huzura kavuşturan mis deniz kokusunu içime çektiğim sahile doğru koşmaya başlamıştım bile.
Birilerine çarparak ilerliyordum ama açıkçası şu anda umrumda bile değildi. Tek umrumda olan sakinleşip huzuru bulmaktı.Nihayet nasıl koştuğumu bilmeden hatta nasıl hareket ettiğimi bilmeden koşarak geldiğim sahile ulaşmıştım. Mis gibi deniz kokusunu çektim çiğerlerime. Ama olmamıştı. Neden olmamıştı ki bu sefer. Acı büyüktü kalbim acıyordu ama ailem öldüğünde de böyle hissetmiştim. O seferde acım çok ama çok büyüktü.
Mavi sularına hatta güneş battığı için bazı yerlerinin turuncuya yakın bazı yerlerinin daha lacivert olduğu denize baktım sularında kaybolurmuşçasına. Artık ağlamaktan dişlerim birbirine çarparken bir şeyi daha hatırlattı bana bu mavilik. Ailem öldüğünde her gün buraya gelip acımı geçirmek için kaybolmuştum ben belkide o zamanlar tek yanımda olan bu mavilikte. Acım azalmıştı ama geçmemişti. Geçmezdi de.
Şimdi de bana güven ve güç vermişti. Bana savaş diyordu sanki. O zaman savaşmıştım ve azda olsa atlatmıştım. Şimdide öyle olucaktı. Ama bir şey farklı. Ben o odadan çıkarken dediğim şeyi tamamiyle uyguluycaktım. Yağızı pişman edecektim.
********************
Okuyanlara çoook ama çoook teşekkür ederim. 100kişi olmuşuz. Bu bile sevinç çığlıkları atmama neden oldu. İlk yazarken bu kadar olcağını düşünmemiştim bile. Belki 20-30 ama 100 asla.
Tekrar teşekkür ederim.
Yorum yapıp votelersenizde çokk mutlu olurum. :))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Affet
ChickLitGözünü hırs bürümüş bir kız tarafından iftiraya uğrayan çaresiz bir genç kız. Sevdiği kızın onu aldattığına inanıp hiç birşey dinlemeden çekip giden bir erkek. Peki ya birgün herşey açığa çıkarsa... "Son pişmanlık çare mi?"