2.Bölüm

992 84 18
                                    

Gözlerimi açmaya çalıştığımda sanki bütün ağırlığım göz kapaklarıma toplandı diye düşündüm. Gözlerim kapalı neler olduğunu düşünmeye başladım. Yağızla dışarı çıktık, yurda geldim sonra. Aklıma gelenlerle gözlerimi açıp ayağa fırlamam bir oldu. Neler olmuştu dün. Beni bayıltanda kimdi. Gözlerimi etrafta gezdirdiğim de küçük, yatak odası gibi bir yerde olduğumu fark ettim. Nerdeydim ben.

Kapıya doğru koşup açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu görüp vurmaya başladım.
"Kimse yok mu?kurtarın beni.
Kimse yok mu? Lütfen çıkarın beni burdan."
Kapının açılmadığını görünce dışardan da ses gelmeyince pes edip ağlamaya başladım.
"Lütfen yardım edin çıkarın beni."
Tamam sakin olmalıydım. Nasıl çıkıcaktım burdan. Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip düşünmeye başladım. Telefon evet telefonum. İçeriye göz gezdirince ne telefonumun nede çantamın olmadığını farkettim. Kapının arkasından kilit sesi gelince "kim o çıkarın lütfen beni."diye bağırdım. Kapı açılınca Yağızı görünce gülümsedim ve koşarak sarıldım "teşekkür ederim" diye mırıldandım. Ama o hiç bişi demeden beni yere itince ağzım açık ona baktım. Daha sonrada açık olan bacaklarıma. Hatta üstümde beyaz bir gecelik vardı. Kıyafetlerim nerdeydi benim. Nasıl farketmemiştim ben bunu. Şaşkınlıkla Yağıza bakınca onun da bana şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla baktığını gördüm.

"Yağız"diye konuşmaya başlayınca sözümü kesip bağırmaya başladı.
"Bu yüzden mi ha? Bu yüzden mi bizim evde kalmayıp yurtta kalmaya devam ettin ha? Beni daha rahat aldatabilmek için mi?Neden bunu yaptın Asya? Sen hani benim Asyamdın?"
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Yağız sen ne diyosun. Ben seni seviyorum. Seni aldatmadım. Burda olanlar hakkında hiç bir alakam bir fikrim yok gerçekten"deyip ağlamaya başlayınca beni ayağa kaldırıp tokat attı. Ben yine yere savrulurken "yalan söyleme bana yalan söyleme. Bu halin ne? Yazıklar olsun lan sana. Seni bunun için mi sevmişim. Bana ihanet et diyemi ha?"
"Yağız nolur inan bana nolur inan bana hiç bir fikrim yok. Beni dün sen yurda bıraktıktan sonra birisi beni kolumdan çekip ağzımı bi bezle kapattı. Sabah uyandığımda burdaydım. Sana ihanet etmedim. Yalvarırım böyle deme, böyle söyleme bitanem"deyip daha çok ağlamaya başlayıp kalkıp kolundan tuttum ve kendime çekip sarılmaya çalıştım ama o beni tekrar itti.
"Bana bitanem deme bana hiç birşey söyleme. Bu ne lan o zaman bu ne he bune yazık lan sana sevgime yazık."deyip suratıma bi zarf fırlattı. Ayağa kalkıp kolundan tuttum. "Yağız yemin ederim benim bir suçum yok yalvarırım gitme. İnanma buna." Beni itti ve "sakın arkamdan gelme sakın ortada inanılmayacak hiç birşey yok herşey o zarfla da senin kılığınla da ortada zaten."son olarak yüzüme iğrenmişçesine bakıp odadan çıktı. Bir süre kapıya öylece ağlayarak bakıp zarfı yerden alıp açtım. Gördüklerimle ağzım açık kalırken bunu nasıl oldunu aklım idrak edemeyecek kadar karışmıştı. Bir süre elimdeki benim yatakta ve yanımda bir adamın olduğu fotoğrafa dakikalarca ağlayarak baktım. Altında ki notta "NİŞANLIN SENİ ALDATIYOR. GİDİP BİR BAKSAN İYİ OLUR YAĞIZ KURTOĞLU" yazısı ve altında buranın olduğunu tahmin ettiğim adres.

Dakikalarca belki saatlerce elimdeki resimlere baktım. Sadece baktım. Beynim düşünmeyi bırakmış, aklım durmuştu. Kalbim sanki atmayı kesmiş gibi hissediyordum. Ölmüştüm sanki.

"Asyacık hala gitmemiş"diye bir ses duyunca kafamı kaldırdım. Odaya birinin girdiğini dahi duymamıştım.
İçeri giren kişiyi görünce gözlerim kocaman açıldı. Bu çocuk fotoğraftaki çocuktu. Sinirle ayağa kalkıp suratına tokat attım. Eğer bu iftirayı benim üzerime o attıysa gerçekten ölürdü. Geriye sendelese de düşmedi. Bedenim ağlamaktan ve hıçkırmaktan artık titremeye başlarken ileri doğru atıldı ve beni duvara doğru fırlattı. Sırtım ve kafatasım kırılmış gibi hissederken daha şiddetli ağlamaya ve elinden kurtulmaya çalıştım ama sadece çalıştım. Kollarımı morartmak ister gibi sıkıyordu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun"diye konuştu sinirden dişlerini kıracak gibi sıkarken. Gerçekten bir tokat atmama bu kadar sinirlendiyse bana attığı iftirayla benim onu şuracıkta öldürmem gerekirdi.
"Bana niye iftira attın pislik, adi herif."
"İftira olduğunu da nereden çıkardın herşey ortada"dedi bu seferde alayla. Demin ki sinirli halinden eser kalmamıştı suratında.
"Yalan söyleme dün beni bayılttınız" dedim hıçkırıklarımın arasından. Bir de dalgamı geçiyordu. "Hayır sen kendi isteğinle geldin"dedi yine alayla. Artık konuşamayacak duruma gelmişken elinden kurtulmaya çalıştım. "Ha bu arada bir arkadaş artık Yağızla aralarında hiç bir engel kalmadığını ve artık hayatlarına karışmaman gerektiğini yoksa daha kötü şeylerin seni beklediğini sana iletmemi istedi Asyacık." Dediğinde şaşkınca suratına baktım. Yağızla aralarında engel kalmadı derken bir kızdan mı bahsediyorduk? Bana bunları yapan veya yaptıran bir kız mıydı?
Yada telefonuma gizli numaradan gelen "Yağız yakında benim olucak. Çok az kaldı." Mesajını atan kişiyle aynımıydı. Büyük ihtimal evet öyleydi. Ama daha da önemlisi Yağız buna inanmıştı. Benim onu sevmediğime inanıp, aldattığıma inanıp çekip gitmişti. Ve daha daha önemlisi benim bunları nasıl ortaya çıkarıp gerçekleri ispat edeceğimdi.

*********************
Okuyanlara çook teşekkür ederim. İlk kitabım ve destek çıkacağınızı umuyorum. Kitap hakkında veya bölüm hakkında düşüncelerinizi yorum veya mesaj olarak bildirirseniz gerçekten çok sevinirim. Tabii votelersenizde. Çoook teşekkürler.

Beni AffetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin