-Cansu'nun ağzından-
Yıl 2014. Aylardan Haziran. Güneşli, sıcak, mis gibi bir gün. Daha 10.sınıf olduğumuz zamanlar, çömlükten yeni kurtulmuşuz felan. Öğle arasında bizimkilerle birlikte sahada, voleybol maçı yapıyoruz. Ama o sahayı kapacağız diye bütün okulla bir yarış halindeyiz. Neyse ki bugün cinganlık yapa yapa sahayı aldık. Eline şeker verilen bebeler gibi mutluyuz, huzurluyuz. Fakat bir bilseydik bugünün bu kadar lanetli olacağını bu sahada maç yapar mıydık ulan?
Biz maç yaparken sahada çoğumuzun belli yeri vardır. Ben smaçörüm mesela. Acayip pis smaç basarım. Ebru ise genelde pasör olur. Smaçöre top kaldırıcam diye topu karşı sahaya yollamasa iyi kız aslnd. Kankim Gülay arka ortada durur hep, bütün servislerimizi o atar, hem de öyle bi atar ki karşı sahadakiler üzerlerine bir alev topu geliyor sanarlar. Diğerleri ise maç esnasında kendi hallerindeler biraz. Pelin üzerine gelen toptan kaçar, Murat çevredeki kızları keser, Alper telefonuyla oynar, Ali desen futbolcu ruhuyla gelen toplara sürekli ayakla vurur vs vs. Kısacası voleybol özürlüsü olarak doğmuşuz. Sınıfta adam gibi top oynayanlar bir elin parmağını geçmiyor aq. Neyse biz tekrar maça dönelim. Karşı takımda Furkan servisi benim olduğum tarafa yolluyor, topu karşıladığım gibi pasörde duran Sineme yolluyorum, smaç basmak için Sinemin bana top kaldırmasını beklerken bir anda takımımızdaki diğer smaçör olan Şeymaya kaldırıyor topu. Sonra ise her şey yavaş çekimde gerçekleşmeye başlıyor. Şeyma topa vurmak için kilolarına aldırmadan yerinde zıplıyor, bütün gözler onda, sahanın hemen yanında oturmuş maçı telefonlarına kaydeden Sıla, Kübra ve Buse hemen önlerinde zıplayan Şeymayı ağızları açık bir şekilde izliyorlar. Sadece onlarda değil okul bahçesinde olan herkes Şeymaya dönüp bakıyor. Veeeee BAAAM! Biz Şeyma smaç basıcak diye beklerken kız yere amele gibi çakıldı ya la. Ya ben sana yere düşme demiyorum Şeyma, hobi olarak yine düş ama o smacı basıp düşseydin be davar, be öküz. Bahçede tanıdık tanımadık Şeyma'nın düşüşünü gören herkes basıyor kahkahayı. Tabi ki bizde. Şeyma kamkimizin en iyi arkadaşları olarak yanına gidip ona yardım etmek yerine yüksek seslerle kahkaha atmaya devam ediyoruz. En sonunda Merve ve ben insafa gelip, Şeymanın yanına gidiyoruz. Başını kollarının arasına almış sanki ağlıyormuş gibi sesler çıkarınca gülmeyi kesip Merveye dönüyorum.
"Ağlıyo mu bu yaa?"
Mervede benim sözümle gülmeyi kesip Şeymanın yanına eğiliyor. Bu arada bizim tayfada yavaş yavaş etrafımıza toplanmaya başlıyor.
"Şeyma niye ağlıyosun lan?"
Şeyma kafasını kaldırıp bize bakınca tekrar gülmeye başlıyorum. E ağlamıyomuş şapşik ya, gülme krizine girmiş.
"NE AĞLIYCAM BE, SİZİN GİBİ EZİK MİYİM BEN? KARŞINIZDA KOSKOCA ŞEYMA DURUYOR. AÇILIN HADİ OYUNA DEVAM."
Şeyma'nın bu sözüyle hepimiz gülerek tekrardan sahadaki yerlerimizi alıyoruz. Şeyma şapşalı yüzünden sayıyı karşı takım alıyor. Furkan voleybol topunu bir kaç kez yerde sektirdikten sonra servisi kullanıyor. Murat topu karşılıyor ve Sineme pas yolluyor. Sinem daha demin ki olaydan dersini alıp bu sefer topu bana kaldırıyor ben de havada zıplayıp Sedanın olduğu yere smacı basıyorum. Ve tabi ki Seda topu karşılayamıyor. Muhahahaha.
"SAYI! Sedaaağ zaaaaa!" diye bağırıyorum.
Seda bana tip tip bakıp,
"Ya beni biliyosunuz haksızlık olmasın diye rekabete bile girmiyorum sizinle yoksa ben normalde smaçörüm aga. Smacı yapıştırınca kalıyosunuz öyle la."
Sedanın bu lafı üzerine dilimi çıkartıp,
"Seda yeniliyosunuz ama sen hala laga luga lady gaga amk." deyip geçiştiriyorum.