Yine uzun bir gece beni bekliyordu. Boş boş geçirmek yerine tüm gün bedenimi yorduğum gibi gecede beynimi yormalıydım biraz. Sanırım tek güzel tarafı vardı o da derslerime daha fazla zaman ayırabiliyor olmam...
●●●●●●●●●●●
2Hafta sonra
Yorucu bir günün ardından eve gitmek için otobüsümü bekliyordum. Bugün işim yoktu ve direkt evime gidecektim. Haneul evine geri dönmüştü. Anne ve babasının yakın bir tarihte duruşması vardı. Çabucak boşanmak istiyorlardı. Haneulde direnmenin bir anlamı olmayacağını anlayıp eve geri dönmüştü.
Bu sırada Se Ra ile yakınlaşmışlardı. Okulun ardından birlikte restoranta gelip Minho sunbaeyi kesiyorlardı. Se Ra daha fazla ümitlenmeden söylemeliydim belki de ama o kadar pırıl pırıl gözlerle bakıyordu ki ona, her defasında sözler boğazımda düğümleniyordu.
Minho sunbae gay'di. Hatta bir sevgilisi bile vardı. Birkaç kez görmüştüm. Simcapa benzeyen bir çocuktu. Şu sıralar işleri olduğu için memleketine gittiğini duymuştum. Şimdi ben bunu kalkıp nasıl Se Ra'ya söyleyebilirdim ki?
Söyleyemiyordum işte. Fakat söylemem gerekiyordu. Boşuna ümitlenmemeli, öyle değil mi?
Otobüs geldiğinde bindim ve kartımı basıp arkalara ilerledim. Neyseki boş koltuk vardı. En arkanın bir önündeki çift kişilik koltuğa oturdum. Benim ardımdan da biri yanıma oturdu. Ona baktığımda bu kişinin Chan sunbaeden başkası olmadığını gördüm.
O da oldukça yorgun görünüyordu. Saçları dağılmış, göz altları şişmişti, tıpkı benim gibi.
Onu iki haftadır sadece uzaktan görüyordum. Yakınlaştığımız zamanlarda da kaçıyordum nedensizce. Birkaç kez kafeteryada, birkaç kezde kütüphanede karşılaşmıştım. Bunun dışında hiç görmemiştim.
O da bana kısa bir bakış atıp önüne döndü. Bende ona bakmayı kesip camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
Otobüsten inip eve doğru yürümeye başladık. Evlerimiz aynı yönde olduğu için birlikte yürüyorduk, sessizce.
Onun evinin önüne geldiğimizde bir an duraksasamda yürümeye devam ettim. Birkaç adım sonra "Hana-sshi."dedi.
Ona döndüm. "Hani sormuştun ya, benimle yatar mısın, diye. Hâlâ geçerli mi?"diye sordu.Ona baktım bir süre. Ciddi olup olmadığını ölçüyordum. Fakat gayet ciddiydi. Ağzımdan sadece şu çıktı; "Huh?"
Huh ne ya tanrı aşkına!
Elini ensesine götürüp kaşıdıktan sonra "Bende seninle uyumak istiyorum."dedi. Ben ise transa girmiş gibi yine "Huh?"deyince "Boşver. Unut gitsin."deyip arkasını dönüp binanın içine girdi.
Kim Hana, sen tam bir malsın.
Ardından birkaç dakika bakakalırken ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.
Ardından her şeyi boşvermeye karar verdim ve binanın içine girdim. Asansöre binip dördüncü kata çıktım ve hemen asansörün yanındaki dairenin ziline bastım.
Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Chan sunbae beni görmeyi beklemediği için şaşırdı. Hiçbir şey demeden içeri adımladım. Ayakkabılarımı çıkarttım ve direkt olarak onun odasına ilerledim. Çantamı ve üzerimdeki hırkamı çıkartıp kenara koydum ve düzenli yatağın battaniyesinin ucunu kaldırıp içine girdim.
Chan sunbae ardımdan odaya gelmişti. Sırtım ona dönüktü o yüzden göremiyordum ama kapının önünde biraz bekledi ardından kapıyı kapatıp kilitledi ve camıda kapatıp kilitledi. Bir an için korksamda benim için bir önlem aldığını düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Be Happy~ Bang Chan
Fanfiction[TAMAMLANDI] İki uykudan korkan insan birlikte uykuya dalsa ve birlikte huzur bulsalar... Bang Chan×girl 09.11.2020