5|oh no no no

3.7K 236 234
                                    

Tam tekrar uykuya dalmışken Bir kız sesi duydum:

"OH MY GOD!"

●●●

İrkilerek gözlerimi açtım. Kapının önünde elleriyle ağzını kapatmış şok içinde bakan kızla buluştu gözlerim.

Kalçasına kadar uzanan kahverengi saçları omuzlarından dökülüyordu. Ağzına kapattığı elleri çok zarifti. Şaşkınca ben ona bakıyordum, o da bana bakıyordu.

Chan sunbae kıpırdanıp homurdanarak kapı tarafına döndüğünde uykulu sesiyle "Se Ra? Ne zaman geldin?"diye sordu.

Se Ra mı? Kız kardeşi miydi? Ellerini ağzından çekince daha dikkatli baktım yüzüne. Aslında benziyor gibiydiler.

"Az önce geldim oppa. Ama yanlış zamanda geldim sanırım."dedi bana bakarak.

Chan sunbae de benim yanında olduğumu yeni hatırlamış olmalı ki elini ateşe dokunmuş gibi çekti üzerimden. Bende sonunda ondan ayrılıp yatakta doğruldum.

Chan sunbae de yatakta doğrulurken Se Ra, "Siz hiç kıpırdamayın. Ben görmemiş gibi yaparım. Devam edin siz. Özür dilerim."
deyip hafifçe eğildi ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.

Şaşkınlıkla hâlâ kapıya bakarken Chan sunbae de gözlerini ovuşturdu. Bakışlarımı ona çevirdim.

Resmen az önce basılmıştık.

Kan tekrar yanaklarıma hücum ederken gözlerim yatağın yanındaki masada duran dijital saate kaydı.

18.27'mi?

En son sabah altıydı! Akşam altıya kadar uyumuş muyduk yani?

Ben okula gitmedim! İşe de gitmedim!

Haneul meraktan çatlamıştır. Telefonum?

Chan sunbaeyi umursamadan üzerinden geçip yataktan indim. Bira ezmiş olabilirdim. Zaten daha fazla rezil olamazdım.

Odadan çıktığım gibi salona koştum çantamı almak için. Salonda Se Ra vardı. Ben içeri dalınca irkildi.
Bende onu görümce irkildim. Karşılıklı birbirimize bakıyorduk. İkimizinde yanakları kızarmıştı.

Ben daha fazla böyle durmanın bir anlamı olmadığını hatırlayarak koltuğun üzerindeki çantamı aldım. Se Ra "Şey rahatsız ediyorsam ben giderdim..." dedi.

Daha çok utandım. Arkamda Chan sunbae'nin sesini duydum. "Öyle bir şey yok Se Ra. Saçmalamayı kes."dedi.

"Ben gideyim."deyip selam bile vermeden koştura koştura kapıya ulaştım. Ayakkabılarımı yarım yamalak ayağıma geçirip dışarı çıktım. Asansör beklemeden merdivenlerden indim ve kendimi binadan dışarı attım. Çantamdan telefonu çıkarttım. Hem iş yerinden hem de Haneuldan aramalar vardı.

Ne diyeceğimi düşünürken eve yol aldım.

Bang Chan

Hana kaçıp gittiğinde arkasından hafifçe gülümsedim. Çok sevimli durmuştu.

Utanarak elimi enseme gotürüp sıvazladım. Uyanınca böyle garip bir durumda bulunabileceğimiz aklıma gelmemişti. Fakat kendimi çok dinç hissediyordum. Uzun zamandır bu kadar güzel uyumamıştım. Kabus bile görmemiştim.

"Yengem çok güzelmiş. Adı ne oppa?"diye sordu Se Ra. Ona döndüm tekrar. Bizi güzel uykumuzdan uyandırdığı için ona kızmalı mıydım?
Başımı iki yana sallayıp garip düşüncelerimi kafamdan atmaya çalıştım. Böyle şeyler düşünmek sanki Hana'nın masumluğuna çamur atmak demekti.

Just Be Happy~ Bang ChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin