11 bölüm

2.1K 262 42
                                    

İyi okumalar ♥️

"yılın ilk karında mı?"

"Hı hı"

"Neden peki, yani karşı koymuyorum ama nedenini merak ettim"

Omuzlarımı indirip kaldırdım olabildiğince kollarımı bedenine sarmaya devam ettim.

"Nedenini o gün söylesem"

İnce elleri önce saç tutumlarımı buldu sonra yanaklarımı

"Prensesim nasıl isterse öyle yapalım bakalım"

Taehyungun sesvimli sesi gülümsememe neden olmuştu.  Taehyung kitabını okurken bende onun eşsiz ve bir kadını kıskandıracak güzelliğine hayran kalmakla meşguldüm.

Burnunun üzerinde ki beni sanki özenle resmedilmiş. Hani insan bazen esir düşer ya, bir sese, bir gülüşe bir çift göze işte bende öyle sevdiğimin her haline saçının teline bile aşığım.
Taehyunga bakarak ne ara uyuduğumun farkında bile değilim.

⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️

Sabah uyandığımda sağ tarafımda Taehyungu beklerken Seungwanın zebani gibi dikilmesi az daha korkudan altıma kaçırmama neden olacaktı. Elimi kalbimin üzerine koyup derin nefes aldım

"Seungwan korkuttun beni"

Önümde saygıyla eğildi "özür dilerim Prenses niyetim korkutmak değildi, kahvaltıya bekliyorlar sizi"

Seungwanı kafamla onaylayıp uyuşuk şekilde yataktan doğruldum. Üzerimi değiştirip makyajımı yaptıktan sonra hazır olduğuma kanaat getirip yemek için odadan çıktım.

Odaya geldiğimde Taehyung hariç herkes burdaydı. İçimi kemiren minik kurtcuklarım *Taehyung Mina nın yanında değildir umarım* diye beynimin içinde mekik dokurken bende içten içe tanrıya dualarımı sunmakla meşgulüm.

"Joohyun hadi masaya gel, öğlen yemek için hazırlanmadı bu masa"

Prens Jinin uyarısı ile masaya oturup sessizce yemeğe başladım gerçi pek yemek denmez, bir yutuyorsam üç yemekle oynuyorum. Bu da abimi rahatsız ettiği için anlımın tam ortasına zeytin çekirdeği yemem bir oldu

"Ya acıdı!" Elimle aynı zamanda Anlımı ovuşturarak söylenmeyi de ihmal etmedim.

" Joohyun yüzünün hâli ne?"

"Taehyung nerde?"

Abim elinde tuttuğu zeytin çekirdeğini tekrar anlıma attığında bu sefer sinirli gözlerle bakmaya başladım tabi haketti.

"Ne atıyorsun ya acıyor"

"Bende sandım ben gidiyorum diye böylesin"

Gözlerimi kocaman açıp abime baktım "sen bugünmü gidiyorsun?"

Elini *ohooo* der gibi havada sallamaya başladı "kızım sen harbi abini unuttun bak"

Masadan kalkıp kollarımı abimin boynuna sardım "ben seni unutur muyum hiç" aynı zamanda yüzünden öpmeyide ihmal etmiyorum. Ne kadar çok yalakalık o kadar çok affedilirim.

"Ama abi benim ne suçum var, suç sende benim yerime Prens Jin ile beraberdin hep"

Haklı çıkma çabam taktire şâyan ki bu da işe yaradı abim kollarını minik bedenime sarıp yüzüme sulu bir öpücük yerleştirdi.

"Sana söz ziyaretime geldiğinde telafi ederiz."

Abimi başımla onayladıktan sonra yemeğime dönmüş ve abimle biraz daha vakit geçirmiştim. Öğlene yakın abim saraya geri dönmüştü. Belki tekrar görüşecektik ama benim minik kalbim buna hüsranla yaklaşıp odada ağlamaya devam etti.

Promise KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin