Güzel günlere uzak bir gelecekten...
Odamın penceresinden içeriye süzülen ışık zonklayan başımın her zerresine can çekiştirmek için bana saldırmaya gelmişti. En azından eve hiçbir şey hatırlamayacak kadar sarhoş gelip kendimi yatağa bıraktığım gecelerin sabahlarında böyle hissediyordum. İstisnasız bu hangoverlığım yüzünden çoğu sabaha bu hayattan nefret ederek başlıyordum. Yorganı üzerime çekerken gece kapatmayı unuttuğum perdelerim için kendime kızmaya başladım. Her seferinde aynı hatayı yapıyordum.
Bir süre boyunca yatakta debelendikten sonra ilaç almak için kalktım. Midem bulantıyla açlık arasında gidip gelirken bir bardak suyla birlikte ağrı kesici aldım. Sersemliğimi hala üstümden atamamıştım. Bir süre anlamsız bir şekilde camın önünde dikilip sokaktan geçen arabaları izledim. Bu manasız aktivitem duşa girecek gücü kendimde bulduğumda sona erdi.
Soğuk su bana her zaman iyi gelirdi. Buz gibi bir duşun ardından bir kase mısır gevreğiyle kahvaltımı yaptım. Bulaşıkları rastgele musluğun içine atıp telefonumla uğraşmaya başladığımda dün geceden kalma videoların olduğunu gördüm. Her birine teker teker bakarken gülümsemeye başlamıştım. CP konser verirken bizimkilerin nasıl dağıttığını şimdi daha iyi hatırlıyordum. Bazı çekimleri Luke yapmıştı. Bir videoda trabzanlardan aşağıya kusan Nikki'yi, bir diğer videoda sahneye çıkmaya çalışan kendimi izliyordum. Videoyu ilerlettim. İşte orada! CP'nin solisti Dean Xaier sahneye gelmeme izin veriyor ve beni yanağımdan öpüyordu. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında elim yanağıma gitti. Sevinç çığlığım salonumun içini doldurduktan kısa bir süre sonra dudaklarımın arasından bir şaşkınlık nidası yükseldi. Dean beni öptükten hemen sonra olduğum yere kusmuş ve hemen ardından da sahnenin önüne, insanların üzerine doğru devrilmiştim. Bayılmış olmalıydım.
Telefonuma gelen bildirimleri kontrol etmek için bildirim sekmesini açtım. Birkaç önemsiz mesajın ardından bizimkilerin gece boyunca gruptan konuştuğunu gördüm. Konuşmanın en sonunda bir link vardı. Linkin altına birçok ünlem ve gülücük eşliğinde "Ruth bunu kesinlikle izlememeli," yazılmıştı. Mesaj Nikki'dendi. Büyük bir gerginlikle linke tıkladım. Beklerken yavaş yavaş yüklenen internet sekmesi yüzünden kopup duran wifi'ye söylenmeye başlamıştım.
Bir sürelik beklememin ardından karşıma "CP KONSERİNDE KUSAN KIZ" adlı bir video çıktı. Dün geceden beri 3.5 milyon izlenmişti. Başımdan kaynar su dökülmüş gibi hissetmeye başladığımda merakımdan birkaç yoruma bakma hatasına düştüm. Durum şuydu; üç buçuk milyon insana rezil ve dalga konusu olmuştum.
Derin bir nefes alıp gruba videoyu izlediğimi ve uzun bir süre boyunca insan içine çıkmayacağımı söylediğim uzun bir mesaj attım. Mesajım henüz kimseye iletilmemişti. Büyük ihtimalle onlarda en az benim kadar yorgun ve geceden kalmaydı.
Saat daha erkendi fakat dün sabah kendime bugün iş arayacağıma dair bir söz vermiştim. Her ne kadar çocuklara tersini söylemiş olsam da bugün dışarıya çıkmalıydım. Eninde sonunda beni işe alacak birini bulacağıma dair umudumu henüz kaybetmemiştim.
Kendime gelmem sert bir kahveye bakıyordu. Sokağın başındaki kahveciye uğrayıp sonra da onun hemen karşısındaki büfeden gazete alıp saat kulesinin altındaki parkta iş ilanlarına bakabilirdim. Zamanı iyi kullanırsam bugün birçok yerle görüşme fırsatım yakalardım.
Üzerimi değiştirdikten sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım. Her zamanki kahvecime geldiğimde işlerinin sabahın erken saatlerinde de olsa işlek olduğunu gördüm. Yakınlarda bulunan şirket sayesinde iş adamlarının, prestijli kadınların ve çoğu stajyerin yolu bu şirin kafeye düşüyordu. Sıra girip baristaya espresso istediğimi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
Teen FictionEstrella De Mar'ın gizli girişinde arkadaşını arayan Ruth Ivy Bronte başına hiç istemediği bir bela alır. Aşkın tehditkâr, sevginin bela vaat ettiği yeni hikayeme hoş geldiniz.