Öleceğimi düşünmüştüm. Evimde hayallerimi, hedeflerimi gerçekleştiremeyeceğimin, yeni arkadaşlar edinemeyeceğimin, tüm gençler gibi sıradan hatalar yapamayacağımın, hiçbir zaman eğlenemeyeceğimin farkındalığı arasında yaşlanıp öleceğimi düşünmüştüm. Evimden bir daha hiç çıkmayacağımı düşünüyordum. Bunu kabullenmek zorunda bırakılmıştım. Ama belli ki tanrının benimle işi daha bitmemişti.
Eskiden beni güldüren ve rahatlatan tek yüzü düşünmek istiyordum şimdi. Düşünmek ve yine eskisi gibi beni bütün kötülüklerden uzaklaştırıp mutlu etmesini istiyordum. Ama o yüz artık bana gülümseyerek bakmıyordu. Bana kızıyor, bana bağırıyor, yok olmamı istiyor ama hiç gülümsemiyor. Eğer karşımda olsa bunları yapmayacağını biliyorum ama ne yaparsam yapayım o yüzün tekrar gülümsediğini göremiyorum. Muhtemelen bir daha da hiç göremeyeceğim.
Kafamdan geçen onca şeye rağmen nasıl delirmediğime şaşırıyordum. Belki de delirmiştim. Başka türlü herkese gerçeği söyleme kararı alamazdım sanırım. Kesinlikle delirmiş olmalıyım.
Şimdi karşımda duran dört yabancı insana bakarken suçluluk duyuyordum. Hayatlarına hiç girmemiş olmam gereken dört insana... Her birinin gözlerine bakarken sadece onların değil dünyadaki hiçbir insanın hayatına girmemem gerektiğini fark ettim. Hatta anne ve babamın bile...Doğmamış olmalıydım.
Kendime, burada olduğum sürece Emir'in hayatını tehlikeye atacağımı söylemiştim. Nasıl bir risk aldığını ona açıklamalıydım. Ama şimdi konuşmamı bekleyen tüm bu insanlara açıklamak zorunda kalmıştım. Durum nasıl bu hale gelmişti?
Bir açıklama yapacağımı ve gideceğimi söyledikten sonra önce Emir ardından da herkes mutfaktan çıktı. Emir ve Aleyna yan yana koltukta, Emir'in Batu dediği esmer çocuk koltuğun yanında yerde bağdaş kurmuş oturuyordu ve Eylül de koltuğun diğer yanında ayakta duruyordu. Ben ise neredeyse dış kapıya değecek kadar uzaklarında ayakta dikilmiş duruyordum. Tam olarak nasıl başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Yüksek çıkan seslerin ardından gelen ölüm sessizliği bir süre sürdü.
''Kusura bakma,'' dedi Eylül. Emir, Eylül'ün kendisiyle konuştuğunu anladı ve kafasını ona çevirdi. ''Durumu saçma sapan yerlere bağladım, farkındayım.''
''Ben de özür dilerim. Sana öyle bağırmak istememiştim.'' Emir, Eylül'e bakmayı sürdürdü.
''Pekala, özür dileşmeniz bittiyse ben de bir şey söylemek istiyorum.'' Aleyna sessizlikten cesaret almış olmalı ki bir şeyler söylemeye karar vermişti. ''Emir kusura bakma ama şu maske olayı beni de çıldırtıyor. Bana kalırsa Eylül sadece hislerini saklayamayan kişi oldu. Evinde kalacağını söylediğin kişinin yüzünü bile görmemişsin. Bunun bir saçmalık olduğu açık değil mi?'' Eğilip yerde oturan Batu'ya bakış attı. Batu da ''Katılıyorum,'' diyerek karşılık verdi. Ardından elini uzatıp koltuktaki Emir'in bacağını tuttu.
'' Dostum, bu noktada kızlar haklı. Yolda gelirken bana da hiçbir şey anlatmadın. Sadece ' evde misafirim var' tarzı şeyler geveleyip durdun.'' Batu konuşmaya devam ediyordu ama Emir kıpırdamadan duruyor bana bakıyordu. ''Demem o ki dostum, durum bana da saçma geliyor. Bunu senden gizlemeyeceğim. Sürekli maske takmak da ne oluyor? Ayrıca fark ettiniz mi bilmiyorum ama eldiven de takıyor. Gerçekten kafa karıştırıcı bir görüntü.'' Batu'nun son cümlesiyle beraber herkes tekrar sessizliğe gömüldü ve bana odaklandılar. Batu, aslında Emir'le konuşmuştu ama sorduğu sorunun bana olduğunun herkes farkındaydı.
Emir konuşmamayı sürdürdü. Bir şey demesini de beklemiyordum zaten. Arkadaşlarının haklı olduğunu biliyordu. Gözleri her zamankinden daha ciddi bakıyordu. Tam olarak ne düşünüyordu? Bunun cevabını hem bilmek hem de hiç öğrenememek istiyordum. Yine de içimden yükselen duygular Emir'in kafasındakilere tek tek cevap vermek ve her şeyi çözmek istiyordu. Gözyaşlarım artık akmıyordu. Öyle olmaması gerektiğini biliyordum ama kendimi çok kararlı hissediyordum. Düzenli nefes alıp vermeye başladığımı hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜKEMMEL
FantasyBedenim küçük ve zayıftı. Ancak korunması gereken kişi ben değildim. Benim dışımdaki herkesti. Varlığım tanrıya bir hakaretti. Bedenim günahların en büyüğünü yaşatıyordu bana. Cehenneme gidecektim. Ölmeliydim. Hiç var olmamam gerekiyordu. Ben dünya...