bir kurşun, bir ölü.

1.2K 95 98
                                    

#metin 19. bölüm

Arkadaşlar i swear bir şeyler yazdım da olay çok yanlış yere gitti neyse okuyun😜

     Sonraki gün herkes Minho'nun evine toplanmıştı, oturma odasında çember şeklinde yere oturup birbirlerinin ellerini tuttular. Minho ile Hyunjin hâlâ çocuk oyunu olduğunu düşünüyordu, Felix, Chan ve Jisung ise kendilerini kaptırmıştı çoktan.

    "Kimse ne olursa olsun tuttuğu eli bırakmasın, gözlerimiz de kapalı." dedi Felix.

    "O zaman nasıl anlayacağız burada olduğunu?"

    "Onunla konuşacağız, çember bozulursa bize sinirlenebilir." diyerek cevapladı Jisung.

    Zemine kırmızı boya ile çizildiğini düşündüğü altıgenin üstünde oturuyorlardı. Minho, zemini kirlettikleri için onlara başta sinirlenmişti fakat şimdi ise sadece başlamak istiyordu.

    "Başlıyorum" dedi Felix, "Herkes gözlerini kapatsın, sıkı sıkı. Onu sinirlendirmek istemeyiz." Odada ki dörtlü, oğlanın dediklerini yerine getirdi.

    Minho alaya alıyordu bu ruh çağırma işini, Hyunjin ise ciddi ciddi beklemeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra Felix bir şeyler mırıldanıp kırmızı boyayının olduğu kaseyi altıgenin ortasında ki küçük yıldızın üstüne yerleştirdi.

     Herkes nefesini tutmuş, bu yaptıklarının işe yarayıp yaramadığını merak etmeye başlamıştı.

    Felix sessizliği bozup "Şu an herhangi bir ruh ile konuşuyor muyuz?" dedi ve bekledi. Hiç ses çıkmayınca yeniden bir şeyler mırıldanıp biraz daha kırmızı boya koydu kasenin içine.

    "Burada bir ruh varsa bize bir işaret göndersin." Herkes nefesini tutmuş, ruhun işaret vermesini bekliyordu.

    Perdenin çekilme sesi kulaklarına geldiğinde Minho cidden birisinin geldiğini düşündü. Hyunjin, onun elini sıkı sıkı tutuyordu, sevgilisinin korktuğunu anlayıp o da yanında ki oğlanın elini tutmuş, baş parmağı ile okşamaya başlamıştı.

    "Soru sorsana Felix." dedi Jisung, Felix ise sadece SHHHT' diyerek sessiz olması için uyardı onu.

    "Aman Tanrım, çok garip hissediyorum! Kusacağım sanırım.." Chan'in sesi ile herkes dehşete düşmüştü, ruh ona bir şey yapmış olabilir diye düşünerek gerildi Minho.

    "Olduğun pozisyonu koru Chan." dedi ve sakinliği korumaya çalıştı Jisung. "İsmin ne?"

    Felix, dibinde birisinin varlığını hissetti, "Changbin." diye kulağına fısıldadı ruh.

     Felix bu duyduğu isim ile dehşete kapıldı, bunun gerçek olamayacak kadar saçma olduğunu düşündü. Birkaç soru daha sorup arkadaşlarına bir şey demeden yollamak istiyordu ruhu.

    "Pekala.." diyerek söze girdi, "Kaç yaşındasın?

    "12." dedi bu sefer ruh, ondan uzaklaşmıştı.

    "Üzgünüm." diyerek ayağa kalktı ve odada ki ışığı açtı. Daha sonra ise arkadaşlarının bakışlarını umursamadan banyoya koştu. Hepsi onun arkasından  şaşkın şaşkın baktı bir süre.

    "Ne oldu durduk yere?"

    "Felix'e kesinlikle bir şeyler oldu." dedi Hyunjin.

Chan'da oturduğu yerden kalkarak sevgilisinin arkasından gitti.

    "Tanrım! Felix, neler oluyor?" Chan, tuvalet kapısının önünde içeride ki çocuk için endişelenmeye başladığı için kapıya vuruyordu. "Lütfen aç kapıyı, bir şey yok. Geçti hepsi."

    Oturma odasında kalan üçlü birbirine bakıyordu, "Siz gidin isterseniz, ben burayı hallederim."

    Jisung yerde ki boyaları temizlemeye başlarken Minho ile Hyunjin'de daha fazla beklemeden Chan'in yanına gelmişti.

    "Ne olduğunu bilmiyoruz fakat senin için endişelenmeye başladık. İyi olduğunu söyle en azından." dedi Minho.

    İçeriden ses gelmiyordu. Chan'de bir şeyler diyecekken Felix yavaş yavaş kapıyı açıp onlara baktı.

    "O, benimle konuştu.. Changbin'di." Hepsinin gözleri kocaman açıldı, "Onun geleceğini hiç beklemiyordum. Çok kötü hissediyoru-m"

    Felix daha fazla dayanamayarak kollarını Chan'e sardı, sevgilisi de aynısını yapıp kollarının arasına aldı miniğini.

     Changbin, Felix'in zorbalık ettiği küçük bir çocuktu, onun ölümüne neden olacağını bilseydi öyle bir şey yapmazdı. Yemeden, içmeden kesilmişti onun intihar ettiğini duyunca.

    Herkes Felix yüzünden intihar ettiğini düşünüyordu arkadaşları hariç fakat bir şey dememişlerdi, Changbin'in ailesinin defalarca yanına gidip özür dilese de asla affetmedi kendini.
  
    Yaklaşık üç yıl geçmişti küçük Changbin öleli. Felix nasıl bu kadar kısa bir sürede onu unuttuğunu bilmiyordu. Pişmanlığı yine kendini belli ederken daha fazla ayakta duramamış, sevgilisi ile birlikte yere oturmuştu.

    Kimsenin aklında böyle bir olayın olacağı gelmemişti, herkes bir şey olmaz, daha sonra oyun oynayarak vakit geçiririz diye düşünmüştü.

    "Bana bak Felix, sende o zaman küçüktün. İstemeyerek olan bir şeydi sadece o. Kendini perişan etme daha fazla." diyerek sessizliği bozdu Jisung.

    Arkadaşını böyle görmek onun gibi herkesi üzüyordu. "Anlamıyorsunuz, çok kötü şeyler yaptım ona!"

     "Hepimiz istemeyerek şeyler yaptık sevgilim, eminim Changbin seni affetmiştir. Changbin seni çok seviyordu, hatırlamıyor musun?" diyerek kulağıma tatlı tatlı mırıldandı Chan.

    "Evet, sende onu seviyordun. Sadece kabul etmedin, 11. yaş doğum gününü hatırlıyor musun? Ona pasta almıştın sonra da birkaç tane defter. O gün ne demişti?" demiş, Felix'e bakmıştı Hyunjin.

    Felix'de gülümseyerek "Hayatımda ki en güzel doğum günümdü.. teşekkürler Felix." dedi.

   Daha sonra geri çekilip yüzünü sildi, arkadaşlarına minnettardı. Felix belki kötü birisiydi fakat Changbin'i gerçekten sevdiğini biliyordu.

    Daha sonraki gün Felix yurttaki odasının içinde bir not buldu.

Siz büyükler  dün beni de ağlatacaktınız! Ben iyiyim, sizde iyi olun. Felix, kendini benim yüzümden üzme. Ben, sana hiçbir zaman kızmadım. Hatta bu dünyadan ayrıldığım için çok mutluyum, benim gibi yüzlerce çocuk var burada, kendine iyi bakacağına söz ver ve mutlu ol!

-minik Changbin

    Sen nasıl istiyorsan öyle olsun miniğim.

#bitti kontrol etmedim

AJAJAJJAJAIAA çok çöpüm, yeni bölüm atmaya baktım ✌😿

AJAJAJJAJAIAA çok çöpüm, yeni bölüm atmaya baktım ✌😿

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    
2.6k

je t'aime, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin