21. bölüm #metin
Hazır olmaya yakın olan çorbayı biraz daha karıştırıp altını kapattım. Elime üst çekmeceden aldığım tabaklara atıp kepçe ile çorbaları tabaklara döktüm.
Tek yapmayı bildiğim şey sulu yemeklerdi ve birkaç hamur yemeği. Grupta ki saçmalıklarım yüzünden sevgilimi kızdırmıştım ve kendimi affettirmek için ona yemek yapmıştım.
Elimde tepsiyi alıp oturma odasına geçtim ve masaya oturup tabakları karşı karşıya koydum. Ellerimi saçlarımdan geçirerek biraz daha dağıttım,
"Chan! Yemekler hazır.." Banyodan çıkan sevgilimi görünce sesimi biraz azaltıp ona baktım. Nemli siyah saçları gözlerinin önüne düşmüştü, üstünde ise siyah tişört ve siyah eşofmanı vardı.
Bu görüntü karşısında kalbim hızlı hızlı teklemeye başladı. Felix olmaz, bu görüntüye yükselemezsin, yemek yiyeceğiz.
İç sesime hak vererek masaya oturdum, hâlâ onu bakıyordum, elindeki havluyu koltuğun kenarına koyup bana döndü. "Daha ne kadar bakacaksın? Yedin, bitirdin."
Bakışlarımı sevgilimden çekip tabağıma yönlendirdim, bir de kızar Felix!
Gözlerimi devirip su bardağına uzandım ve büyük bir yudum aldım. Daha sonra da beraber yaptığım yemekleri yemeye başladık.
"Şu hasta halimle ne kadar güzel yapmışım..." mırıldanarak yemeye devam ettim. Chan'in bakışları bana dönmüştü.
Bir şey demeyerek geri yemeğini yemeye başladı, gruptaki konuşmadan sonra gözlerinin altında ki siyahlıkları fark etmiştim, içten ice kendimi kötü hissediyordum.
Bazen saçmaladığım çok oluyordu fakat bu son yaptığım beni çok üzmüştü, o yüzden bir şey demeyerek kendimi affetirmeye çalışıyordum.
Yemeklerimiz bittiğinde mutfağa geçip kirlileri makineye dizdim. O sırada Chan'da mutfağa girdi.
"Yarın yurda döneceğiz, okullar bittiği zaman yeniden geliriz." Ara tatilde Uludağ'a kafamızı rahatlatmak için gelmiştik.
Ne rahatlatmak ama, zehir etmiştim. Bir şey demediğini fark edip boğazımı temizleyerek "Burayı özleyeceğim, yazın da kar olur mu?" dedim.
Omuz silkip iki bardak çıkardı "Bilmem, çok kalmayız zaten. Buranın dilini bilmiyorum." başımı onu onaylarcasına salladım.
İkimize de kahve koyup oturma odasına gitti, bende ellerimi silip peşinden gitmiştim. Yanına oturup sehpaya koyduğu bardağı elime aldım.
"Affettin mi beni?" ona dönüp dudaklarımı büzdüm. Sarı saçlarım ile daha tatlı oluyordu bu hareketim. Chan'in zaafı olduğu için bazı durumlarda da dudaklarımı büzüyordum.
Ona meraklı bir şekilde bakmaya devam ettim, o da bana dönüp ilk önce gözlerime sonra da büzmüş olduğum dudaklarıma baktı.
"Hiç küsmemiştim ki." mırıldanarak üzerime eğildi. Dudağından bir öpücük aldı. "Sadece sinirlendim." Bir kere daha öptü.
"Hmm, öyle mi?" bu sefer ben ona yaklaşıp dudaklarını öptüm. Dudaklarımın üstünden bir şeyler mırıldandı. Birkaç saniye sonra geri çekilmişti.
Sıcaklığın yerine gelen soğuk ile içim titermişti, "Kahveni soğutma."
İki öpüşüyorduk, kahve soğusa ne olur!
#selam kontrol etmeden atıyorum, mal gibi yazmış yanlışlarım vardır dkeşfmemröçdöfldf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
je t'aime, hyunho
Teen Fictionminho, dans kursundaki platonik olduğu çocuğa yakınlaşmak için ortak arkadaşlarının yardımını ister. 7 11 2020