5.

423 35 8
                                    

Dediğim gibi içimde buruk bir sevinç oluşmuştu. Ama ta ki iki gün sonra yatak döşek hasta olana kadar. İçimdeki bu burukluk gitmiş yerini hüzün almıştı. Dedem beni yanına çağırdı ve evladım, yanıma gel ve beni can kulağıyla dinle, sana bir kaç öğüdüm olacak. Ben ahirete göçtükten sonra sakın ama sakın gaflete düşüp de benim ölümüm için arkamdan Allah'a isyan etme. Rabb'imiz En'am Suresi 15. ayette ne diyor (Besmele çekiyor), قُلْ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ yani "De ki: Ben Rabb'ime isyan edersem gerçekten büyük bir günün (Kıyamet gününün) azabından korkarım." Evlat sen de bunun bilincinde olasın. Sana daha önce de söylediğim gibi ben vefat ettikten sonra benim yerime sen geçeceksin. Sana gelenin sana iyi niyetle mi kötü niyetle mi geleceği sana bildirilecektir. Ama sen sakın korkma, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğini de sakın unutma. Ben öteki dünyaya sakın üzülme. Benim özel odama gir ve orada çalışma masasının sağ çekmecesinde iki adet kağıt olacak. Üzerinde 1 yazanı ben vefat ettikten sonra oku, 2 yazanı da benim vefatımdan bir sonraki perşembeyi cumaya bağlayan gece oku. Oğlum (bana ilk defa burada oğlum demişti, hatırladıkça içim acıyor) bu ev, senin gaflete kapılmanı önleyecek olanlar, özel odam ve oradaki eşyalar hepsi sana emanet. Allah'a emanet ol oğlum dedi. Ben ise bir şey diyemedim, hem de hiçbir şey. Sadece susup oturdum ve yanağımdan süzülen gözyaşları konuştu. Dedem ağlama evlat ağlama Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz dedi.

 O gün enteresan hiçbir şey gerçekleşmedi yardıma muhtaç hiç kimseler de gelmedi. O günün akşamına yemek hazırlıyordum dedeme. Yemeğini yedirdim. Beraber oturup sohbet ettik. Dedem bana bir anda evlat hadi bir Yasin-i Şerif oku da gönlümüz şenlensin, mest olalım dedi. Ben ise hiç uzatmadan Kur'an-ı Kerim'imi getirdim ve okumaya başlamadan önce dedeme hangi makamda okumamı istersin dedim (Kendisi makamlı okunuşları çok severdi). Dedem bulunduğumuz vakitten dolayı (sabah ezanına 20 dakika kadar felan vardı) Sâba Makamı'nda okumamı istedi. Ben de dedemi kırmadım, başladım Sâba makamında okumaya. Ben okudukça sanki yer sallanıyor gibi hissettim. Biz köyümüzün dağa ormana yakın tarafında oturduğumuz için kurtların köpeklerin çakalların tilkilerin uluması, kümesimizdeki horozların ötmesini duyuyorduk. En sonunda okumam bittiğinde sabah ezanı da o mükemmel makamı ile okunmaya başladı. Ezan bitti ve ben de namazın kılınması gereken vakti (aslında sabah namazlarının ezan okunduktan yaklaşık yarım saat sonra kılınması daha makbûldur) beklemeye başladım. Yaklaşık yarım saat süren beklemenin ardından abdestimi tazeledim (Yasin okumadan önce abdest aldım demeyi unutmuşum) ve sabah namazını kılmaya hazırlanırken dedeme de haber edeyim de belki ben Kuran okurken içi geçmiştir muhteremin dedim ve dedeme yavaşça dokundum ve dede ezan okundu istersen namaz kılalım dedim ama dedem ses seda vermedi. Ben de uyuduğunu düşünüp ses etmedim. Namazımı kılıp kendimi uykunun topraklarına bıraktım ve uyuduğum anda...


Arkadaşlar, değerli okurlar lütfen VOTE (OY) ve YORUM atın. Okuyucularım, sizler seviyorum; ama OY ve YORUM attığınız sürece daha da çok seviyorum

Ahlas Efendi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin