13.

294 26 0
                                    

B: Mihal, Efrail bu cin sabaha kadar size emanet. Alın bunu başka yere götürün sakın bir zarar vermeyin. Size zarar vermesine de izin vermeyin. Sabah, ben sizi çağırınca cinniayı da alıp gelirsiniz.

Mihal ve Efrail dediklerimi tasdikledikten sonra beni evlerinde misafir etmek istediler. Ama ben onlara cinnianın (evet, Zahure dişi bir cin) kızlarının bedenini terk etmesiyle bu olaydan kurtulduklarını düşünmemesini söyledim. Daha önümüzde uzun bir yol vardı. Ben Dursun'la beraber sohbet muhabbet ederken, Emine'nin gittiği koşuları bizi de çağırdı ve biz de mecburen davetlerine icabet ettik. Canip amcayla ben misafir odasında, ev sahipleri kendi odalarında, Dursun'la Emine de ev sahiplerinin askerdeki oğlunun odasında kaldılar. Gece yarısı herkes uyuduktan sonra Dursunlar'ın evinden ışık parlamaları sesler çatırtılar çığlık sesleri, envai çeşit hayvan sesleri gelmeye başladı. Ben de anladım ki bunlar eve musallat olan cinlerin işiydi. Bir ara da yattığım odada bi karaltı gözüktü gözüme. Kıpkırmızı gözleriyle bakıyordu bana ve sonra bunlar çoğaldı. Hemen Ayetel Kürsi Felak Nas Fatiha İhlas okumaya  başladığımda hepsi tiz bir çığlıkla kaçıp gittiler. Evin etrafındakilerin bakarak "siz daha durun sizinle işim daha başlamadı ama en yakın sürede size de geçeceğim" deyip  eve bir zarar vermemesi için onları da yine okuyarak kaçırdım. Sabah ola hayrola diye diye evi ve etrafı okuyup üfleyip uyumaya başladım. Sabah ola hayrola deyip uyumaya başladım.

Sabah bir çığlıkla uyandım, daha doğrusu bütün köy o çığlıkla uyanmıştır diyebilirim. Köyün muhtarının kızı çeşmeye su almaya giderken yolun ortasında köyün çobanlarından olan Muhsin'i üstü başı yırtık pırtık bir şekilde bulmuş ve sonrasında da basmış çığlığı korkudan. Oraya ilk varanlardandım. Hemen yakındaki evlerden gelen insanlardan soğuk su kolonya falan istedim. Bir yandan ben soğuk suyu yavaş yavaş elimle yüzüne yayarken diğer yandan Muhsin'in anası da kolonya sürüyordu bileklerine. Muhsin zar zor geldi kendine. Ben hemen dağıttım kalabalığı ve Muhsin'i gece kaldığımız eve getirdik. Yüzü sapsarıydı. Hemen ev sahibi kadından bir bardak soğuk su ve bir miktar soğan kabuğu istedim o da hemen getirdi. Suyu verdim Muhsin'e içsin diye. Korkudan eli ayağı titrediği için içemiyordu suyu. Suyu elinden aldım ve bir kaç ayet ve dua okudum içine bir de ufak boyda bir leğen istedim. Onu da getirdiler. Okuduğum suyu içirdim Muhsin'e. Muhsin içmek istemedi elimi ittirdi ama ben zor da olsa içirdim. Hemen leğeni ağzının altına getirdim ve getirmemle Muhsin'in kusması bir oldu. İçine de elimde hazır halde bulunan soğan kabuklarını da atıp leğenin içindekileri yaktım. Yavaş yavaş kendine gelen Muhsin anlatmaya başladı...

Evvet, uzun bir aradan sonra yine sizlerle beraberim. Bugünlük bu kadar olsun vaktim şuan kısıtlı olduğu için bu kadar yazabildim anca. Lütfen kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın.

Ha bir de yarın da bölüm atma ihtimalim var ona göre. :)

Ahlas Efendi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin