Beş- Senin karşında sensiz olmak

694 38 17
                                    

“Soo uyanacak mısın? Ben işe gidiyorum sen de uyan ve kahvaltını yap.” Luhan kapıyı açmadan önce bağırdı. Cumartesi ve Pazar günleri enstrüman mağzasında çalışıyordu. Aslında ara vermişti çalışmaya fakat bazı ihtiyaçlarından dolayı yeniden kendini oraya sürüklüyordu. Soo uyandı ve işe giden giden arkadaşını yolcu etmek için kapıya kadar koştu.

“Lulu gidiyor musun? Kendine dikkat et, bir şey olursa ara ve sakın gel sana şeker verecem, gel seni arkadaşının yanına götürcem diyen yabancılarla konuşma. Hahah!” Luhan sabah sabah saçmalayan şaşkın ama bir o kadarda tatlı arkadaşına buruk bir gülümseme verdi ve sarıldı.

“Ben kaçtım tatlım. Kahvaltını yap, sakın akşama kadar aç oturma.” Dedi ve gitti.

Soo bütün gün evde oturmuş, Luhan ise bir çok müşteri ile ilgilenip iki üç parça bir şey satabilmişti.

Pazar günü de aynı şekilde başlayıp devam ediyordu. Luhan ara sokakta bulunan mağzada yeni gelen müşteriyle ilgileniyordu. Bütün gitarları inceleyen ve karar veremeyen müşteri onu sıkmıştı ama dayanmalıydı.

Akşama kadar çalışmıştı ve yorulmuştu daha sonra yanına mağzanın sahiplerinden biri geldi ve iki günlük çalışmasının karşılığını eline uzattı.

“Al bakalım dostum, İyi çalıştın ve ödülü hakettin, fazladan bir tane koydum oda benden olsun.” Dedi ve beyaz tozla dolu olan iki küçük paketi Luhan’a uzattı. Luhan çekinerek paketleri aldı ve ceketinin cebine koyup oradan çıktı.

“Soo ben geldim.” Dedi ayaklarını çıkarıp içeri girdi. Soo onun için yemek hazırlamıştı mutfaktan seslendi.

“Luhan üstünü değiş gel, yemek ye.” Luhan üstünü değişip mutfağa geldi sandalyesine oturup arkadaşının onun için hazırladığı yemekleri yedi.

“Soo çok güzel olmuşlar, eline sağlık.” Soo arkaşına gülümsedi ve “afiyet olsun” dedi. Daha sonra bir film izlediler ve uyumak için odalarına çekildiler. Luhan odasına girdiğinde önce bir paket uyuşturucuyu eline aldı daha sonra günlüğünü çıkardı ve beyaz tozu damarlarına çekmeden önce bir şeyler karaladı.

‘Artık dayanamıyorum!

Bir şeyler eksik ne olduğunu bilmediğim bir şeyler. Bu beni deli ediyor!

Ama en çok da ‘o’ beni bu pisliğe sürüklüyor ya da onun yokluğu. Sehun neden sana ulaşamadıkça bu iğrenç şeye başvuruyorum. Sensizliğe neden katlanamıyorum? Bu madde neden beni kendine çekiyor anlamıyorum. Başladığım ilk zaman sanki vücudum bu hiç bilmediğim şeye ihtiyaç duyuyordu ve kullandıktan sonra rahatlamıştım tanıdık uyuşmayla! Ahh kontrolünü elime alamadığım hayatım neden boka dönüyorsun?

 Soo asla bilmemeli çok üzülür asla kimse bu bağımlılığımı bilmemeli. ‘Sehun ve esrar’…

Daha sonra bir kağıda döktüğü uyuşturucuyu o güzel burun deliklerinden içeri yolladı. Duyduğu yanma hissi bile ona zevk veriyordu, yaşaran gözlerini kapattı ve bekledi, alışmaya başladığı o tanıdık sahte hissi bekledi. “Bırakmalıyım! Tedavi olmalıyım!” akıllıca söylediği son cümlesi olmuştu. Sonrası beyaz tozun ona yaşattığı karanlıktı…

Sabah Soo okuldan içeri girer girmez fan klübünde ki çocuklar önüne dizildi ve koro şeklinde özür dilediler. Joon’un yaptığı şey hepsini sinirlendirmiş ve fan klüplerinin adını kirletmişti. Joon’da özür diledi ve Soo’yu derse gitmesi için yalnız bıraktılar. Luhan okulu asmıştı. Sabah Soo onu uyandırmaya çalıştığında bir tekme savurup uykusu olduğunu okula gitmek istmediğini söylemişti. Soo’da ısrar etmemişti ama şu an okulda tek başına takılmak sıkıcı geliyordu.

Beyaz ÇikolataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin