Yazar: (Yeni bölüm gelmiş bulunmakta.. Bu arada lütfen okuyan arkadaşlar sadece yıldıza basmak gibi kolay bir şeyi benden esirgemeyin. Yorumlarınız ve voteleriniz benim için çok önemli. Yazma isteğim ve motivasyonum buna bağlı oluyor. Bunu söylemeyi hiç sevmesemde diğer bölüm 20 vote olmadan gelmeyecek. İyi okumalar.. :) )
Luhan avının tek hareketiyle üstüne atlayıp onu yok edecek kaplan gibi Sehun’u gözlüyordu. Onlara arkası dönük oturan masum av, herşeyden habersiz çeviriyordu kitabın sayfalarını daha sonra aklına dün takılan bir kitabı aramak için ayağa kalktı ve kendini rafların arasına attı. Luhan Çocuğun kalkmasını fırsat bilerek koştu ve kitabın en arkasında ki boş sayfaya Kyungsoo’nun numarasını yazdı. Elleri titriyordu, yakalanma ihtimali vücudunda ki tüm adranalin salgısını açığa çıkarmıştı. Yazdıktan sonra alnında heyecendan oluşan terleri sildi ve aynı hızla Soo’nun yanına geçip oturdu. Soo arkadaşına inanamıyordu, hayal kırıklığı ile ona döndü Luhan arkadaşına onaylayıcı bir bakış verdi.
“Numaranı yazdım Soo.”
“İyi halt ettin Luhan, Ben senin kusursuz dediğin planının bu olduğunu bilseydim.. Ayşş inanamıyorum sana.”
“Çok konuşma Soo kalk gidelim burdan, sanki geri dönünce, numarayı görünce bizim olduğumuzu anlayacakmış gibi hissediyorum, zaten hukuk bölümünde oturanlar bize dövecekmiş gibi bakıyorlar, hani haksız da sayılmazlar, biz burada oyun oynuyoruz onlar vizeler için harıl harıl çalışıyorlar, Kalk kaçalım. Şipal the kütüphane.” (Şipal korece küfür) Ayağa kalkmış gidiyorlarken Soo saçmalayan arkadaşına döndü
“Asıl senin planına şipal ben Lulu, sen cidden bizi arayıp konuşacağını mı zannediyorsun! Böyle normal normal, kırk yıllık kankalar gibi, oğlum çocuk hangi sapık ne b*k yemeye kitabımı kirletti der, aramaya tenezzül etmez be! Çinça aigooooo başıma gelenler.”
“Yaşlılar gibi dövünmeyi bırak tatlım, arayacak işte o kadar!” Kendinden emin bir şekilde konuştu Luhan, hem yürüyorlar hem küçümseyici bakışlar altında küfürleriyle olayı konuşuyorlardı. Fakültelerine geri döndüklerinde sanat tarihi gibi sıkıcı bir ders onları bekliyordu ama onlar şu an yaptıkları saçma planlarının heyecanından dersin sıkıcılığını düşünmüyorlardı bile. Boş sıra bulup oturduklarında yanlarına Bakir gay ikizler fan klübü üyesi olan uzun boylu, beyaz tenli çocuk geldi. (fan klüpleri var demiştim.)
“Kyungsoo seonbae (üst devrelere saygı ifadesi), sene sonu gösterisi için ne yapmayı planlıyorsunuz, biz fan klübü olarak size yazdığımız şarkıyı söyleyeceğiz ve dansçılarda dans edecek, on kişilik bir klüp olsakta iyi iş çıkaracağız.” Soo içinden şipal the gösteri dedi bu çocuklar çıldırmışlar mıydı? Fanboyluğu aşmış saseng’e dönmüşlerdi, yine de sakin olmalıydı. Çocuğa döndü ve en tatlı gülümsemesini sundu dudakları kalp şeklini almıştı çoktan ve çocuk kesinlikle büyüye kapılmıştı.
“Joon merak etme sizi izleyeceğiz fhyting! Dedi.” Çocuk kalkıp gidince Luhan ona ‘sen yok musun’ bakışını verdi ve üstüne ‘asıl sen yok musun’ bakışını aldı. Bu arada ders başlamıştı bile.
Jongin bu aralar sık sık uğradığı kütüphaneye gelmişti. O çok çalışkandı bütün derdi kültürlenmek olan bu kitap aşığı genç edebiyat kitaplarının raflarına göz gezdiyordu. Ahh kitaplar ne kadarda güzeldi! Hadi hadi yemeyelim kimseyi yine Sehun’u bugün nasıl avlasam diye buraya uğramış onu dikizliyordu. Okuduğu kitabı görünce o yokken eline aldı ve karıştırdı. En son sayfada gördüğü şeyle yüzüne seksi ya da piçimsi o sırıtmayı koyup telefonuna kaydetti numarayı. O cidden saftı yok yok ona kimse o numaranın Sehun’a ait olduğunu söylememişti ama çok bilmiş , zeki(!) çocuk öyle sanmıştı. “bu günlük bu kadarı kafi” dedi ve oradan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Çikolata
FanficLuhan Sehuna baktı ve sabah mırıldandığı şarkıdan bir cümle söyledi. “Son günümüzmüş gibi bakalım birbirimize içimizi görür gibi, kalbim kalbinmiş gibi; son kez atıyormuş gibi...” Sehun ona gülümsedi “Ben seni son günmüş gibi sevsem bile doyamam...