Yemek

79 9 6
                                    

"Yemek biraz yanmış olabilir, dikkat et."

"Sorun değil canım. Senin ellerinden çıkan her şey mucize gibidir."

"Sen de benim elimden çıkmamış bir mucizesin."

"Yemek biraz daha az yanmış olsaydı iltifatını kabul edebilirdim."

"O kadar kötü mü ya?.. Evet o kadar kötüymüş..."

O kötü yemeğe bile razıyım şu an.

Bazen kendi kendime konuşuyorum. Kendimi anlayabilen tek kişi ben olduğum için en büyük dert ortağım da benim. Kendime sürekli şu soruyu soruyorum.

"Bir kişiyi nasıl unutursun?"

Ve hala cevabını bulamadım. Belki de unutmak istemediğimdendir. Bilemem. Bazı şeyler olmadan hayatın bir anlamı kalmıyor. Bazen yükselirsin, bazen de düşersin. Derine, en dibe. Birisinin gelip seni kurtarmasını beklersin. Bazen ışıktan oluşan bir el uzanır kirlenmiş ellerine, bazen de aşağı çeker hayatın bataklığı.

Zamanında sorulmaması gereken sorular sordum aynadaki kendime. Şimdi bu soruların pişmanlığını çekiyorum. Her sabah uyandığımda kulaklarım çınlıyor, başım ağrıyor. Ayaklarım, bacaklarım hareket etmek istemiyor. Vücudum kafama göre hareket ediyor ama benim gitmek istediğim yer kalbimde saklı.

Şu an derinlerdeyim. En diplerde. Bir elin uzanamayacağı kadar derinlerde. Umut ışığını göremiyorum. Soğuk içime işliyor. Üşüyorum, titriyorum. Isınmak istiyorum fakat güneş bile benden kaçıyor. Bu karanlık bulutlar üzerime geliyor. Her şey, herkes bana uzak geliyor artık.

Ama hayır. Dik durmam gerek. Pes etmemem gerek. O beni bu halde görmek istemezdi. Çok neşeliydi. Benim tam tersim. Ben bardağın boş tarafına bakardım. O ise bardaktaki tüm suyu içerdi. Hayat fışkırıyordu gözlerinden.

Şimdi ise panomda resmi asılı. Hani sonsuza kadar beraber yaşayacaktık? Hani beni hiç bırakmayacaktın? Hani beni sonsuza dek sevecektin? Geçmişte evimin içinde şarkılar söylerdin, senin sesinle hayat bulurdum. Şimdi ise odamın içinde yankılanıyor önceden söylediğin tüm şeyler.

Önceden Söylediğin Tüm ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin