Kuzen

43 8 10
                                    

"Kaan, ben niye senin hiçbir yakınını tanımıyorum?"

"Yok çünkü."

"Nasıl yok?"

"Bildiğin."

"Yakın arkadaşın falan da mı yok?"

"Yok."

"Kuzen?"

"Annem de babam da tek kardeş."

"Annen baban?"

"Ayrı şehirdeler."

"Sevgili?"

"Yemezler."

Sen benim hiçbir yakınımı tanımıyordun. Tüm arkadaşlarımla bir şekilde yollarım ayrıldı. Ve bugünlere kadar yanımda olan tek kişi sendin. Senden öncesi de zehir gibiydi, sen gittikten sonrası da zehir gibi.

Kafenin önüne gittim. Mehmet beni bekliyordu. Elinde sigara vardı. Beni görünce yere attı.

"Geldim bekle!" diye bağırdı bana. Daha sonra koşarak yanıma geldi.

"Şu taraftan." diyerek bara giden yolu gösterdi. Ardından yürümeye başladık. Bara varana kadar havadan sudan konuştuk. O da benim gibi tek yaşıyormuş. Ailesinden ayrıymış.

Bara vardık ve kendimize birer bira söyledik. Biralar geldikten sonra Mehmet biradan büyük bir yudum aldı. Daha sonra cümleye girdi.

"Şimdi kanka, ben kimim bilmiyorsun değil mi? Benim hakkımda yanlış izlenime kapılmış olabilirsin ama ben öyle her önüme geleni içmeye götürmüyorum. Ve hayır eşcinsel değilim." dedi. Son cümleyi söyledikten sonra beraber güldük. Daha sonra cümlesine devam etti.

"Ben aslında seni uzun zamandır tanıyan birisiyim. Ama sen beni büyük ihtimalle hiç görmedin."

"Hayır görmedim." dedim.

"Ben aslında Nil'in anne tarafından kuzeniyim." dedi Mehmet. Epey şaşırdım. Çünkü senin tüm kuzenlerini tanıdığımı zannediyordum.

"Nil'in kuzeni mi?" diyebildim sadece şaşkın bir tavırla.

"Evet." dedi. "Ama beni seninle hiç tanıştırmadı. Açıkça söyleyeyim, ben o zamanlar Nil'in sevgili yapmasına karşıydım."

Birasından bir büyük yudum daha aldı. Ben de onunla beraber bir büyük yudum aldım. Birasını yere koyduktan sonra cümlesine devam etti.

"O zamanlar karşıydım sevgili yapmasına. Yanında bir erkek görsem sinirleniyordum. Bu yüzden bir süre aramız bozuldu Nil ile. Benimle birkaç ay konuşmadı. Tabi bu süre zarfında ben yine Nil'i ara sıra görüyordum."

Biramızdan birer büyük yudum daha aldık.

"Bir gün Nil'in yanında seni gördüm. Ve sende diğer takıldığı erkeklerden farklı bir şey gördüm. Sen, sen diğerleri gibi saygısızca davranmıyordun. Sözlerine dikkat ediyordun, hareketlerine dikkat ediyordun. Ve senin sayende Nil ile aramı düzelttim. Gerçi aradan bir ay geçtikten sonra şey oldu ama... "

Yine biramızdan büyük birer yudum aldık.

"Ben sana teşekkür etmek istiyorum. Onun o orospu çocuğu babası yanında durmadı, bir kaşar için kızını evinden attı. Sen onu evine aldın, eğlendirdin, hastanede ziyaretine gittin ve en önemlisi, onu kaybedeceğini bile bile asla bırakmadın. Sen cidden çok delikanlı adammışsın."

Konuşmasını bitirdikten sonra birasından bir yudum daha aldı ve boş bardağı ileri doğru sürdü. Ben konuşmaya başladım.

"Sevdiğin zaman kaybedip etmeyeceğine bakmıyorsun ki. Elinizde olan zamanı elinizden geldiği kadar güzel bir şekilde geçirmeye çalışıyorsun. Ve ben onun kanser olduğunu öğrendikten sonra, o beş ayı ona elimden geldiği kadar iyi yaşatmaya çalıştım. Yaşatabildiğime de inanıyorum. Umarım yaşatmışımdır. "

Umarım hayatının benle olan bölümünü çok güzel yaşamışsındır. Çünkü o günlerde yaşamamın tek amacı senin mutluluğundu.

Bir saat daha oturduktan sonra kalktık ve evlerimize döndük. Sıcak bir rüzgar ediyordu. Yarın fırtına olacak gibiydi. Bir sıkıcı iş günü daha beni bekliyordu. Ama para da gerekli sonuçta.

Odamdaki camın önüne geçtim ve bir sigara yaktım. Sen bana yaklaşma sigara içerken. Ciğerlerine zarar. Ben zaten yanına gelmek için çok sigara içiyorum.

Önceden Söylediğin Tüm ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin