Son Kez

40 8 8
                                    

"Kaan."

"Efendim."

"Eğer ben ölürsem beni sevmeye devam edecek misin?"

"Ölmeyeceksin."

"Sadece sorumu cevapla."

"... Seni her zaman seveceğim."

"..."

Seni ömrüm bittikten sonra bile seveceğim Nil. Bilmeni istediğim tek şey bu.

Yine sabah olmuştu. Alarmımdan önce uyanmıştım. Pencere açık uyumuşum, bu yüzden dışarıdaki fırtına camı duvara kadar itmiş. Onun sesiyle uyandım. Bana "Camı kapat, üşüdüm." dediğini duyuyorum.

Hazırlandım ve apar topar evden çıktım. Bugün üstümde nedensiz bir gerginlik vardı. Birisi bana baksa bile dövecek kadar gerginim bugün. Neden bilmiyorum. Normalde hiç olmazdı. Belki de bu fırtınada kuryelik yapmak zorunda olduğum içindir. Üçüncü günden hasta olmasam iyi olur.

Kafeye vardım koşa koşa. İçeride herkes vardı. Mehmet hariç. O akşam gelecekti her zaman olduğı gibi. Açıkçası Mehmet ile konuşmak beni biraz rahatlatmıştı. Sana karşı iyi davrandığımı düşünen birisiydi.

İçeridekilere "Günaydın." dedikten sonra kapının önüne çıktım ve bir sigara yaktım. Biraz sonra Zeynep yanıma geldi.

"Dün Mehmet'le ne yaptınız?" diye sordu.

"İçtik." dedim.

"Mehmet ile seni Nil mi tanıştırmıştı?"

"Hayır. Pazartesi günü burada tanıştım. Kuzeni olduğunu da yeni öğrendim. Nil hiç söylememişti."

"Cidden mi?" diyerek tepki gösterdi Zeynep.

"Evet." dedim. Daha sonra içeriden Zeynep'i çağırdılar. "Telefon çalıyor."

Yine hamburger söylemişlerdi. İki hamburger. Sipariş hazırlanırken bir sigara daha yaktım. Sigaram bittiğinde ise sipariş hazırdı. "Çabuk gel." dedi Zeynep. Ardından elime hamburgeri tutuşturdu. Ben de motora binip adrese gitmeye başladım.

Siparişin verildiği adres eski bir binaydı. Gri boyası vardı fakat soyulmuştu. Pencereleri de tahtadandı. Alt kapıdan içeri girdim ve üçüncü kata kadar çıktım. Daireye vardığımda kapıyı tıklattım. İçeriden bir ses "Geç salona beni bekle!" diye bağırdı. Ardından kapıyı açtı.

Kapıyı açtığı anda adamla gözgöze geldik. İkimiz de birbirimizi tanıyorduk. Ve ikimiz de birbirimizden hoşlanmıyorduk. Adam sert bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Seni tanıyorum. Sen Nil'in evinde kaldığı çocuksun. Kızım da annesi gibi orospu çıktı!"

Bu lafları söyleyen kişi senin öz babandı Nil. O küfür ağzından çıktığı anda ellerime, kollarıma hakim olamamaya başladım ve "Sen kime küfrediyorsun lan hayvan herif?!" deyip elimdeki hamburgeri bir kenara atıp adamın suratının tam ortasına sert bir yumruk attım. Zaten neredeyse 60'lı yaşlara gelmiş adam yumruğuma dayanamadı ve yere yığılıp bağırmaya başladı.

"Bu Nil içindi." dedim. Daha sonra adamın yere düşürdüğü parayı alıp kafeye geri döndüm. Sinirim tüm hal ve hareketlerimden belli oluyordu. Zeynep de bunu fark etmişti.

"Ne oldu Kaan? Müşteriyle mi tartıştın?" diye sordu.

Cevaplamadan önce bir dal sigara yaktım. Daha sonra söze girdim.

"Gittiğim müşteri Nil'in şerefsiz babasıydı. Suratının ortasına bir tane indirdim. Nil'e ve annesine sövüyordu." dedim. Zeynep ise şaşkınlıktan aynı anda bir sürü tepki verdi.

"Neden vuruyorsun adama, salak mısın?" diye bağırdı daha sonra.

"Hak etti." dedim. Daha sonra içeri girip üstümü çıkarttım. Kafeden çıkarken de "Artık burada yaşayamam, başka kurye bulun." dedim Zeynep'e. Sonrasında ise koşarak eve döndüm.

"Beni neden seviyorsun Kaan?"

"Seven insana bu sorulur mu?"

"Soruyorum işte. Neden seviyorsun beni?"

"Söyleyeyim o zaman... Sen hayatım boyunca yaşamadığım mutluluğu bana yaşatıyorsun. Sen beni neden seviyorsun peki?"

"Yanımda olacağına inandığım tek kişi sensin çünkü."

"Olacağım."

"Her mutlu anımda yanımda olmanı istiyorum. Ama üzgün anlarımda yanımda olma. Senin de üzülmeni istemiyorum. Kıyamam sana."

"Asıl üzgün anlarında yanında olmam gerekmiyor mu?"

"Olsun, sen olma. Üzme kendini. Tek ben üzülürüm, sana da söylemem üzüldüğümü."

"Olmaz öyle şey. Beraber üzüleceğiz."

Umarım şu an üzgün değilsindir çünkü ben şu an yanına gelemiyorum. Umarım bir kedi olmuşsundur ve beni bekliyorsundur bir sokak arasında.

Eve girdim ve salondaki koltuğa oturup senin fotoğrafını elime aldım. Bana "Gergin misin? Gerginsen öpeyim düzelir." dediğini duyuyorum. Sesin yankılanıyor evin her bir köşesinde.

Elimde tuttuğum fotoğrafı iç cebime koydum ve odama gidip valizimi hazırlamaya başladım. Aynada kendime sorduğum sorunun cevabını bulduğuma inanıyorum. Her şeyi bırakıp yeni bir sayfa açmak. Ben de bu evi, senin önceden söylediğin tüm şeyleri, oturduğumuz sandalyeleri, yattığımız yatağı, film izlediğimiz koltuğu, yemek yediğimiz masayı bırakıyorum. Belki seni unutmama yardımcı olur. Geçmişe takılmanın sonu çok iyi olmuyor.

Sadece gerekli olan eşyaları valizime koydum ve kapının önüne gittim. Son bir kez baktığım senin olduğun yerlere, son bir kez dinledim senin sesini. Bana son kez hoşgeldin dedin, son kez güle güle dedin, son kez iyi geceler dedin, son kez seni seviyorum dedin. Son kez yemek yaptın bana, son kez beraber yemek yedik. Son kez beraber yattık. Son kez film izledik.

Son kez öptüm seni.

Önceden şarkılar söylerdin bana, senin sesinle hayat bulurdum. Şimdi geride kalıyor önceden söylediğin tüm şeyler.

Önceden Söylediğin Tüm ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin