Bütün bu olanların üzerine Jungkook'un bir planı vardı. İlk başta anlattığında mantıklı gelmemişti ve fazlaca sorgulamıştım ama şimdi aklıma yatıyordu.
Plana göre, ordunun kullandığı antiza spreyini kullanarak Jungkook'un kolunu kesecektik, Jin'in de karnını yararak üzerimi kana bulayacaktık.
Antiza spreyi uyuşturup acının hissedilmemesini sağlayan bir bitkiden yapılıyordu.
Son olarak ben de elimde olan bütün oyunculuğumla herhangi bir ekibi bularak onları bizimkilerin yanına çekecektim.
Yaralarının kolay iyileşmemesi ve lebn'in kanı emmesini önlemek için zaft otunu iç çamaşırlarına attılar. Ot tenlerine değdiği sürece etkisini gösterirdi ve onlar da otu bulamayacakları bir yere saklamışlardı.
Planımızı başarıyla gerçekleştirebilmiştik en nihayetinde. Ne var ki Taehyung'u fazlasıyla merak ediyordum, bizden farklıydı ama bu groyl olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
"Abimi düşünmeyi bıraksan mı artık?"
Jungkook yattığı yatakta bir sağa bir sola dönüyor, asla susmak bilmiyordu. Onu susturmak için sessiz kalıp kendimi düşünmeye teşvik etsem de susmayı becerememişti. "Düşünmüyorum."
"İçin içini yiyor biliyorum." Kısmen doğruydu. Taehyung hakkında bir sürü sorum vardı, Jungkook'a hiç benzemiyordu bile.
"Sadece aklımda birkaç soru var." diye söyleyiverdim. Bunu bekliyormuş gibi hemen doğruldu ve kaşlarını kaldırdı.
Tabii, ona konuşacak bir malzeme vermiştim. Genelde suskun olan Jungkook şu anda konuşmak için deliriyor olmalıydı.
"Sor bakalım."Groyl olan biri hakkında soru sormak yer altındayken aptallık olurdu. Umursamıyor muydu gerçekten? Kendimi riske atmak istemedim.
Jungkook buranın en güvenilir kişilerinden olduğu için kaygısız duruyordu. Ben öyle değildim, burada beni kimse tanımazdı ve her an şüphe edebilirlerdi. Daha ben kendimi yeni keşfederken açık verebilirdim.
Yatağın yanındaki samdalyeden kalkarak ceketimi aldım ve odadan çıktım. Aklımdaki soruları cevaplamak istiyordum ama burada yapamazdım.
Yer altının ana kapısına geldiğimde giriş çıkış yapabilmem için verilen kimliği uzattım ve kontrolden geçerek yer altından ayrıldım.
Ayda yılda bir aldığım izni de Jin'in yanına gidip bilgi almaya çalışarak harcayacaktım. Sanırım Taehyung'a fazla önem veriyordum ama sebebi belli değildi.
Taksiye atlayıp hastaneye geldim ve doğruca asansöre giderek dördüncü katı tuşladım. Öğle arası olduğundan Jin boş olmalıydı.
Odaya girdiğimde kardeşimi yanında görmeyi beklemiyordum. "Jisoo?"
Gülümseyerek el salladı ve Seokjin'i çekiştirdi. Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. "Senden kısa süreliğine Jin'i çalabilir miyim?"
Kısık gözlerini biraz daha kısarak Jin'e sonra da bana baktı. Şüphelenmiş bakışları gereksizdi, dışarıdan bakıldığında sadece iş arkadaşlarıydık. "Pekala."
Jin'den ayrılıp yanıma geldiğinde kulağıma fısıldayarak "Samimi olmuşsunuz, aklını çelme." dedi ve gitti.
"Kafayı yemiş." Söylenerek Seokjin'in yanına ilerledim ve konuşmaya başladım.
"Taehyung hakkında bir şey biliyor musun?" Başını evet anlamında sallayarak masaya yaslandı. "Ne bilmek istiyorsun?"
"İlk olarak, gözleri neden turuncu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
groyl
أدب الهواةgüneş ortadan kaybolduğunda insanlığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan groyl adı verilen yaratıklar ortaya çıkardı. rosékook rose, jungkook 15.12.20