Gözyaşlarım hızlı nefeslerime karışırken yanımdan gelen telefon sesiyle gözlerimi açıp yatağımda doğruldum.
Birkaç saniye boyunca karşımdaki beyaz duvara baktım. Tekrar gerçekliğe döndüğümü hissederek derin bir nefes aldım ve telefonuma uzandım.
Telefon ekranında gördüğüm "Viyon" ismiyle telefonu açmadan önce birkaç derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım, "Efendim?"
Telefonun karşısından gelen enerjik sese karşın tebessüm etmeden duramamıştım, "Benden daha önce istediğin kişiler geldi de, sen de hemen buraya gelebilir misin?"
"Tamam, hemen geliyorum."
"İyisin, değil mi?"
Boşta olan elimle hızla yanağımdaki yaşları silerek konuştum, "Evet, iyiyim."
Birkaç saniye boyunca aramıza dolan sessizlikten ise bana inanmadığını anlamıştım. Zaten asla ona yalan söyleyemezdim.
Kimse söyleyemezdi.
Viyon çok uzun zamandır insan psikolojisiyle ilgileniyordu ve ben dahil hiç kimsenin onu şu ana kadar kandırabildiğini görmemiştim, gerçi tek nedeni de bu sayılmazdı, "Tamam, bekliyorum o zaman."
Onu onayladığımı belirtilen mırıltılarımdan sonra hızlıca telefonu kapattım. Ayılabilmek adına banyoya doğru ilerlerken bir yandan da üstümü çıkarmaya çalışıyordum.
Duşun suyunu açıp ısınmasını beklerken mecburen aynadaki yansımamla baş başa kalmıştık. Derin bir nefes alarak yavaşça siyah ojeli parmaklarımı açık mavi gözlerimin altındaki koyu halkalara değdirdim.
Bıkmıştım.
Her akşam bu kabusları görmekten bıkmıştım.Dün sürdüğüm siyah göz kalemini çıkarmayı unuttuğum ve kabus gördüğüm için ise gözlerimin etrafı simsiyah olmuştu ve gözlerim yanıyordu. Gözlerimdeki makyajı çıkarmaya çalışırken aynı anda da saçlarımın dolaşıklıklarını açıyordum.
Uzun, dalgalı, koyu lacivert saçlarımdaki tokayı çıkardığımda, saçlarım bel hizamda yerlerini almışlardı.
Suyun hazır olduğundan emin olduktan sonra yavaşça küvetin içine girdim. Fakat anında kulağıma dolmaya başlayan fısıltılarla gözlerimi sıkıca yummuş ve yüzümü buruşturmuştum.
Canavarım kendini eski zamanlarımıza kıyasla çok daha fazla belli etmeye başlamıştı. Bu beni özellikle son zamanlarda rahatsız ediyordu.
"Kontrolü bana bırak."
"Beni yok sayamazsın."
"Bensiz hayatta kalamazsın.""Kanlarımız bu suya karıştığında da beni red mi edeceksin?"
Beynimde yankılanan son fısıltıyla gözlerimi hızla açarken bütün vücudum buz kesmişti.
Küvetteki su yavaş yavaş siyaha boyanıyordu.
Bu, onun kanı mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haylazlık Meleği | Valena & Loki
Fanfiction"Haylazlık Tanrısı ve Haylazlık Meleği bir anlaşma yaparsa ne olur?" ~~~ Myrkurheim'ın ilk varisi olan Haylazlık Meleği, içindeki acımasız canavara boyun eğmemek için Haylazlık Tanrısının teklifini kabul eder ve bir anlaşma yaparlar. Teklif iki di...