2. Bölüm

577 12 1
                                    

Medya: Steven

   Açıkçası adımı görünce pek şaşırmamıştım. Her şey hazırdı geriye bir tek yanımda götüreceğim bir takım eşyalar kalmıştı. Patron o gün için bize izin verdi çünkü yarın uzaya gidecektik ve yanımızda götüreceğimiz eşyalar halâ hazır değildi. Normalde bu kadar hızlı olmuyordu,hazırlanmamız en az 2-3 ay sürüyordu ama şu an çok acelemiz olduğundan ötürü fazla erken olmuştu. Hemen eve gittim ve yanıma birkaç eşya aldım ama en önemlisi küçük yaşta kaybettiğim annemin bana en son aldığı peluş oyuncağım "Tavşan Kiki"yi alıp almadığımı son ana kadar kontrol ettim çünkü stresli ve korktuğum anlarda o yanımda olmadığı zaman kendimi kötü hissediyordum. Bütün günümü Ay'da ne ile karşılaşabileceğimizi düşünerek geçirdim. Eğer gerçekten bir dünya dışı varlık ile karşılaşırsak onlar hakkında en merak ettiğim konu teknolojileri. Acaba bizden daha mı iyi yoksa daha mı kötü teknolojileri vardı? Korktuğum halde kendimi düşünmekten ve hayalgücümü kullanmaktan alıkoyamıyordum. Böyle böyle zaman geçmiş,akşam yemeğimi yiyordum ama içimden hiç yemek yemek gelmiyordu. Daha sonra dişlerimi fırçalayıp yatağımın içine girdim ve tavana doğru bakıp yine düşünmeye başladım ama belli ki bu düşünceler beni çok yormuş çünkü hemen uyuyakalmışım. Sabah olduğu gibi ben,Steven ve Michael uzay giysilerimizi giyip mekiğe bindik. Sonra hazır olup olmadığımızı sordular ve üçümüz aynı an da "Hazırız" dedik. Daha sonra 3'ten geriye saydılar. 3 - 2 - 1. Mekik havalanmıştı. Ay'da yapmamız gereken bazı görevler vardı ve bunlar sırasıyla şöyleydi:
1-) Bir miktar taş parçası almak
2-) Sinyalin nereden geldiğini bulmak
Ve en önemlisi
3-) Dünya dışı varlık olup olmadığına bakmak
   Bunlar normale bakılırsa o kadar büyük görevler değildi. Ancak daha derine indikçe ne kadar büyük ve ne kadar korkutucu olduğu gözler önüne seriliyordu. Ben bunları düşünürken Steven ve Michael kafa dağıtmak amacıyla klasik sohbetlerini ediyorlardı. Aradan bayağı zaman geçmişti. Artık Ay görüş alanımıza girmişti. İçimdeki hislere alışmıştım. Geçen zaman içinde içimdeki hislerden ve duygulardan Stevene'a ve Michael'a bahsetmiştim. İyi ki bahsetmişim çünkü onlarla konuşmak biraz da olsa içimi rahatlatmıştı. Ay'a daha çok yaklaşmıştık o sırada en başından beri çalışan telsizimizin sesi kesildi işin kötü tarafı ne kadar uğraşırsak uğraşalım bir türlü çalışmıyordu. Çalışmadığı için ajansla da iletişim kuramıyorduk. O an da zihnimde şimşekler çaktı ve yanıma yedek telsiz aldığımı hatırladım. Çocuklara yedek telsizimin olduğunu ve yerini söyledim. Hemen olduğu yerden çıkartıp çalıştırdılar. Steven bu tür konularda yeterince iyiydi bu sayede ajansla tekrardan iletişime geçtik. Önceki telsizin neden arızalandığını bilmiyorduk bu yüzden de hiçbir şeyden şüphelenmemiştik. Ancak benim yedek telsizim de bozulunca bazı şeylerden şüphelenmiştik."Umarım düşündüğümüz şey değildir." dedi Michael. O an da birbirimize baktık çünkü hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk. Ay'da ki her neyse bizim hiç kimseyle iletişime geçmemizi istemiyordu. İşte bu çok büyük bir sıkıntıydı. Önceden bana inanmayan Steven'la Michael benden daha endişeli duruyorlardı. Yarım saat geçmişti ve biz şimdi Ay'a iniş yapmıştık. İlk görevimiz olan bir miktar taş parçası alma görevini yapmak için geri mekiğe girdim ve özel bir kutu alıp onun içine taşı koydum. Daha sonra çocuklarla ikinci görevimizi yapmak için etrafı gezmeye başladık. Ancak Ay'ın tamamını gezme gibi bir şansımız olmadığından bir süre sonra mekiğe geri dönmek için ilerlemeye başladık o an da görmek istemediğimiz manzarayı gördük. Mekiğin yanında dünya dışı bir varlık vardı ya da bir yaratık desek daha doğru olur. Vücudunu tam seçemiyorduk sadece gölgesi görünüyordu. Gölgesinden anlayabildiğimiz tek şey şu ana kadar ki hiç bir canlıya benzemediğiydi. Biz uzay giysimizin kafalığındaki tuşa basarak birbirimizle konuşmaya başladık ve yavaşça kendimizi belli etmeyecek bir şekilde geri geri yürümeye başladık. Bir süre sonra yaratıktan uzaklaştığımızı görünce geri geri yürümeyi bırakıp arkamıza döndük ve yaratık arkamızdaydı. Onun vücudunun her yerini görebilecek kadar yakındık. En başından beri arkamızdaymış.

Bu bölümde bu kadardı. Arkadaşlarınızla paylaşmayı ve oy vermeyi unutmayınız. Okuyan herkese çok teşekkürler :)

YARATIK (Bilimkurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin