.....Uyandım. Kapkaranlık bir yerdeydim. Etrafımda hiçbir eşya yoktu. Yerde uzanıyordum o an da aklıma son yaşadıklarım geldi ve hemen ayaklanıp üstüme baktım uzay giysisiyle duruyordum. Oksijen seviyeme baktım %65'ti. İlk başta ayakta durmakta zorlandım başım dönüyordu. Beni ne ile bayılttıklarını bilmiyordum. Açıkçası beni ne bayılmıştı ondan bile emin değilken ne ile bayılttıklarını düşünmek biraz acayipti. Aklıma Steven ve Michael geldi. Onlara ne yapmışlardı diye düşündüm. Umarım halâ yaşıyorlardır. Hiçbir ses gelmiyordu eğer halâ uzaydaysak sesim dışarıya gitmiyordur ve onların sesi de bana gelmiyordur diye kendimi avutuyordum. Çünkü şu ana kadar varlığından bile haberimizin olmadığı yaratıklar tarafından esir tutulup kapkaranlık ve ses geçirmez bir odada olmak fazlasıyla korkutucuydu. Karşımda ufak bir ışık hüzmesi belirdi. Galiba karşımda bir kapı varmış. Kapının üst tarafında küçük bir delik vardı ışık hüzmesi de oradan geliyordu. Deliğe doğru ilerledim kafamda kaskım olduğundan dolayı pek yaklaşamamıştım ama yine de bir şeyler görebiliyordum. Beyaz renkli bir yer vardı. Belki o yaratıklardan birini görebilirim diye uzun süre bekledim ama ne gelen bir yaratık ne de bir ses vardı. İşin ilginç tarafı sonradan fark ettiğim bir şey vardı. Sağ tarafta bir ayna vardı ve o yaratıklardan biri aynaya bir şey çiziyordu. Sonrasında şok oldum çünkü aynaya çizdiği şeyi almak için elini üzerine koyduğunda o şeyi aynanın içinden çekip aldı. Gerçekten teknolojileri fazlasıyla gelişmişti ve bu beni daha da korkutuyordu. Ben bu kadar şey yaşarken Steven ve Michael'dan hiçbir haberimin olmaması endişemin kat ve kat artmasına sebep oluyordu. Oksijen seviyeme baktım %60 kalmıştı. Bir an aklıma ajanstakiler geldi. En son iki telsizimiz de bozulmuş iletişimimiz kesilmişti. Bizi bulmaya başka bir ekip gelecek mi diye düşünüyordum. Ancak gelse bile bizi en son Ay'da diye biliyorlardı. Şu an ki yerimi ben bile bilmezken onların beni daha doğrusu bizi bulmasını nasıl bekleyebilirdim. 3 gün önce bana, Steven ve Michael'la Ay'da teknolojisi fazlasıyla gelişmiş dünya dışı bir varlık bulacaksın ve sonra da onlar tarafından kaçırılıp karanlık ve ses geçirmeyen bir oda da tutulacaksın deseydiniz hiç bir şekilde inanmazdım. Bunu kime derseniz deyin kimse inanmazdı. Keşke o haber gerçekten yalan olsaydı da eski sıkıcı hayatıma geri dönebilseydim. Tabi keşkeler gerçek olsaydı şu an bu odada olmazdım. Zaman geçmiş oksijen seviyem %50'ye düşmüştü. O an odamı hiç gezmediğim aklıma geldi. Nedense etrafımı gezmek hiç aklıma gelmemişti korkudan olsa gerek. Hemen etrafıma bakınmaya başladım elimi her yere sürte sürte gezmeye başladım çünkü çok çok az ışık geliyordu ve bu ışık hiç bir kolaylık sağlamıyordu. Odanın sağ alt köşesinde bir oksijen tüpü buldum. Dolu gibi duruyordu. Zamanında başka bir uzay araştırmasında tüpümü değiştirmek gerekirse diye değiştirmeyi patrondan öğrenmiştim. Bunun böyle bir durumda işe yarayacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Oksijen seviyeme tekrar baktım ve hızlı bir şekilde azalmaya başladığını gördüm %43 kalmıştı. İçimden "Umarım bu yedek oksijen tüpü doludur." diye geçiriyordum. Bir süre sonra tüpümde %20 seviyesinde oksijen kalmıştı değiştirme vakti gelmişti. Nefesimi en fazla 5 dakika tutabiliyordum. Bu süre, eğer bir sıkıntı çıkmazsa yeterli bir süreydi. Değiştirmeye başladım. Aradan 3-4 dakika geçtikten sonra tüpü yeterince sıkıştırmıştım. Gerçekten de tüp %100 doluydu. Peki ama bu yaratıklar beni öldürmek isteselerdi %100 dolu bir oksijen tüpü koyarlarmıydı? Sanki bizi ya da beni bir şey için deniyorlardı. İyi de şu ana kadar varlığından bile haberimizin olmadığı bu yaratıklar beni ne konuda deniyorlardı ki? Umarım sorularımın cevaplarını kısa zamanda en mantıklı şekilde alabilirdim. Ben sorular biriktirirken bir anda kapım açılmıştı ve bu o gün gördüğümüz yaratıktı. Beni kolumdan tutup bomboş bir koridorda yürütüyordu yolun sonunda iki kapılı bir yer vardı oraya girdik ve beni itip kapıyı kapattı. Sonradan farketmiştim burası tuvaletti. Peki bunlar bizi nasıl bu kadar iyi biliyorlardı. Aklım çok karışmıştı. Tuvaletten çıktığımda tekrar kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Bir anda kolumu çektim ve koridorda koşmaya başladım. Koridor ilerde iki yöne ayrılıyordu. Sağ ve sol. Sağ tarafta bir şey göremedim ama sol tarafta iki tane oda vardı. Sola doğru koşmaya başladım. Yolun sonunda ki kapıların üst tarafında camlar vardı. Camlardan içeriye baktım ve gördüklerimle şok olmuştum. Odaların birinde Steven diğerinde ise Michael vardı ancak o yaratıklar onlara, ne olduğunu bilmediğim bir iğne yapıyorlardı ve ikisininde uzay giysileri yoktu. İkisi de baygın bir hâlde yerde yatıyorlardı. O sırada odalardaki yaratıklar beni gördüler ve ne olduğunu anlamadığım bir şekilde yine bayılıp yere yığılmıştım. Yerde gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm şey arkamdan gelen elinden kurtulduğum yaratığın bana gösterdiği iğneydi.
Arkadaşlarınızla paylaşmayı ve oy vermeyi unutmayınız. Okuyan herkese çok teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARATIK (Bilimkurgu)
Ciencia FicciónDünya üzerindeki tüm radyo teleskopları tarafından ilk kez Ay'dan sinyal alınır ve Ay'a 3 astronot gönderilir.Asıl önemli olan ise astronotların Ay'a gönderildikten sonra yaşayacaklarıdır. (LÜTFEN KISA OLDUĞU İÇİN ÖNYARGI İLE YAKLAŞMAYINIZ!) -> Oy v...