Jisoo:
Acı içinde uyanmıştım kan ter içinde içimde bir sıkıntı vardı. Boğazınıza hiç yumruk oturdu mu? Bilir misiniz o hissi? Yutkunmakda sıkıntı çekersiniz kalbinize birşeyler batar. Ayağı kalktım saat erkendi lisa uyuyordu hava kapalıydı belkide havanın etkisidir. Camdan dışarı bakıyordum. Mavi bulutlar bu hava bende bir anımı anımsatmıştı;
Flasback:
Yaş:17"Cidden çok kötü geçti"
"Jisoo-ya hep böyle diyorsun eminim seni seçicekler"
"Ah umarım"
"Havaya bakın yağmur yağıcak bence"
"Ben hava durumuna baktım taehyung yağmurlu gözükmüyor birşeyler yapmaya ne dersiniz ?"
"Ah jennie bencede yağmur yağıcak bugün kulübede takılalım"
"Hayır ya jin ile birlikde bir plan yaptık lütfen kırmayın bizi demi jin?"
Jin pek oralı olmamıştı jennie jin'ni dürtmüştü.
"Ah evet"
"Ne planı bu?"
"LUNAPARK"
"Bugün olmasa olmaz cidden mood'umda değilim"
"Hadi ama uzun zamandır gitmiyoruz"
Jennie taehyung'u ikna etmeye çalışıyordu.
"Ah tamam"
Jin ile göz göze gelmiştik fazla durgundu.
Lunapark'a doğru yürümeye başlamıştık jennie ile taehyung önden gidiyordu.
"Hey?"
"Ah jisoo"
"Neden bu kadar durgunsun?'
"Ah bende bilmiyorum"
"Hadi ama neşelen"
Koluna vurmuştum bu eylemime gülümsemişti.
Lunapark'a gelmiştik.
Jennie taehyung koluna girip aşk tünelinin önüne sürüklemişti bizde ayak uydurmuştuk.
"Hadi binelim buna"
"Hayatta olmaz"
"Niyeymiş?"
"Hadi amaaa"
Taehyung bana bakıyordu gülümsemiştim.
Jennie taehyung zorla aşk tüneli trenine bindirmişti.
"Biz bişeyler yiyicez size iyi eğlenceler"
"Ah Tanrım"
Sinirlendiği her hallinden beliydi.
Gülmüştüm..
"Yağmur yağıcak"
"Islanmayı sevmem"
Jin kedi gibiydi bu düşünce beni güldürmüştü.
"Ah büyümek can sıkıcı"
"Jin bugün fazla olumsuzsun bu hava ile ilgili olamalı demi?"
"Sanmıyorum ben gidiyorum"
"Nereye gidiyorsun?"
"Bu sıkıcı yer dışında herhangi bir yere"
"Tanrım jin neyin var?"
Jin bu aralar benden kaçar olmuştu....
Bir anda jennie taehyung'un seslerini duyduk. Jennie kahkahalar içinde yürüyordu.
"Çok eğlenceliydi çocuklar"
"Hiçde bile"
"Jin bir yere mi gidiyorsun?"
"Ah evet işim çıktı üzgünüm"
Yüzüm düşmüştü...
Jennie'nin telefonu çalıyordu.
"Annem konuşup geliyorum"
Kafamızı salamıştık.
"Jin işin ne?"
Diye sormuştu taehyung
"Bu sıkıcı yerden gitmek"
Jin'nin bu tavrı beni çok üzüyordu sanki benim yüzümdendi...
"Ah Tanrım annem canımı sıkıyor babam İngiltere'den dönmüş onu karşılamaya gidicekmiş"
"Ah jennie gitmelisin uzun süredir babanı görmüyorsun"
"Ama daha yeni gelmiştik"
"Tekrar geliriz canını sıkma"
"Ah şaka gibi babam bu günü bekledi sanki herneyse"
"Birlikde gidelim jennie seni eve bırakırım"
"Siz ikiniz bizimle geliyor musunuz?"
Taehyung'a bakmıştım.
"Ah benim almam gereken şeyler"
"Bende sana eşlik edeyim"
"Ah teşekkürler"
"Tamam o zaman haberleşiriz"
Jennie bana garip bir bakış atmıştı bana İlk defa böyle bakıyordu.
İkisi ayrılmıştı.
Sessizce yürümeye başladık.
"Nereye gidiyoruz?"
"Ah daha önce buranın yakınında bir eskici gördüm uğramak istiyorum önceden görmüştüm ama girmek için zamanım yoktu"
"Ah anladım"
Yağmur yağmaya başlamıştı Çok hoştu..
"Ne güzel yağıyor"
"Evet"
Eskiciye vardığımızda ıslanmıştık..
Sessiz bir dükkandı ama nefes alıyor gibiydi canlı gibi içeride yaşlı bir teyze vardı uyuya kalmıştı kasanın başında.
Kimsenin gelmediği o kadar beliydiki
"Tam jisoo tarzı bir dükkan"
Gülmüştüm...
Sesimizi duyunca uyanmıştı şaşkın gözlerle bize bakıyordu
"Sizin yaşınızdakiler pek buraya gelmez"
"Ah kusura bakmayın"
"Ah yavrum bugün bu dükkana giren ilk kişiniz"
"Böyle bir dükkana kim ilgi duymazki?"
Mahçup bir gülümseme atmıştı bize
"Keyfinize bakın"
Gezinmeye başlamıştık..
"Ya jisoo'ya bu tarz eski şeyler seni korkutmuyor mu?"
"Hayır yaşanmışlıkları hayal ediyorum hoşuma gidiyor"
"Ya jisoo'ya şu küreye bak"
"Çok hoş"
Nazik bir eşyaya benziyordu
"İçindeki kız sana benziyor zarif ve güzel"
Kızarmıştım yanlışlıkla geriye giderken kitapları devirmiştim.
Taehyung bir anda kahkaha atmaştı.
Bu çok utanç vericiydi.
"Ah Tanrım kim jisoo"
Kitapları toplamaya başlamıştık.
Kızarmıştım yüzüne bakamıyordum.
Yanağımda bir el hissettim.
"Ne kadar naziksin sadece bir lafım ile kızarıyorsun"
Gözlerim kocaman olmuştu.
Bir anda ses bizi kendimize getirmişti.
"Ah çocuklar bu havluları alın"
"Ah gerek yoktu..."
"Vardı sıcak çay koydum hasta olmadan için bu size bir ikramım olsun"
"Ah çok teşekkürler"
Kar küresine bir bakış attım.
Ve çay içmek için rafların olduğu bölgeden ayrıldık.
Dükkanın sahibi teyze dükkanın geçmişsinden bahsetti uzun bir sohbetti.
"Lavaboya gidebilir miyim?"
"2 tane sol yap karşında kalıyor"
Kafa salamıştım.
Ah taehyung ile birlikde olmak çok heycan vericiydi bazen. Aynada kendime baktım.
"Zarif miyim?"
Ah tanrım aptal gibi hissediyordum...
Lavabodan ayrılıp yanlarına gittim taehyung ayaklanmıştı.
"Ah jisoo geç olmadan gidelim"
Haklıydı zaman çok hızlıydı...
"Siz ikiniz sakın birbirinizden ayrılamayın sizin birinizi bulmuşsunuz bu bir şans ve kader bunu kaybetmeyin"
Taehyung ile birbirimize bakmıştık..
Ve dükkandan ayrılmıştık.
Eve doğru yürümeye başlamıştık..
Mavi bulutlu gökyüzüne doğru kafamı kaldırıp içimden
"Jisoo bu günü sakın unutma" demiştim..
Sessizce yürüyorduk...
Evime gelmiştik.
Taehyung'a dönüp
"Bugün bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim"
"Ah eğlendim"
Gülmüştüm...
Çantasını açıp bir kutu uzattı..
"Ben gidince aç"
Kızarmıştı..
Şaşırmıştım..
"Jisoo-ya teşekkürler"
Ne içindi bu teşekkür?
Şaşkın gözlerle bakıyordum o ise yavaşdan uzaklaşıyordu....Şimdiki zaman:
Ellime kar küresini aldım
"Ne güzel bir gündü değil mi?"
Gözlerim dolmuştu..
Küçük kar küresinin içindeki zarif kız.....
"Ah Tanrım çılgın jisoo bu saatte camın önünde ne yapıyorsun?"
"Demek uyandın uykucu"
"Evet işe geç kalmak istemem"
Gözlerindeki yaşı silip lisa'ya döndüm
"Kalk hadi işe geç kalıcaz"Sonunda evdeydim;
Zor bir iş gününden sonra en iyi gelen şey dinlemektir...
Telefonumu alıp Twitter'a girdim..
Taehyung twit atmıştı
"Küçük kar küresinin içindeki zarif kız mavi gökyüzünde bekleniyorsunuz"
Ahh evren~
Kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda taehyung arabaya yaslamış şekilde bana bakıyordu.
"Kendini bilmen ne kadar güzel"
Ona doğru yürüyüp kocaman sarılmıştım.
Göz yaşlarıma engel olamıyordum
"Jisoo-ya"
"Sessiz bir gezintiye ne dersin?"
Kafamı sallamıştım.
Yağmur hafif hafif yağıyordu.
Gözlerimi kapattıp kendimi huzura bıraktım..
Bir süre sonra araba durmuştu..
"Tanrım taehyung"
"Jisoo-ya sana karşı burda hisslerimin olduğunu anlamıştım bu eskici dükkanında"
Gözlerine bakmıştım.
"Seni seviyorum"
Kalbim yaşam bulmuş gibiydi bu sözle..
"Taehyung seni seviyorum"
Kızarmıştım
Elleriyle yüzümü tutmuştu..
"Sen gördüğüm tek kızsın"
Dudaklarıma dudaklarını bastırmıştı.
Gözümden yaş gelmişti..
Ona olan hisselerimi duymaya başlamıştım...
Bir süre konuştukdan sonra beni eve bırakmıştı.
Arabadan inip gökyüzüne baktık.
Birbirmize dönüp gülümsedik...
Acı bir telefon sesi bizi bu düşten uyandırdı...
"Merhaba ben jimin"
"Merhaba jin'in arkadaşı olan değil mi?"
Sesi ağlamaklı geliyordu..
"Ji-n j-inn"
"Jin?"
"Jin in-tihar e-tti""Aşk nedir? Aşk keşfedilmesi en ilginç şeydir çünkü nerde ne zaman keşfedileceği belli değildir keşiflerin en acısı ve en mükemmelli~
Merhabalar geç yazdım biliyorum üzgünüm.. umarım beğenirsiniz harika bir şarkı bıraktım onunla dinlerseniz mutlu olurum hoşunuza giden bir bölüm olmuştur umarım oylamanız beni çok mutlu eder bölüm hakkındaki fikirlenizi beyan etmenizde desteğiniz için şimdiden teşekkürler (。♡‿♡。)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our childhood memories (VSOO)
Novela Juvenil"Artık o küçük çocuklar değilsiniz ve dost da değilsiniz yabancılar birbirlerine aşk olabilir bu yüzden siz yabancı oldunuz Kim jisoo"