11. Bölüm- Tatilin İlk Günü

6 2 0
                                    

İYİ OKUMALAR =)

BÖLÜM ŞARKISI: R.E.M- Losing My Religion

----------------------------------------------

Dün denizden geldikten sonra duş alıp kendimi yatağa atmıştım ve direkt uyumuştum. Şimdi ise kahvaltı ediyoruz daha sonrada Ece Hanım'ın isteği üzerine çarşıya gidecektik. Araştırmalarımıza göre çarşıda restoranlar, mağazalar vardı ama bunlar cadde üzerinde. Çarşı daha çok takıcı, bulunduğumuz bölgenin hava sıcaklığından dolayı her yerde su satanlar, ayakkabıcılar, bikini/mayo satanlar varmış. Ece'ye cadde tarafında gezebileceğimizi söyledim ama hanımefendi illa ki çarşı istiyor. Daha sonra da denize gideceğiz, aslında otelin havuzu var fakat biz daha çok deniz seviyoruz.

Kahvaltımızı bitirmiştik şu an ise taksideyiz. 15 dakika sonunda varmıştık, taksiden hemen indik ve Ece beni anında çekiştirmeye başladı. Vakit kaybetmek istemiyormuş.

İlk bir takıcıya girdik, Ece anında reyonlara bakmaya başladı bile. Ben de sıkılmamak için bakmaya başladım yoksa zaman geçmez. Yavaş yavaş küçük dükkanda dolanırken gözüme çok zarif görünen bir kolye gördüm. Ucunda dört yapraklı yonca bulunan, dört yaprağının da farklı farklı olduğu bir kolye. İki yaprağı yeşil elmas, bir yaprağı yeşil elmaslar ile dolu ama nokta nokta, bir kısmı ise düz gri. Yaprakları ise kalbe benziyor. Kolye o kadar hoşuma gitti ki eğer almazsam içimde kalırdı. Bu nedenle görevliye söyledim ve ücretini ödeyerek Ece'yi beklemeye başladım. O da şu an kasadaydı, aldıklarını ödedi ve dükkandan çıktık.

Şu an plaja gitmek için hazırlanıyorduk. Ece neredeyse girdiğimiz her dükkandan bir şeyler almıştı. Beni de kuyruğu gibi oradan oraya sürükleyip durdu. Ece üstünü değiştirirken ben ondan hızlı olduğum için hazır bir şekilde yatakta yatıyordum. O kadar çok yürümüştük ki ayaklarıma kara sular inmişti, ben Ece'yi durdurmasam o daha devam ederdi. Kızın alışveriş hobisi var ama bu öyle bir şey ki, bağımlılık bile diyebilirim. Ama bağımlılığın üst seviyesi...

Ece'yi suda boğmaya çalışıyordum ama sorun şu ki, ben mi onu boğuyorum o mu beni belli değil. Çıt kırıldım bir kız gibi görünse bile o kadar güçlü ki, benim onu boğduğuma inanmazsınız. Onun aksine ben çok daha güçlü bir kız gibi görünüyordum ama asıl çıt kırıldım olan benim. Sonunda pes edip ellerimi omuzlarından çektim ama o pes etmedi ve beni suyun altına itti. Nefesimi uzun süre tutabilen biri olsam dahi Ece'nin beni bırakacağını düşünüyordum ama o beni yanıltıp bırakmadı, ben de hazırlıksız yakalandım ve ağzıma, burnuma su girdi. Ece benim nefesimi uzun süre tuttuğumu bildiği için bırakmıyordu ama biraz daha tutarsa bayılacaktım.

En son suyun altında olduğumu hatırlıyorum, sonrası karanlık ne oldu ne bitti bilmiyorum. Gözümü açtığımda kumda yatıyordum ve başımda Ece dışında bir kaç kişi daha vardı. Ece'ye döndüğümde gözlerinin kızarık olduğunu gördüm büyük ihtimalle ağlamıştı.

Peki ama bana ne oldu?

Ah, hatırladım sanırım. Ece beni boğuyordu ama ben hazırlıksız olduğum için burnuma su kaçmıştı ve büyük ihtimalle bayılmıştım. Başımı diğer tarafa çevirdim ve bana bakan dört çift göz gördüm. Ama bu gözlerin sahiplerini tanımıyordum.

Kimdi bunlar?

Tekrar Ece'ye döndüm ve kısık ses ile,

"Bunlar kim?" dedim.

"Ben senin bayıldığını fark ettikten sonra ağlamaya başladım çünkü ne kadar uğraşırsam uğraşayım uyanmıyordun. Sonunda yanıma Meriç ve Miraç geldi, seni sudan çıkarttılar. Yarım saattir de uyanmanı bekliyorduk. Ayrıca, Ahsen ben çok özür dilerim. Sen nefesini fazla tutabiliyorsun diye hemen çıkartmadım, 1-2 dakika kaldığını biliyordum yine öyle yapacaktım. Gerçekten çok, çok üzgünüm..." Ece bana kısaca olanları anlattıktan sonra bakışlarımı yeniden Miraç ve Meriç dediği çocuklara çevirdim ama hangisi Meriç hangisi Miraç onu anlayamadım. Hem tahminlerime göre ikiz olmalılar, aynı yaşta duruyorlar ve birbirlerine çok benziyorlar. Tek farkları birinin gözleri yeşil birinin gözleri mavi, büyük ihtimalle biri annesinin biri babasının göz rengini almıştı. Ay, banane ise bunlardan.

"Sorun yok Ece, istemeden olduğunu biliyorum zaten. Sana kızmadım." dedim gülümseyerek. Ve tekrardan fısıldayarak,

"Ece, hangisi Miraç hangisi Meriç?" dedim ama fısıldayamamış olacağım ki mavi gözlü olan konuşmaya başladı.

"Ben Miraç, yanımdaki de ikizim Meriç. Sen?"

"Ahsen. Bu arada bana yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim."

"Ne demek, kim olsa aynı şeyi yapardı."

"Hayır yapmazdı." benimle laf dalaşına girmek istemediğinden olsa gerek cevap vermedi.

"Ece ben biraz halsizim otele gidiyorum." tam itiraz edecekken konuşmaya devam ettim.

"Hayır, benimle gelmiyorsun ve yüzmeye devam ediyorsun." cevap vermesine imkan tanımadan şezlongdan eşyalarımı alıp ilerlemeye başladım.

Odaya girer girmez kendimi duşa attım, sonra da yatağa girdim...

-------------------------------------------------------

BÖLÜM SONU!

Merhaba, 11. bölüm ile geldim...

Hikayeye yeni kişiler geldi ama çok kalmayacaklar, bir kaç bölüm kalıp giderler. Bence yeni kişileri beklemiyordunuz, o kadar çok tesadüf oldu ki yine Bulut'u beklediğinizi düşünüyorum. Bu arada umarım Ahsen'in aldığı kolyeyi size anlatabilmişimdir. Biraz daha aşağı inerseniz kolyeyi görürsünüz zaten...

Ece'nin alışveriş bağımlılığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Meriç ve Miraç nasıl kişilerdir peki? Ahsen'in bayılması?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Lütfen bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtin.

Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. Sonraki bölümde görüşmek üzere =)

                                                                            (Ahsen'in aldığı kolye)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                            (Ahsen'in aldığı kolye)

Bulut'u Mutlu EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin