12. Bölüm- Durgunluk

12 2 0
                                    

İYİ OKUMALAR =)

BÖLÜM ŞARKISI: İkilem- Bir Sebebi Var

----------------------------------------------

Uyanalı çok oluyor ama ben henüz yataktan çıkamadım. Nedense bugün hiçbir şey yapasım gelmiyor, sadece yatmak istiyorum. Odadan çıkmamakta olabilir, yeter ki yorulmayayım. Aslında şöyle bir düşündüğüm zaman; tatilde bile bir monotonluk var, çık dolaş denize git odana geri gel, yemek ye. Her gün aynı şeyleri yapıyorsun ve insan belli bir zamandan sonra sıkılmaya başlıyor. Her ne kadar yüzmeyi sevsem bile her gün yapmak sıkmaya başladı gibi. Ve daha 3. gündeyiz, ben bu kadar çabuk sıkılabileceğimi asla tahmin etmemiştim ya da ben sıkılacağımı tahmin etmemiştim. Tatilde olmadığımız zamanlar hayatımız daha plansız, daha güzel geldi. Şu an fark ettim ki, biz doyumsuz insanlarız. Tatil yapmadığımızda söyleniyoruz, tatil yaptığımızda yine söyleniyoruz. İstediğimiz bir şey olmuyor söyleniyoruz, istediğimiz şey oluyor ama beğenmiyoruz yine söyleniyoruz. Aslında bu yeni fark ettiğim bir şey değil, üzerine daha derin düşünmeye başladığım bir şey.

Bu kadar doyumsuz olmaya ne gerek var ki?

Bir şeyi istiyorsan yaparsın istemiyorsan yapmazsın. Kimse kafana bunu yapman için kafana silah dayamıyor. Bu hayatı sen yaşıyorsun, ne istersen onu yaparsın birileri seni yönetemez. Tamam bazen, bazı yerlerde yardıma ihtiyaç duyuyoruz ki bu çok normal bir şey ama bunu çok sık yaparsak yardıma muhtaç duruma düşmüş oluruz. Hiçbir insan yardıma muhtaç değildir, kendi düşüncelerimiz var ve bunlar çok değerli şeyler. Ama kimse düşüncelerinin bile değerini bilmiyor. Hatta bırak düşüncelerin değerini yaşadığı hayatın değerini bile bilmiyor. Bu üzücü bir şey, o hayatı yaşamak isteyecek çok kişi vardır buna adım kadar eminim, ama biz o hayatın kıymetini bilmiyoruz. Şu dünyada üzücü o kadar şey var ki, buna vakit bulamıyorum. İsraflar, ekonomi, insanlar ve hatta düşünceler bile. Evet bazı düşünceler çok kıymetli ama bazıları var ki bir o kadar iğrenç...

Bir anda girdiğim bu düşüncelerden yine bir anda çıktım. Böyle düşününce odaya tıkılı kalmak doğru bir şey değilmiş gibi geldi. Her ne kadar monoton olsa bile yapmalıyım, evet buna mecbur değilim ama neden yapmayayım ki? Tek sorun sıkılmam mı? Varsın sıkılayım.

Komodinin üzerinde duran telefonumu elime alıp saate baktım ve 14.25 olduğunu gördüm. Ben ne zamandır bu yatakta boş boş yatıyordum?

Bunu düşünmekten vazgeçtim çünkü öyle bir şey yaparsam asla ayağa kalkamam. Bir günümü düşünerek geçirmeyeli uzun zaman oluyor. Yurtta iken çok yapardım bunu, hatta o kadar çok ki her gün.... Odamdan çıkmazdım zaten tanıdığım bir Ece bir de yurt güvenliği Recep abi vardı. Ece her gün beni odadan çıkartmak istese de ben bir şekilde ona engel oluyordum ve düşünüyordum.

Kafamı iki yana sallayarak bunları yok ettim, ağlamayacaktım. Ben güçsüz bir kız değilim, ağlamayacağım. Ayağa kalkıp üstüme bikinimi giydim ve yazlık bir elbise. Sonra doğrudan Ece'nin yanına indim, hanımefendi beni beklememiş aşağı inmişti. Haklıydı da bugün odadan çıkmak istemediğimi ona anlatacağım diye dilimde tüy bitti. Ama şu an yanına gidiyorum, nefesime yazık be.

Ece bana çıkmadan önce denize gideceğiniz söylemişti, şu an büyük ihtimalle güneşleniyordur. Neymiş bu saatler güneşlenmek için en uygun saatlermiş... Plaja geldiğimde onu şezlongda bulmayı beklerden denizde Meriç ve Miraç ile konuşurken bulmuştum. Bunu beklemiyordum, yani onlar ile tekrar karşılaşmayı beklemiyordum. Sadece bana yardım etmek isteyen iki kişi olarak düşünmüştüm. Yanlarına vardığım zaman Ece bana şaşkınlıkla bakakaldı çünkü benim bugün çıkmayacağıma inanmıştı. Bende inanmıştım ama fikirlerim değişkenlik gösterebiliyor.

"Ahsen?" dedi soru sorar gibi.

"Ece?" dedim bende ona karşılık soru sorar gibi.

"Ne yapıyorsun burada?"

"Kızım sabah beni plaja getirmek için uğraşmadın mı? Sıkıldım geldim işte ne sorguluyorsun? İstemiyorsun gideyim, deli midir nedir..."

"Tamam sakin... İyi yaptın da geldin, git çıkart şu elbiseyi sonra da yanıma gel."

"Peki." onunlar tartışacak gücü kendimde bulamıyorum bugün. Normalde bana emir verilmesinden nefret ederim ama karşı çıkamadım. Hiçbir şeye güç bulamıyorum ki üzerimde büyük bir yük var. Yürümek için ayağımı kaldırmak dahi istemiyorum.

Değişik.

Fazlasıyla değişik..

-------------------------------------------------------

BÖLÜM SONU!

Kısa bir bölüm oldu ama açıkçası aklıma fazla bir şey gelmedi. Şunu fark ettim ki bölüm şarkısına hep slow müzik koyuyorum sanırım ve bu artık canımı sıkmaya başladı diyebilirim. Kurgunun üzerinde bir ağırlık var ya da Ahsen'de olduğu gibi benim üstümde bir ağırlık/uyuşukluk var ki eğlenceli bölüm yazamıyorum. Her bölüm bir duygusallık, bir kaos... Beni bile sıktı artık. Böyle diyorum ama şunun kesinliğini belirteyim ki diğer bölümde bir durgunluk olacak. Umarım 14. bölümü eğlenceli yazabilirim aklımda bir şeyler var ama hadi bakalım..

Ahsen'in üzerindeki ağırlığın sebebi ne olabilir? Peki Ece'nin Meriç ve Miraç ile yakın olması? Ahsen'in düşünceleri?

Bu bölümde az olsa bile yine Meriç ve Miraç'a yer verdim. Ama dediğim gibi onlar kalıcı değil, gidici. Şu an için kafamda böyle ama her an değişebilir ve kurguya onları temelli katabilirim...

Lütfen bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtin.

Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayı. Sonraki bölümde görüşmek üzere =)

Bulut'u Mutlu EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin