18. Bölüm- Ağla Gökyüzü

18 0 0
                                    

İYİ OKUMALAR =)

BÖLÜM ŞARKISI: Mountains Of The Moon- Bayou

Selam. Uzun zaman oldu biliyorum ama bölüm yazacak motivasyonum yoktu ve okulla vs. uğraşıyordum belki birçoğunuz hikayeyi kütüphanenizden çıkardınız bile. Ama sonunda buradayımm. Yarın da Karanlığın Büyücüsüne bölüm atmayı düşünüyorum. Okursunuz değil mi??

----------------------------------------------

Miraç'a çıkışmamın üzerinden 1 gün geçmişti. O an fark ettim ki ben burada olan bütün tartışmalarımı Miraç ile yaşadım. Bakınca Meriç daha olgun duruyor zaten. Ama karakter bakımından da öyleymiş. O da eğlenmeyi seviyordur büyük ihtimalle ama Miraç kadar değişik bir şekilde değil. Öyleyse de ben bilmiyorum, çünkü beni sinirlendiren kişi hep Miraç oldu.

Ece o gün bunu öğrenmişti. Böyle bir şeyi başkasından öğrenmesini istemediğim için kendim anlatmıştım. İlk başta bağırdığım için kızmıştı ama o da biliyordu ki Miraç aynı şeyi ona yapsa benim gibi bağırmakla kalmazdı. Bu yüzden de pek bir şey diyemedi. Tatil yapıp rahatlamak, huzur bulmak istediğim yerde başıma gelmeyen kalmadı. Normalde tatil yapmayı, gezmeyi, yüzmeyi çok seven ben artık dönmek istiyorum. Burada o kadar çok şey yaşadım ki yordu artık. Aynı şeyler İstanbul'da da var evet. Ama ben buraya gelmeden önce uzun bir süredir kriz geçirip hastaneye gitmiyordum. Zaten dönmemize 3-4 gün kaldığı için pek sesimi çıkarmıyordum. Açıkçası evimi özlemiştim. Evim...

Ne garip kelime. Benim için ev, ailenin olduğu, huzur bulduğun, o sıcaklığı aldığın, gülüp eğlendiğin yerdi. Ama artık öyle değil. Hayatımda birçok şey değişti. Ben bile değiştim. Bazen kabul etmek istemesem bile ben de değiştim. Ama bu değişimin iyi yönde mi yoksa kötü yönde mi olduğunu bilmiyorum. Sanırım bu değişim hayatıma Bulut girdikten sonra oldu. Sadece Bulut değil, Bora, Ozan ve Doruk'ta dahil buna. Hayatımda tek bir kişi varken bir anda 5 kişiye çıktı. İlk başta korkmuştum, insanlara kolay kolay güvenebilen biri değilim. Ama onlar öyle kişiler ki, Bora o grubun komik çocuğu. Doruk ve Ozan daha olgunlar ama yeri geldi mi çok komik olabiliyorlar. Bulut ise, yaralı, olgun ve komik bir çocuk. İkimizin başka ortak yönü var mı bilmiyorum ama bildiğim tek ortak yön; ikimiz de aile konusunda yaralıyız ve bu yaralar kabuk bağlamıyor. Sadece biz üstüne yara bandı yapıştırıyoruz ama bir yerden patlak verip kanamaya devam ediyor. Bu yüzden asla iyileşemiyoruz. Bazen ona ya da onlara haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Baktığım zaman ben anne ve babam ile en azından 10 yıl geçirdim. Ama Bulut ya da Ece bunu yaşayamadı. Evet Bulut'un üveyde olsa bir ailesi var ama aynı sıcaklığı alamadığını herkes biliyor.

Onu seviyorlar, ama o sıcaklığı ne kadar verebilirler ki? Belki Bulut bunu bilmeden önce o sıcaklığı yeterince alıyordu ama öğrendikten sonra hissetmediğine eminim. Ben olsam ben de hissedemezdim. Her şey yalanmış gibi gelir. Dostların, ailen, kendin bile. Bir gerçeği öğrendikten sonra ardından bir şeyler daha gelecek diye beklersin. Ben bir ablam olduğunu öğrendiğim de benden sakladıkları bir şeyler daha olduğunu düşünmüştüm. Belki bir abi beklemiştim. 

Canım sıkıldığı zaman düşünüyorum ablam yanımda olsa nasıl olurdu diye. Diğer abla kardeşler gibi olur muyduk? Tartışsak bile birbirimizi çok sever miydik? Birbirimizi kollar mıydık? Yardımcı olur muyduk? Her şeyimizi anlatır mıydık? Bunların hiç birini bilemeyecek olmak canımı o kadar yakıyor ki. Kalbime bıçak saplıyorlarmış gibi bir sancı hissediyorum. Bir boşluk... Yeri dolmayacak, kimsenin dolduramayacağı bir boşluk. Sadece onun doldurabileceği bir boşluk. O kadar acıtıyor ki. Kimsemin olmadığını bilmek o kadar acıtıyor ki. Şu hayat sadece arkadaşlarımdan ibaret. Aile kavramı yer almıyor, alamıyor. Tek bir kişi... Hayatımda ailemden tek bir kişi olsaydı. Neden bu kadar yalnız olmak zorundayım? Kimsesiz olmayı hak ettim mi ki? Henüz 10 yaşındaydım, ne tür bir suçum olabilir ki? Neden diğer çocuklar gibi kahkaha atarak çocukluk geçirmedim ki? Buna benim de hakkım yok muydu? Bu kadar mı kötü bir çocuktum ben? Neden bu koca hayatta tek başıma kaldım ki? Neden çocukluğumu gülmek yerine ağlayarak geçirdim ki? 

Bunun için pişman değilim. Ama neden? Neden ben hep ağladım? Bütün çocukların gülmesi gereken o yaşta ben neden oturup ağladım? Ne olurdu annemler yaşasaydı? Ne olurdu ben de güzel bir çocukluk geçirseydim?

Gözyaşlarım yanağımı ıslatmaya başlamıştı bile.. Bu sefer silmeyecektim, aksınlardı... Akmaları gerekiyor. Şu an akmazlarsa bir daha hiç akmasınlar. Ece uyuduğu için beni engelleyecek bir şey de yoktu. İstediğim kadar ağlayabilirdim. Ama ses çıkartırsam uyanırdı... Bugün uyuyamayacağımı bildiğim için pijamalarımı giyme zahmetine bile girmemiştim. Kalktım ve odadan çıktım. Saat gece yarısını geçtiği için herkes uyuyordu. 

Yavaş adımlarla kuma oturdum ve denizi izleyerek ağlamaya devam ettim. Yol boyunca göz yaşlarım bir kez olsun durmamıştı zaten. Aksine hızlanmıştı. Benim şu an yağmur yağmasına ihtiyacım var... Bu yaz gününde yağmur yağmasına ihtiyacım var. Yoksa göz yaşlarımı herkes görecek. Yağmur yağsın ki saklansınlar. Görenler yağmur damlası sansın. Buna o kadar çok ihtiyacım var ki. Bedenimin yağmur tarafından sırılsıklam olmasına o kadar çok ihtiyacım var ki.

Ben bağırıp çağıramıyorum, sesli sesli ağlayamıyorum. Gökyüzü yapsın bunu benim yerime, benim yerime o bağırıp çağırsın. Benim yerime o sesli sesli ağlasın. Ben rahatlarım. Olmaz mı?

Yağmadı... Yine istediğim olmadı. Yağmadı o yağmur. Ben de dayanamayarak hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Ve sabaha kadar ağlamaya karar verdim. Sabah odaya hiçbir şey olmamış gibi elime iki tane kahve alıp gidecektim. Sanki hiç ağlamamışım gibi...

-------------------------------------------------------

BÖLÜM SONU!

Ağlayarak yazdığım bir bölümün sonuna geldik... Önceden de dediğim gibi sanırım bu kurgunun kaderi hüzünlü bölümler. Eğlenceli bir bölüm yazmak istediğimde aklıma hiçbir şey gelmiyor. Ama hüzünlü olacağı zaman fikirlerin ardı arkası kesilmiyor.

Arada bu tarz bölümler yazacağım. Sadece Ahsen'in düşüncelerinin olduğu. Hissettiklerini anlamanız açısından bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Bulut'u uzun zamandır görmüyorduk ya da duymuyorduk. Bu bölümde adı geçti.. Bir yandan da Ahsen'in onlara ne kadar alıştığını öğrenmiş oldunuz. Diyorum ki bir sonraki bölüm Bulut'un anlatımıyla mı olsa? Şu an aklımda hiçbir şey yok onun için ama bilemiyorum. Bakacağız... Umarım o Ahsen'in hissettiklerini size hissettirebilmişimdir. Benim yazarken ağladığım bir bölüm oldu, sizin düşüncelerinizi meral ediyorum...

Lütfen bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtin.

Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. Sonraki bölümde görüşmek üzere =)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bulut'u Mutlu EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin